İngiliz Parlamentosu Türkiye'nin AB adaylığını değ

-
Aa
+
a
a
a

Zafer ArapkirliLondra

Avam Kamarası Dışişleri komisyonu üyelerinin geçtiğimiz aylarda gerek Dışişleri Bakanı Jack Straw’la, gerekse Türkiye konusunda çalışmalar yapan İngiliz yazar ve bilim adamları ile yaptığı görüşmeler ve bizzat Türkiye’ye gelerek hem yetkililer hem de sivil toplum örgütleri ile bazı baskı gruplarının temsilcileri ile yaptıkları temaslar sonucu, çeşitli konulardaki görüşlerini içeren periyodik raporunu dün yayınladı.       TÜRKİYE - AB İLİŞKİLERİ       Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinin tarihçesini Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Osmanlı’nın Avrupa ile ilişkilerini kesmesi, bizim tekrarlamayacağımız bir hataydı” düşüncesine kadar dayandıran raporda, AB- Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişimi ayrıntılarıyla aktarıldıktan sonra 1999 Helsinki zirvesinde, bu konuda o güne kadar varolan negatif atmosferin büyük ölçüde giderildiği belirtildi. Ancak yine de gerek AB tarafında gerekse Türkiye tarafında Kopenhag Kriterleri’ne uyum konusunda bazı kuşkular ve önyargılar olduğunun altının da çizildiği raporda “Türkiye’nin AB üyeliğinin güçlü biçimde istendiği ve nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bu ülkenin katılımının, AB’ye de pozitif bir katkı sağlayacağı, çünkü her dinden ve kültürden insanların , aralarında insan haklarının da bulunduğu ortak siyasi ve kültürel değerleri paylaşması gerektiği” vurgulandı.       AB içinde bazı ağızlardan “Türkiye’nin nüfusu, coğrafi konumu ve ekonomik güçlüklerinin AB’ye katılım konusunda zorluk yaratıcı unsurlar olduğu” görüşlerinin dile getirildiği de anımsatılan raporda, “Bu unsurlar, tam üyeliği geciktirebilir. Bu yüzden, İngiltere hükümetine tavsiyemiz odur ki, bir yandan Türkiye’yi bu konuda teşvik ederken, bir yandan da tam üyeliğin daha uzun yıllar alabileceği gerçeğini de pragmatik biçimde anımsatmalıdır,” denildi.       AB’ye üyelik konusunda karar alınırken, Yunanistan’ın itirazlarının da önemli güçlüklerden birini oluşturduğu anımsatılan raporda, “Buna rağmen, İngiltere hükümeti, Türkiye’nin AB üyeliğinin sadece Kopenhag Kriterleri bazında değerlendirilmesi, başka bir üye ülkenin haksız engellemelerinin etkili olmaması konusunda kararlı davranmalıdır,” ifadesine yer verildi. Raporda ayrıca İngiltere hükümetinin, Türkiye’de AB konusunda duyulan kuşkuculuğu gidermek için “Üyelik başvurusunun, diğer adaylarla eşit temelde değerlendirildiği mesajını sürekli olarak vermesinin önemine”de vurgu yapıldı.       Türkiye’nin AB’den alması gereken ödeneklerin de azlığına dikkat çekilen raporda, örneğin “Adaylar arasında bulunan Macaristan’ın bile nüfusu Türkiye’den 6 kat daha az olmasına rağmen, daha fazla yardım aldığı” vurgulandı.       İNSAN HAKLARI       Avam Kamarası Dışişleri Komisyonu Raporunda Türkiye’de insan hakları konusunda yaşanan sorunlar ve bu sorunların AB üyeliği başvurusuna etkileri de geniş biçimde ele alındı. Raporun bu bölümünde de “Türk yetkililerin insan hakları reformu konusunda kararlı olup olmadıklarını, şimdiye kadar yapılan iyileştirmelerin de sadece cila ve görüntüyü kurtarmaya yönelik olup olmadığını anlamak için henüz vakit erken. Bu yüzden yapılan reformların sadece yazılı yasalarda kalıp kalmayacağı, bunun pratikte de uygulanıp uygulanmayacağı konusu, Türkiye’nin insan hakları konusunda gerçekten samimi olup olmadığını belirlemek açısından önemli bir sınav sayılacaktır,” ifadesine yer verildi.       