Irak’ın silahlanmasının komşuları, dolayısıyla Türkiye, için bir tehdit oluşturduğu söyleniyor. Bu tehdidin de askeri güç kullanılarak yok edilmesi görüşü ön plana çıkmış durumda. Burada önemli olan tehdidin askeri güç kullanmayı gerektirecek kadar "ciddi" olması. Yoksa, bir ülkenin tavrının başka bir ülkeyi rahatsız etmesi bu nedenle aralarında soğukluk olması biçimindeki bir gelişme bugünkü gündemi oluşturan "tehdit" kavramı içinde yer almıyor.
Tehdit oluşturma savının geçerli olabilmesi için iki koşulun sağlanması gerekir. Bunlardan ilki tehdit oluşturma niyetinin varlığı. İkincisi ise tehdit oluşturacak askeri gücün olup olmadığı.
Dolayısıyla bir ülkenin komşuları için askeri tehdit oluşturduğunu ikna edici bir biçimde gösterebilmek için a) askeri tehdit oluşturma niyetinin veb) bu tehdidi gerçekleştirmeye yeterli askeri gücünün var olduğunun gösterilmesi gerekir. |
Irak üzerine yazdığım ilk yazıda belirttiğim bir önemli noktayı tekrarlayayım:
Irak’a ilişkin i) veri bulma, ii) sağlıklı veri bulma ve iii) yansız veri bulma sorunları var. Doğal olarak sadece yayınlanmış bilgilere dayanıyorum. Bunların çoğu Batı kaynaklı. Önemlice bir kısmı da ABD’den. Ulaştığım bilgileri elimden geldiğince başka kaynaklarla denetlemeye çalıştım. Ama yine de hata, hatta sapma olabilir aktardığım bilgilerde. |
Irak’ın bugün komşularını tehdit etme niyeti taşıyıp taşımadığı konusunda farklı görüşler ileri sürmek olanaklı. Irak yönetiminin açıklamalarına bakılırsa, Irak’ın böyle bir niyeti yok. Bunun belki bir istisnası İsrail’e karşı olan tutumu. Ancak orada da Irak kendisini diğer Arap ülkeleri ile birlikte sergilemeye çalışıyor. Başka bir deyişle Arap ülkeleri içinde İsrail’e karşı daha aktif mücadele edilmesi görüşünde olanlar arasında sayılmaya çalışıyor.
Ancak yakın tarih anımsandığında bu tutumu inandırıcı bulmayanlar çoğunlukta… Bunun en önemli nedeni bu ülkenin Saddam Hüseyin’in yönetimi altında olduğu süre içinde iki komşusuna, İran ve Kuveyt, saldırmış olması.
Konuyu biraz daha derinleştirdiğimizde Irak’ın bu savaşlara hazırlıksız yakalanmadığını, tam tersine sistematik bir biçimde silahlanarak bölgede büyük bir askeri güç olmayı hedefleyen bir politika güttüğünü göstermek olanaklı. Aşağıdaki Tablo 1’de Irak’ın askeri harcamaları veriliyor.
Bu tablodaki rakamlara bakıldığında Irak’ın 1980’lerde kaynaklarının çok büyük bir kısmını askeri harcamaya ayırdığını görmek olanaklı.
Tablo 1 -Irak’ın Silahlanması ( Milyar ABD$)
YIL | Askeri Harcama | Askeri Dışalım |
1983 | 13.5 | 7.9 |
1984 | 16.9 | 9.3 |
1985 | 12.7 | 4.9 |
1986 | 14.9 | 6.1 |
1987 | 16.5 | 5.9 |
1988 | 18.3 | 5.6 |
1989 | 13.1 | 2.5 |
1990 | 14.1 | 3.0 |
1991 | 8.8 | 0.2 |
1992 | 3.1 | 0.2 |
1993 | 2.7 | 0.1 |
1994 | 2.1 | 0.1 |
1995 | 2.2 | 0.1 |
1996 | 2.2 | 0.1 |
1997 | 2.2 | 0.1 |
1998 | 2.4 | 0.1 |
Cordesman(1998, s. 17)
Irak halkının bu silahlanma-savaş çılgınlığından ne çektiğini daha açık gösterebilmek için aşağıdaki Tablo 2’ye bakalım. Cordesman(1998)'den bu tabloda İran-Irak savaşının kızıştığı 1983 sonrasında Irak’ın askeri harcamlarının gayri safi milli hasılasına (GSMH) ve askeri dışalımının toplam dışsatımına oranları verilmekte.
