Yazdıklarınıza katılıyorum. Ben de size teşekkür ederim. Birkaç gün öncesine dönecek olursak, ortada sadece "vahim bir haber hatası" yoktu. İyi niyetinizden şüphe duyan bir dinleyici de vardı.
Yanlış anlaşılmış olmanızı önemsediniz. Binlerce dinleyicinizden birine, onca boğuşmanın arasında cevap yazıp kendinizi anlatma ve bir yanlışı düzeltme ihtiyacını duyduydunuz.
Sayın Ömer Madra'ya yönelik ilk e-postamı farklı bir dille yazmadığım için üzgünüm. Açık Radyo'nun kıymetini bilmeliyiz.
İyi çalışmalar dilerim.
Hamdi Cem
10 Mayıs 2004
* * *
Sayın Hamdi Cem,
Haklısınız. Basın yayın organlarında, "direniş örgütleri"nin yol açtığı felaketler, "ehven-i şer" olarak görülebiliyor.
Burada önemli nokta şu: Bir savaş ya da mücadele söz konusu olduğunda taraf olunabilir, ama nesnel olmaktan ödün vermemek gerekiyor.
Örneğin, ABD'nin Irak işgali devam ederken, hepimizde Iraklı direnişçilere karşı bir sempati oluşuyor. Ama Iraklıların ülkelerini savunmaları, ya da başka herhangi bir gerekçe, geçen ay Felluce'deki öldürme, yakma, paramparça etme eyleminin vahşetini gizlememeli. Öldürülenlerin, sivil de olsalar, özel güvenlik görevlisi, kiralık katil ya da paralı asker oldukları yazıldı.. Bu yine eylemin vahşi niteliğini değiştirmez. Çünkü "kimilerinin bu tür eylemleri hakettiği" gerekçesine bir kez sığınıldı mı, bunun sonu yok; çünkü her katliamdan sonra, katliamı gerçekleştirenler aynı şeyi söyleyebilir. İnsan hakları, tam da, "insan haklarına en az layık olduğunu düşündüğümüz" kişiler söz konusu olduğunda kritik bir öneme sahip... Bugün verdiğimiz bir haberde, Irak'taki işkence resimlerinde görülen Amerikan askerinin annesi, "onlar da bunu hakettiler" gibi bir şey söylemiş. Oysa kimse böyle bir muameleyi hak edemez. Saddam'ın ya da Şaron'un bizzat kendileri bile... Kaldı ki, çocuklar, kadınlar... savunmasız insanlarsa hedef, şiddetin tartışılabilecek herhangi bir yanı yok.
Filistin yönetimi konusunda söylediklerinizde de haklısınız. İsrail hükümetinin yıldırma ve terör politikalarını eleştirirken, karşı tarafın sadece mazlumlardan oluşmadığını, pek az durumda fotoğrafın siyah-beyaz olabileceğini bilmek gerekir. Filistin yönetiminin yolsuzlukları üzerinde epeyce durduğumuzda da, tepkiler almıştık: O zaman da İsrail'in amaçlarına alet olmakla suçlanmıştık!
Tabii ki eleştiri orada da işe yarar. Daha önce söylemeye çalıştığımız, eleştirinin odağında niye hep işgalci güçlerin ya da devletlerin olduğuna yönelikti. O nedenle de -ölmeden önce- yazılarına en sık başvurduğumuz yazarlar arasında Said başta geliyordu. Yoksa bir intihar bombacısını olumlamak, yapılacak en kolay, en yanlış iş...
Uyardığınız için tekrar teşekkür ederiz. Sabahları 14 gazete ve internet sitelerinden alınmış onlarca sayfa taze haber çıkışıyla boğuşurken "vahim hatalar" olabiliyor, ya da sık sık yanlış anlaşılabiliyoruz, önemli olan bunları tartışabilmek.
Saygılarımla
Mustafa Arslantunalı
* * *
Sayin Madra ve Arslantunalı,
Vahim bir gazetecilik hatası yaptığınızı söylüyorsunuz. Anlaşılan, ben de bu hatayı vahim bir şekilde yorumlamışım.
Açıklamanızın doğruluğuna ve iyi niyetinize inanıyorum. Cevap yazma inceliğini gösterdiğiniz için sizlere yürekten teşekkürler.
NTV'nin haberinde sivillerin katlinin ön plana çıkmamış olması ve ayrıntılara gömülmüş olması bence düşündürücüdür. Sıkça, "direniş örgütleri"nin yol açtığı felaketler "bir dereceye kadar anlaşılır" kabul ediliyor ve olayların insani boyutu gözardı ediliyor.
Şüphesiz Filistin ve İsrail çatışmasında bir dengeden söz edilemez. Ancak işgal gibi büyük bir haksızlığın gölgelediği başka ayrıntılar da var: Tüm olanaksızlıklara ve onur kırıcı baskılara rağmen Filistin yönetiminin bir "direniş hareketi" kimliğini asan niteliği var. Orada siyasi, hukuki ve iktisadi bir idare-"authority" var. Ve tüm bu cephelerde iflas etmiş, kendi halkına karşı dürüst ve demokratik olmayan, yolsuzluğa gömülmüş bir otorite... İsrail'in baskı politikalarına sığınarak açıklanamayacak bir durum.
O yüzden, bence eleştiri orada bu bir işe yarar. Bu satırları yazarken aklıma işgali olduğu kadar Arafat yönetimini de ağır bir dille eleştiren Said gibi aydınlar geliyor. Şüphesiz "Upper West Side"dan eleştirmek, Ramallah'ta eleştirmekten daha kolay ve faturası ayni derece ağır değil. Ancak moral sahibi gazeteci ve aydınlara cephenin öbür yanında da ihtiyaç var.
Haklı davalarının başarıya ulaşması ve adaletin intihar bombacıları yoluyla Allah'a havale edilmemesi biraz da buna bağlı.
Sizleri dinlemeye devam edeceğim.
Hamdi Cem