AZINLIK HAKLARI               Raporun azınlık hakları bölümünde PKK ve DHKP-C’nin Türkiye’ye yönelik tezleri ve bu örgütlerin “Terörist örgüt oldukları” İngiltere hükümetince kabul edildiği ancak AB’nin henüz bu konuda kesin bir tavır almadığı vurgulandıktan sonra, şu ifadeler yer aldı:        “Türkiye, AB üyeliği konusunda ilerleme sağlamak istiyorsa, mutlaka tüm vatandaşlarına kökenleri ne olursa olsun, kültürel haklarını garanti etmelidir. Ancak, örneğin PKK’nın , AB tarafından terörist örgütler listesine alınmaması bu konuda Türkiye’de varolan Paranoyayı körüklemeye yaramaktadır. Aynı zamanda da, haklı olarak kültürel haklarının verilmesini barışçıl biçimde isteyen Kürtlerin çabalarını engellemekte ve AB’nin de bunu desteklemesine mani olmaktadır. Bu yüzden İngiltere hükümeti, AB içindeki üye ortaklarını, PKK ile DHKP-C’yi de terörist örgütler listesine almaya zorlamalıdır.”       Azınlıklardan sözedilen bölümde Türkiye’de “sadece ayrılıkçı ajitasyon yapan azınlıklar değil, başka azırlıklar da bulunduğu” görüşüne yer verildi ve “Lazlar ile Aleviler”in bunlara örnek oluşturduğu öne sürüldükten sonra “Türk yetkililerin sadece Kürt azınlığa değil, geçmiste ayrılıkçı ajitasyona başvurmayan diğer azınlıklara da kültürel haklar sağlaması gerektiği” kaydedildi. Aynı bölümde ayrıca “Türkçe’nin öğretilmesi işleminin de yerel diller ortamında yapılması ve insanların devlet kurumlarına erişiminin kendi dillerinde yapılabilmesinin sağlanmasının Türk Devleti’ni zayıflatmaya değil, devlete daha çok bağlılığa yolaçacağı konusunda Türkiye’ye telkin yapılmalıdır” ifadesi kullanıldı.        DÜŞÜNCEYİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ       Raporun bu bölümünde, düşünceyi ifade özgürlüğü konusundaki kısıtlamaların çoğunun Güneydoğu Anadolu’daki durumdan ve devletin laik statüsünü koruma kaygılarından kaynaklandığına vurgu yapıldı. Bu konudaki sorunların çoğunun yargı organlarının ve güvenlik güçlerinin tutumuna bağlı olduğu da belirtilirken, bu alandaki sorunların şu aşamada güçlüğüne vurgu yapıldı ve şu ifadelere yer verildi :       “Türkiye’nin düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında Kopenhag Kriterleri’ne uyumu, yargı organları ve güvenlik güçlerinin düşünce ve eylem biçimlerinde değişiklik olmadan mümkün görünmüyor”       Raporun bu bölümünde ayrıca BBC Dünya Servisi’nin Türkçe Yayınları’nın FM bandından Türkiye’de NTV Radyo tarafından yeniden yayımına RTÜK tarafından yasak getirilmesi de eleştirildi ve “İngiltere hükümetinin Türkiye hükümetini bu konuda bir an önce harekete geçmeye zorlaması gerektiği” görüşüne yer verildi.       ASKERİN POLİTİKADAKİ ROLÜ       Dışişleri komisyonu raporunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç politikadaki rolü konusuna da özel bir bölüm ayrıldı. “Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gerçekten kararlı ve samimi ise, kendisini sivillerin kontroluna sokmalıdır” denilen satırların ardından “AB de , Silahlı Kuvvetlerin iç politikadaki rolünü görmezlikten gelemez. Bu yüzden Türkiye’de askerlerin de iç politikadan çekilme konusunda şu anda bir niyetleri olmadığını da dikkate alarak, İngiltere hükümeti, mevcut kontaktlarını kullanarak AB için gerekli siyasi reformların ve açık bir tartışma ortamının sağlanması için askeriyenin de ikna edilmesine çaba göstermelidir,” ifadesine yer verildi.       Raporun ilgili bölümündeki şu ifade de dikkat çekti :