Tablo 2’de verilen bilgilerin doğruluğu konusunda benim de kaygılarım var. Bu dönem için Irak’ın GSMH’sını tahmin etmek zor olduğu gibi, askeri harcamalar ve dışalım rakamlarının da güvenirliği tartışmalı. Ancak, Irak’ın bu dönemde müthiş bir biçimde artan dış borcu ve temin edilen silahların nitelikleri gibi bilgiler de göz önüne alındığında bu tablodaki bilgilerin, rakamlar tam doğru olmasa da, olayı kaba çizgileri ile ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Elimde aşağıdaki Tablo 2'deki bilgileri karşılaştırabileceğim tek yayın Dünya Bankası'nın World Development Indicators adlı kitabı. Bu kitabın 1999 yılı baskısında yer alan bilgilere göre Irak'ın 1985 yılında Askeri harcamalarının GSMH'a oranı, aşağıdaki tabloda verildiği gibi % 41.2. Aynı kitabın 2000 yılı baskısında ise 1992 için bu rakamın % 9.2'ye indiği belirtiliyor. (Bir karşılaştırma yapmak için aynı dokümanda Türkiye'ye ilişkin olarak verilen rakamlar ise şöyle: 1985 yılında % 4.6, 1992 yılında ise % 3.8) Dikkati çekmek istediğim nokta 1992 yılında Irak'a Birleşmiş Milletler kararlarıyla ambargo uygulanmasına rağmen hala GSMH'sının % 9.2'sini askeri harcamalara ayırmaya devam etmesi… Aynı dokümana göre, ambargonun iyice etkin olduğu 1997 yılında bile Irak GSMH'sının % 4.9'unu askeri harcamalara ayırıyordu. (1997'de Türkiye için bu oran % 4 idi.)
Tablo 2
Yıl | Askeri Harcama/GSMH (%) | Askeri Dış Alım/Dış Satım (%) |
1983 | 45.5 | 78.1 |
1984 | 49.4 | 83.0 |
1985 | 41.2 | 40.1 |
1986 | 54.8 | 67.7 |
1987 | 54.5 | 65.4 |
1988 | 57.5 | 57.8 |
1989 | 41.1 | 20.3 |
Cordesman(1998, s. 13)
Irak’ın dış borcuna kısaca değineyim: Bu ülkenin 130 milyar ABD$ dış borcu var. Bu borcun çok büyük bir kısmı İran-Irak savaşı sırasında askeri dışalımları finanse etmek için alınmış. Alacaklı ülkelerin başında da Sovyetler Birliği ve Körfez Ülkeleri (Kuveyt dahil) geliyor.
Bu harcamalarla ulaşılan askeri güç neydi? Aşağıdaki Tablo 3’de bir fikir verebilmek üzere Irak silahlı kuvvetlerine ilişkin bazı büyüklüklerin Körfez Savaşı başlamadan önceki değerleri verilmektedir.
Tablo 3’de verilen rakamlar, salt sayısal büyüklükler olarak bakıldığında, 1990 için dünyanın 4. en büyük ordusunu simgeliyordu. Üstelik bu ülkenin nüfusunun o tarihte 20 milyon dolaylarında idi …
Tablo 3 - Körfez Savaşı Öncesinde Irak’ın Askeri Gücü
1990 | |
KARA KUVVETLERİ | |
Asker | 955.000 (47 Tümen) |
Savaş Tankı | 5500 |
Zırhlı Araç | 4434 |
Zırhlı Personel Taşıyıcı | 6000 |
Kundağı motorlu top | 500 |
Çekilen Top | 3000 |
Karadan Karaya Füze Atıcısı | 86 |
Hafif Yerden Havaya Füze Atıcısı | 400 |
HAVA KUVVETLERİ | |
Toplam Savaş Uçağı | 689 |
Bombardıman Uçağı | 16 |
Av Bombardıman/Saldırı Uçağı | 360 |
Av Önleme Uçağı | 275 |
Keşif Uçağı | 12 |
AWACS Uçağı | 2 |
Savaş Yeteneği Olan Eğitim Uçağı | 64 |
Helikopter | 489 |
Silahlı Helikopter | 159 |
Yerden Havaya Füze Atıcısı | 460 |
DENİZ KUVVETLERİ | |
Fırkateyn | 4 (Teslim edilmedi) |
Korvet | 6 (Teslim Edilmedi) |
Eğitim Fırkateyni | 1 |
Füze Taşıyan Bot | 8 |
Hücumbot | 6 |
Mayın Dökücü | 8 |
Çıkartma gemisi | 3 |
Kaynak: Cordesman (1998, s. 33) ve Toppan (2001)
Bu çılgınca silahlanmanın bir başka yönü de kimyasal, biyolojik ve nükleer silah geliştirme çabaları idi.
