Güle güle hocam!

-
Aa
+
a
a
a

22 Ekim 2006Tuğrul Eryılmaz*

Yıl 1969 olmalı. Boykott'u işgaldi derken Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde derslere yeterince "ilgi" gösteremiyoruz. Ama mitinglerden ve de molotofkokteyli hazırlamaktan vakit bulduğumuz zaman, kaçırmak istemediğimiz bazı dersler var. Bunlardan biri de Cahit Talas'ın Sosyal Politika dersiydi. Gerçi dersi işçi ve işvereni uzlaştıran (1968-69'da bundan büyük belki bir iki suç daha vardı) bir disiplin olarak görürdük, ama Saint Simon, Fourier, Marx gibi isimler etraflıca okutulduğundan fazla da ihmal etmezdik. Ayrıca onun kürsüsünden Alpaslan Işıklı ve Pars Esin'i de kendimize yakın bulunca Cahit Hoca, tıpkı o dönemin Mümtaz Soysal'ı, İlhan Unat'ı, Tuncer Bulutay'ı, Nermin Abadan'ı, Mete Tunçay'ı, Muammer Aksoy'u gibi (atladıklarım yaşlanmaya başladığıma versinler) sevilen ve sayılan hocalar arasına girivermişti. Öğrenciyi dinleyen ve de güvenlik güçlerinin her zaman haklı olmadığını gören ve bilen bir dekandı. SBF yurdunun polisçe basılması sırasında "çocuklarını" nasıl savunduğunu, şimdiki kimi rektör ve dekanların görmesini çok isterdim. Belleğim beni yanıltmıyorsa 12 Mart'ta bir süre tutuklanmıştı bile. Yurtdışına lisansüstü çalışma yapmaya gittiğimde referans mektubumu yazan da Prof. Dr. Cahit Talas'tı. İngiltere dönüşümde Sosyal Politika kürsüsünün açtığı yazılı sınavda, şimdi SBF'de profesör olan Tülin Öngen ve Ahmet Makal'la birlikte ben de başarılı olmuştum, ama o sıralar TRT'de muhabir olduğumdan BYYO'da asistan olmak daha çekici gelmişti. Zaten Cahit Talas ve Alpaslan Işıklı da bana çok zarif bir şekilde "sana gazetecilik asistanlığı, sosyal politika asistanlığından daha çok uyar" demişlerdi. Ama siyaset bölümü doktora yeterlik sınavı için tam bir yıl Cahit Talas'tan ders almıştım. Dört ya da beş öğrenci haftada üç saat hocanın odasında hem ders alır hem de Türkiye'yi tartışırdık. 60 sonlarının Cahit Talas'ı ile 70 sonlarının Cahit Talas'ı bana biraz farklı gelmişti. Hoca artık patron-çalışan dengesinden, güçsüzün yanında yer alan bir çizgiye açıkça oturmuştu. Bu ikinci öğrenciliğim sırasında kendimi ona daha da yakın hissettim. Sendikanın bir insan hakkı olduğunu, çocukların da hakları olduğunu, siyasal hakların sosyal ve ekonomik haklar olmadan nasıl havada kalacağını Cahit Hocam sayesinde iyice fark ettim.

Her kademede Cahit Talas tabii ki her şeyden önce hocalığı ve iki dönem yaptığı muhteşem ve örnek SBF dekanlığıyla hatırlanacak, ama onun Çalışma Bakanlığı gibi, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyeleri Sendikası Başkanlığı gibi, 30 yılı aşkın Birleşmiş Milletler Türk Derneği Başkanlığı gibi görevleri de oldu. Yalnızca parlak ve cesur bir akademisyen değil aynı zamanda çok iyi bir yurttaştı da. Prof. Bahri Savcı dahil yüzakı çok sayıda bilim insanının maruz kaldığı 12 Eylül cuntasının haksızlık ve zulmüne daha fazla dayanamayarak önemli bir unsuru olduğu Mülkiye'den ayrıldı. Şimdi eğer Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde bağımsız sosyal politika kürsülerinden, bölümlerinden bahsediliyorsa bunu çok ama çok büyük bir oranda Prof. Dr. Cahit Talas'a borçluyuz. Güle güle hocam. Kadrinizi bilen ya da bilemeyen, anlattıklarınızı anlayan ya da hiç anlamayan binlerce Mülkiyeli öğrencinizden biri olarak sizi hep minnet ve sevgiyle hatırlayacağım. Değerlerimizi Ardı Ardına Yitirmenin Acısını Yaşıyoruz Nereye Ey Güzel İnsanlar? İnsan Hakları, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin üç değerini ardı ardına yitirdik. İnsan Hakları Derneği kurucularından, özgür ve bilimsel eğitim mücadelesinin öncülerinden, işçi sınıfının dostu Prof. Cahit Talas, herkese eşit ve ücretsiz sağlık şiarıyla sağlık emekçilerinin hakları için yaşamı boyunca mücadele eden değerli bilim insanı Doktor Füsun Sayek'i yitirmenin acısını yaşarken, devletin pasaport vermemesi sonucu tedavi olamayarak yaşamını yitiren değerli halk ozanı Ruhi Su'nun demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sıra neferi eşi Sıdıka Su'yu yitirmenin acısı ve üzüntüsü içerisindeyiz. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi olarak, yaşamını yitiren Cahit Talas, Füsun Sayek ve Sıdıka Su'nun dostlarına, yol arkadaşlarına ve kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Yaşamları boyunca daha güzel, adil ve eşit bir dünya için hak ve özgürlük mücadelesi yürüten aydınlık değerlerimizi unutmayacağız. Acı ve üzüntü ile soruyoruz. "Nereye Ey Güzel İnsanlar" İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi TUĞRUL ERYILMAZ: Ankara Üni. SBF, 1969 mezunu

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=6355