Jack Kerouac, William S. Burroughs Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar çev. Dost Körpe Sel Yayıncılık, 2010, 147 s. & William S. Burroughs Çıplak Şölen çev. Algan Sezgintüredi Versus Kitap, 2010, 370 s |
“ABD’de, savaştan sonra, ellili yılların dönemecinde, kendilerini ifade etmek isteyen, bu amaçla dil arayışı içinde olan, yaşayan ve titretici bir dil arayan, egemen değerlerle daha çok sorunsal bir ilişki içinde olan bu gençler, Birinci Dünya Savaşı sonrasının karamsar ve uyumsuz gençleri ağabeyleri, Hemingway’lerin, Dos Passos’ların, Thomas Wolfe’ların ‘yitik kuşak’ından (lost generation) esinlendiler ve onlarla aynı duyarlığı, aynı özlemleri, aynı başkaldırı duygusunu paylaştıklarını anladılar. İçlerinden biri, Jack Kerouac, bu kuşağa ‘beat generation’ (beat kuşağı) adını vermiştir.” Emmanuel de Waresquiel yönetiminde hazırlanan İsyankâr Yüzyıl: Yirminci Yüzyıl’ın Başkaldırı Sözlüğü’nde (çev. İsmail Yerguz, Sel Yayıncılık, Larousse, 2004) Beat Kuşağı maddesi bu cümlelerle açılıyor. Bugünlerde bu kuşağa dair yazılara daha sık rastlıyoruz; bunun en önemli sebebi, hemen hemen eş zamanlı olarak yayımlanan iki kitap.
Beat Kuşağı dendiğinde, hiç kuşkusuz akla hemen üç isim geliyor; Allen Ginsberg, William S. Burroughs ve Jack Kerouac. İşte bu üçlü arasından iki ismin, William Burroughs ve Jack Kerouac’ın bir araya geldiği Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar isimli roman Sel Yayıncılık tarafından yayımlandı. Roman, gerçek bir hikâyeye dayanıyor: 1944 yılında Burroughs ve Kerouac tutuklanıyorlar, çünkü bir arkadaşları bir diğerini bıçakladığını gelip onlara anlatıyor, ama hiçbiri olayı polise bildirmiyor. Dolayısıyla, olay aydınlandığında da Burroughs ve Kerouac, cinayeti örtbas etmek suçundan tutuklanıyorlar. Sonrasında aynı yıl içerisinde, birlikte bu olayı anlatan romanı, Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar’ı kaleme alıyorlar. Romandaki bölümleri sırayla bir Burroughs, bir Kerouac yazmış; bir başka deyişle, her iki yazar olayı kendi gözlerinden ayrı ayrı anlatıyorlar... Romanın yazıldığı tarih de önemli; çünkü 1944 yılında hiçbiri tanınmıyordu, dolayısıyla yazarlık kariyerlerinin bir başlangıcı olarak da nitelendirebiliriz Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar’ı.
Diğer kitap da, Burroughs’un Versus Kitap’tan çıkan Çıplak Şölen’i. Allen Ginsberg’in Uluma’sı ya da Jack Kerouac’ın Yolda’sı gibi, Burroughs’un Çıplak Şölen’i de Beat Kuşağının “kutsal kitapları”ndan biri olarak anılıyor. Hatta yalnızca Beat Kuşağı çerçevesinde değil, dünya edebiyatı kapsamında da önde gelen romanlardan biri olarak gösteriliyor. (David Cronenberg’ün bu kitaptan ve Burroughs’un diğer eserlerinden yola çıkarak çektiği aynı isimli bir film de var.) Orijinalinin 1959 tarihinde yayımlanması sebebiyle Çıplak Şölen, Versus’tan yayımlanışının ellinci yılına özel bir baskı olarak çıktı. Baskıyı özel kılan, kitabın son sayfalarındaki bölümler; yazarın özgün sunuşlarının ve eklemelerinin yanı sıra, editörler tarafından eklenen Burroughs metinlerine de yer verilmiş. Ve anlaşıldığı kadarıyla kitabın yayına hazırlanma ve çeviri sürecinde Algan Sezgintüredi de oldukça titizlenmiş.
Beat Kuşağı söz konusu olduğunda Kerouac ve onun Yolda kitabı hep bir adım önde görünür (belki de kuşağın “isim babası” olmasından dolayı), ama -anıldıkları tabirle- beatnik’leri anlama yolunda William S. Burroughs’un, madde bağımlısı olduğu dönemde yaşadıklarını yarı kurgu-yarı gerçek bir anlatımla aktardığı, Çıplak Şölen’i de önemli bir durak...
Hikmet Temel Akarsu Nihilist: Reddedilenlerin Risaleleri Doğan Kitap, 2010, 189 s. |
Tanrı’dan vahiy aldığı iddiasıyla kendisini Mesih ilan eden, reddedilenlerin “seçilmiş kişi”si, ardında miras olarak yazılı bir metin bırakmak üzere “Reddedilenlerin Risaleleri”ni yazmaya çalışır. Kaleme alabilmesinin yolunun gerçeği bulmaktan geçtiğini anlamasıyla da yollara düşer... Romanın büyük bir kısmında, “giderek artan düzeyde duyumsanan mağlubiyet, feragat ve beyhudelik” eşliğinde işte bu arayış yolculuğunu okuyoruz. Hikmet Temel Akarsu’nun hikâyenin ruhuna uygun bir dille kaleme aldığı Nihilist’i, yazarı yakından takip edenleri şaşırtmayacak, daha doğrusu hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman olarak nitelendirebiliriz.
Miguel de Cervantes Saavedra Örnek Alınacak Hikâyeler çev. Nazlı Hülya Soydan Kırmızı Yayınları, 2010, 539 s. |
Kırmızı Yayınları, “Kırmızı Klasik Yapıtlar Dizisi” başlığı altında dünya edebiyatının klasik yapıtlarını yayımlamaya başladı. Editörlüğünü Enis Batur’un üstlendiği dizinin ilk kitabı, Cervantes’in Örnek Alınacak Hikâyeler’i. Toplam on bir hikâyenin yer aldığı kitapta, hikâyelerin ortak özelliği, -kitabın isminden de anlaşılacağı gibi- Cervantes’in her bir hikâyenin sonunda, o hikâyeden alınacak ders konusunda kısa notlar düşmüş olması. Örneğin, “İngiliz İspanyol Kadın” adlı hikâyesinin, erdemin ve güzelliğin nelere kadir olduğunu öğretebileceğine dair bir not düşmüş Cervantes; ve buradan yola çıkarak, hikâyelerin bir diğer ortak özelliğinin güzellik miti üzerine kurulmuş olduklarını da söyleyebiliriz...