i) Kimyasal Silah Üretimi
ABD kaynaklarına göre Irak, 1983-1988 yılları arasında İran ile savaşırken sekiz yerleşim yerine kimyasal silah saldırısı düzenlemiş. Bunlarda en çok insanın yaşamına yitirmesine yol açanı 1996 yılının Şubat ayında El Faw’a yapılan saldırı. Bu saldırıda 8.000-10.000 İran’lının yaşamını yitirdiği sanılıyor. Buna karşılık Irak’ın dünyada en çok yankı bulan kimyasal saldırısı 16 Mart 1988’de Halepçe’ye yapılan. Bunun önemli nedeni Halepçe’nin İran Irak sınırında olmak dışında bir kabahati olmayan bir Irak kasabası olması… Yani Irak kendi insanlarını da kimyasal silahla öldürmüştü. Bu saldırıda kaç kişinin yaşamını yitirdiği konusunda farklı rakamlar var. Bazı kaynaklar “yüzlerce” olarak nitelendirirken, bazıları 5000 rakamını veriyor.
Irak’ın BM yetkililerin belirttiğine göre, Körfez Savaşından önce bu ülke büyük ölçüde Hardal Gazı, Sarin ve Tabun üretip stoklamış. Ayrıca VX adı verilen sinir gazı üretmek için gerekli malzemeyi de elde etmiş. Ancak 1994 Irak VX üretmediğini iddıa etti. Bu tarihte yurt dışına kaçan bi Iraklı yetkilinin açıklamarından sonra Irak'ın bu kimyasal maddeyi de ürettiği ortaya çıktı. Irak ancak bu olaydan sonra VX ürettiğini kabullendi.
ii) Biyolojik Silah Üretimi
Irak 1995 yılına kadar biyolojik silah üretmediğini iddıa etti. Bu tarihte ise “yarım milyon litre biyolojik silah ürettiğini” kabul etti! Irak’ın ürettiği biyolojik malzeme arasında Anthrax, Aflatoksin, Botulinum Toxin, clostridum perfringes, ricin var.
iii) Nükleer Silah
Irak’ın nükleer araştırma yapmakta olduğu bilinmekle beraber nükleer silah yapabilme aşamasına gelmediği anlaşılıyor. 140 megavat gücündeki Osirak (Temmuz-1) nükleer reaktörünün İsrail Hava Kuvvetleri tarafından bombalanması bu yöndeki çabaların sonuca ulaşmasını engellemiş görünüyor. Irak daha sonra yeniden zenginleştirilmiş yakıt elde etmeye çalışmışsa da bu defa Koalisyon güçleri 800 megavat gücündeki Isis (Temmuz-2) ve 5 Megavat gücündeki IRT-5000 nükleer rekatörlerini bombalayarak bu girişimi de engellediler. |
Birleşmiş Millertlerin kurduğu özel denetim komisyonunun (UNSCOM) temel görevi Irak’ın bu tür kitle imha silahları ile bunları hedefe taşıyabilecek olan balistik füzelerini saptamak ve yok etmekti. UNSCOM’un, 1990’dan 1998’e kadar Irak yönetimiyle köşe kapmaca oynamak zorunda kaldığı anlaşılıyor. Irak’lı yetkililer bilgi vermemek, yalnış bilgi vermek, saklamak gibi yöntemlere başvurarak UNSCOM’u iş yapamaz duruma getirmeye çalıştılar. 1998’de de UNSCOM’un Irak’da faaliyetine devam etmesini engellemişler.
Ancak UNSOM’un raporlarından anlaşıldığı kadarıyla bu kuruluş büyük çapta kitle imha silahı ve bunlarla ilişkin malzemeyi imha etmiş. Sadece imha edilenlere bakıldığında olayın korkunçluğu açıkça ortaya çıkıyor…
Tablo 5 - UNSCOM’un İmha Ettiği Kitle İmha Silahları ve Başlıca Malzemeler
Malzemenin Tipi | Adet |
Balistik Füze | 48 |
Hareketli Füze Atıcı | 6 |
Sabit Füze Atıcı | 28 (+32) |
Konvansiyonel Füze Başlığı | 14 |
Kimyasal Füze Başlığı | 30 |
Kimyasal Cephane | 38.587 adet |
Kimyasal Silah Etmeni | 90.000 kg. |
Kimyasal Silah Yapım Aracı | 426 |
Diğer Analitik Araçlar | 91 |
Irak hükümetinin bir askeri tehdit oluşturma niyetinde olup olmadığına gelince… Bence özetlediğim tarihçe, bir kaç iyi söz ile dengelenebilecek gibi değil.
II. IRAK’IN ŞİMDİKİ GÜCÜ
Gelelim ikinci soruya… Irak bugün ciddi bir askeri tehdit oluşturabilecek güçte mi?
Irak’ın askeri gücü bugün Tablo 3’deki görünümdem çok farklı… Irak 1990’da Kuveyt’e saldırdıktan sonra, karşısında oluşturduğu “geniş cephe” karşısında korkunç bir bozguna uğradı. Irak silahlı kuvvetlerinin kayıpları muazzamdı. Bu kayıpları şöyle özetlemek olanaklı:İnsan Kaybı: Yaklaşık 100.000 ölü ve 300.000 yaralı |
Irak Hava Kuvvetleri kendisinden kat kat üstün koalisyon hava kuvvetlerinin karşısına pek çıkmadı. Üstelik Saddam Hüseyin garip bir karar alarak uçaklarını korumak için bir kısmının eski düsmanı İran’a sığınmasını emretti. Dolayısıyla Irak’ın hava gücü Körfez Savaşı sırasında büyük bir kayba uğramadı.
Irak’ın Körfez savaşı sırasındaki savaş uçağı kayıpları aşağıdaki Tablo 6’de veriliyor:
Tablo 6 - Irak’ın Körfez Savaşında Savaş Uçağı Kayıpları
Uçak Tipi | Hava Savaşı | Yerde İmha | İran’a Kaçan | |
Mig-21 | 2 | 12 | 0 | 14 |
Mig-23 (*) | 8 | 9 | 12 | 29 |
Mig-25 | 2 | 6 | 0 | 8 |
Mig-29 | 5 | 4 | 4 | 13 |
Mirage F-1 | 8 | 2 | 24 | 34 |
Su-20/22 (**) | 5 | 9 | 44 | 58 |
Su-24 | 0 | 2 | 24 | 26 |
Su-25 | 2 | 2 | 7 | 11 |
TOPLAM | 32 | 46 | 115 | 193 |
Kaynak: Cordesman (1999) ve Hurley (1992) (*) İran'a sığınan Mig-23 uçaklarının 7 si Mig-23 ML, 4'ü Mig-23 BN ve 1'i de MIG-23UB idi. (**)İran'a sığınan uçaklardan 4'ü Su-20 ve 40'ı Su-22 idi.
Irak'ın ayrıca 32 nakliye uçağının da İran'a sığındığı bildiriliyor. Bunlar arasında 15 tane Il-76 tipinde dört jet motorlu nakliye uçağı da var. Bu uçaklardan birisi de Irak'ın AWACS'A dönüştürüp Adnan-1 adını verdiği Il-76.
Bazı kaynaklarda Irak'ın Körfez Savaşındaki uçak kaybını 240 olarak veriliyor. Ancak bu uçakların tipleri itibariyle dağılımı olmadığı bu rakamın için savaş uçağı olmayan uçakları da içerip içermediği anlaşılmıyor.
iii) Deniz Kuvvetleri
Irak deniz kuvvetlerinin Osa tipi füze taşıyan botu dışında tüm gemileri ya batırıldı ya da hareket edemez hale getirildi.
Savaşın arkasından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla Irak'a ambargo konuldu. Irak silahlı kuvvetlerinin kayıplarını yerine koyamadığı gibi, mevcut silah ve donanımını da çalışır durumda tutamaz hale geldi. Bu özellikle Irak Hava Kuvvetleri için çok etkili oldu, eldeki pek çok uçak uçamaz hale geldi.
Bu dönem içinde sadece Irak’ın elindeki yerden havaya füze sistemlerinin etkinliğini artırmaya gayret ettiği, burada bazı ilerlemeler sağladığı anlaşılıyor. Ancak bunun dışında Irak silahlı kuvvetleri hem sayı ve hem de nitelik itibariyle Körfez Savaşı öncesine göre büyük ölçüde güç kaybetmiş görünüyor.
Eldeki son bilgiler ışığında Irak’ın silahlı kuvvetlerinin durumu aşağıdaki tabloda göründüğü gibi:
Tablo 7 - Irak’ın Şimdiki Askeri Gücü
2001 | |
KARA KUVVETLERİ | |
Asker | 375000 (17 Tümen) |
Savaş Tankı | 2200 (1900 aktif) |
Zırhlı Araç | 1300 |
Zırhlı Personel Taşıyıcı | 2400 (1800 aktif) |
Kendinden Kundaklı Top | 150 |
Çekilen Top | 1900 |
Karadan Karaya Füze Atıcısı | 56 |
Hafif Yerden Havaya Füze Atıcısı | 1100 |
HAVA KUVVETLERİ | |
Toplam Savaş Uçağı | 316 |
Bombardıman Uçağı | 6 |
Av Bombardıman/Saldırı Uçağı | 130 |
Av Önleme Uçağı | 180 |
Keşif Uçağı | 5 |
AWACS Uçağı | 0 |
Savaş Yeteneği Olan Eğitim Uçağı | 157 |
Helikopter | 375 |
Silahlı Helikopter | 100 |
Yerden Havaya Füze Atıcısı | 400 |
DENİZ KUVVETLERİ | |
Fırkateyn | 0 |
Korvet | 0 |
Eğitim Fırkateyni | 1 (aktif değil) |
Füze Taşıyan Bot | 1 |
Hücumbot | 0 |
Mayın Dökücü | 3 (aktif değil) |
Çıkartma gemisi | 0 |
Kaynak: Cordesman (2002, s. 8), Toppan (2001) ve Robinson (2002)
Tablo 7’deki rakamları incelerken bir de Irak’ın elindeki silahların kalitesine bakmak gerekiyor. Körfez savaşından bu yana geçen 11 yıllık süre içinde Irak’ın dışalım kanallarının tıkanmış olması, kendi sanayiinin yetersizliği ile birleşince elindeki silahların hızla demode olmasına yol açtı.
Örneğin Irak’ın elindeki en yeni tank T-72. Körfez Savaşı sırasında bir tehdit oluşturan ve o zamanlar ancak ABD’nin M-1 Abraham tankının üstünlük sağlayabildiği bu silah bundan 10-15 yıl öncenin teknolojisini simgeliyor. Aynı durum Irak hava kuvvetleri için de geçerli. Uzmanlar Irak Hava Kuvvetlerindeki uçakların ençok %55'inin operasyonel kabul edilebileceğini ileri sürüyorlar.
Cordesman(2002a)’nın yaptığı izdüşüm (projection) çalışmasına göre, Irak’ın silahlı kuvvetlerini 1985-1990 ortalama düzeyinde tutabilmesi için, 1991-2001 arasında, 2001 fiyatlarıyla 65.7 milyar ABD$ askeri dışalım yapması gerekirdi. Bu rakam, Irak’ın Körfez Savaşı sonrası gücünü korumayı hedeflemesi durumunda ise, yine 2001 fiyatlarıyla, 16.5 milyar ABD$ iniyor. Ama gerçek olan şu ki, Irak’ın bu dönemde resmi askeri dışalımı hiç yok. Gizli yollarla da bu tür silahları ya da bunların yedek parçalarını yeterince getirmesi de olanaklı değil. Eldeki bilgiler Irak'ın bu dönemde hava savunma sistemini (yerden havaya füzeler, radar ve haberleşme) güçlü tutmaya ağırlık verdiği yönünde.
Sonuç olarak bugün Irak ordusu hala büyük sayılarla ifade edilse bile, sahip olduğu silahların kalitesi göz önüne alındığında ciddi bir tehdit oluşturabilecek durumda görünmüyor.
Irak’ın kimyasal ve biyolojik silah yapıp yapmadığı konusunda ise farklı görüşler var. Özellikle ABD’li araştırmacılar, Irak’ın UNSCOM’un ülkeye sokulmamaya başlandığı 1998 yılından sonra bu tür silahların yapımı programlarını tekrar başlatmış olabileceğinden kuşkulanıyorlar. Ancak, kamuoyuna açıklanan kaynaklarda bu konuda bir kanıta rastlanmıyor.
Buna karşılık Irak'ın ürettiği UNSCOM denetimi başlamadan önce bazı biyolojik ve kimyasal silahları saklamış olabileceği ve bunların bir kısmının halen etkisini koruyabilir nitelikte olduğu görüşü var. Bu açıdan bakıldığında Irak'ın biyolojik ve kimyasal savaş gücü konusunda verilen bilgiler şöyle özetlenebilir:
Irak'ın biyolojik ve kimyasal savaş gücü:
1) Biyolojik ve kimyasal savaş malzemesi yapabilecek teknik ve insangücü kapasitesi ve malzeme2) 150 kadar R-400 biyolojik bomba,3) 2000 kadar kimyasal bomba,4) 25+ El-Hüseyin füzesi kimyasal/biyolojik başlığı,5) 15000-20000 kimysal başlıklı roket,6) 15000 kimyasal başlıklı top mermisi,7) Seyyar "kuru" biyolojik savaş malzemesi üreteme labaratuarları8) Dassault Mirage F-1 uçaklarından biyolojik savaş malzemesi serpebilecek donanımı,9) Aero L-29 jet eğitim uçaklarından türetilmiş, biyolojik ya da kimyasal malzeme serpebilecek pilotsuz uçaklar
Öte yandan Irak’ın nükleer silah yapım kapasitesine ulaşmadığı hemen herkes tarafından kabul ediliyor.
Irak’ın balistik füze olanaklarına gelince: ABD kaynakları Scud ya da türevi olan El Hüseyin füzelerinden az sayıda saklanmış olabileceği üzerinde duruyorlar. Bunların yanı sıra Irak'ın Çin yapımı C-601 ve Fransız Yapımı AM-39 Exocet havadan yere füzeleri, Çin yapımı 95 km. menzilli ve 513 kg. savaş başlığı taşıyabilen HY-2, Sovyet yapımı 80 km. menizlli ve 513 kg. başlık taşıyan SS-N-2c ve 40 km. menzilli 165 kg. savaş başlığı taşıyan C-801 deniz hedeflerine karşı yerden yere füzelerine sahip olduğu biliniyor. Ayrıca Irak'ın elinde 500 den fazla güdümsüz Sovyet yapımı Frog-7 roketi var.
Irak ayrıca Körfez Savaşı sonrasında Ababil-100 ve Al-Samoud adlarını verdiği 150 km. menzilli iki füze geliştirmekte. Bu füzelerin savaş başlıklarının ağırlığı 300 kg. Menzilleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 3 Nisan 1991 tarhli ve 687 sayılı kararının izin verdiği sınır içinde olan bu füzelerden Al-Samoud’un küçültülmüş bir Scud olarak tanımlanabilir nitelikte olması, Irak’ın füze yapım kapasitesini koruduğunun bir kanıtı olarak da gösteriliyor. Irak ayrıca Ababil-50 adlı 95 kg. ağırlığında savaş başlığı taşıyan 50 km. menzilli füzesi hizmete girmiş durumda.
III. SONUÇ
Irak’daki yönetimin geçmişine bakarak bundan sonra komşuları için bir askeri tehdit oluşturmak niyetleri olmadığını düşünebilmek için insanın kendisini epeyce zorlaması gerektiğini düşünüyorum… Buna karşılık, Irak’ın bu haliyle ciddi bir tehdit oluşturabilmesi olasılığı ise düşük görünüyor. Irak silahlı kuvvetlerinin insan gücünün eğitim düzeyi, |
Bu noktayı biraz daha açayım. Saddam Hüseyin yönetimi, darbeci geleneği olan Irak Silahlı Kuvvetlerine pek güvenmiyor. Bu nedenle rejime daha sadık olduğu düşünülen Cumhuriyet Muhafızları adlı seçkin bir kuvvet oluşturulmuş durumda. Bu birlikler, sayıca daha az ama daha iyi malzeme ile donanmış durumdalar. Ücretleri de daha iyi. Üstelik bir de Özel Cumhuriyet Muhafızları var. Bunlar ise Saddam Hüseyin'in güvenliğinden sorumlular.
Irak yöentiminin kendi silahlı kuvvetlerinden duyduğu kaygının pratiğe yansıması ise atamaların liyakat ilkesine göre değil, yönetime yakın olmakla belirlenmesi. Bir başka nokta da Hava Kuvvetlerine olan özel güvensizlik (darbeci geleneği nedeniyle olsa gerek) nedeniyle bu birliklerin yeterli eğitim uçuşu yapmasına izin verilmemesi.
Eğer bu bilgiler doğruysa, Irak silahlı kuvvetlerine ilişkin ilişkin sayısal bilgilerin, olsa olsa bu ordunun gücünü olduğundan epeyce yüksek gösterdiği söylenebilir.
Yazımın acaip bir sonuca vardığının farkındayım. Geçmişde yaptıklarına bakarak Irak'ta hala askeri tehdit oluşturmak isteyebilecek olan bir yönetimin var olduğunu, ama bunu gerçekleştirmeye yeterli askeri gücü olmadığını söylemiş oldum. Bundan ne sonuç çıkarılabilir?
(I) “Bu yönetim yeterli askeri gücü sağlayınca tehdit yaratacaktır” diyebileceğimiz gibi(II) “Bu yönetimin askeri gücü olmadığı sürece tehdit oluşturamayacaktır” sonucuna da varabiliriz.
Dikkati çekeyim. Bu iki sonucun anıştırdığı önlemler farklı olabilir…
KAYNAKLAR
Bailey, Kathleen C. (2001): Iraq’s Asymmetric Threat to the United States and U.S. Allies, National Institute of Public Policy, December.
Baker, Stephen H. & Michael Donovan (2002). Weapons of Mass Destruction in Iraq, CDI Terrorsim Project, Center For Defence Information, 6 May, http://www.cdi.org/terrrorism/iraqi-forces-pr.cfm
Barletta, Michael & Jeffrey Fields (2001): Iraq-Nuclear, Biological, Chemical and Nissile Capabilities and Programs, Center for Nonproliferation Studies, Monterey, http://cns.miis.edu, September.
Cordesman, Anthony H. (1998): Military Balance in the Middle East-X, The Northern Gulf: Iraq, Center for Strategic and International Studies, 28 December.
Cordesman, Anthony H. (1999): The Iraqi Threat After Desert Fox, Center for Strategic and International Studies, 28 January.
Cordesman, Anthony H. (2002a): If We Fight Iraq: Iraq and The Conventional Militay Balance, Center for Strategic and International Studies, 28 June.
Cordesman, Anthony H. (2002b): If We Fight Iraq: Iraq and Its Weapons of Mass Destruction, Center for Strategic and International Studies, 28 June.
Hurley, Matthew M. (1992): Saddam Hussein and Iraqi Air Power, Airpower Journal, Winter.
Robinson, Colin (2002). The Iraqi Forces-Large But Troubled, CDI Terrorsim Project, Center For Defence Information, 26 April, http://www.cdi.org/terrrorism/iraqi-forces-pr.cfm.
Toppan, Andrew (2001): World Navies Now-Iraq, http://www.hazegray.org/worldnav/mideast/iraq.htm
Scheinman, Lawrance (1999): NBC and Missile Proliferation in the Persian Gulf, Schneider (1999) içinde s. 1-26.
Schneider, Barry [Ed.](1999): Middle East Security Issues In the Shadow of Weapons of Mass Destruction Proliferation, Air University Press, Maxwell Air Force Base, Alabama.
World Bank(1999): World Development Indicators-1999, IBRD/World Bank, Washington D.C.
World Bank(2000): World Development Indicators-1999, IBRD/World Bank, Washington D.C.
(İlk Taslak 7 Ağustos 2002, Son Biçimi 8 Ağustos 2002)