Gitanes ve Serge Gainsbourg, ikisinin ortak özelliği ne olabilir? İkisi de içinizi biraz yakar. İkisini de bir kere sevdiniz mi vazgeçemezsiniz. Fransız şarkıcı, besteci, yönetmen ve şair Gainsbourg’un İngiltere’de yayımlanan “Serge Gainsbourg: A Fistful of Gitanes” adlı biyografisi, Gainsbourg’la hasret gidermek ya da tanışmak için iyi bir fırsat. Her iki durumda da fonda Je T’aime, Moi Non Plus çalsa fena olmaz. 1928 yılında Paris’te Rus Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve asıl adı Lucien Ginsburg olan Serge Gainsbourg’un İngilizce yazılmış ilk biyografisi “Serge Gainsbourg: A Fistful of Gitanes” (Serge Gainsbourg: Bir Avuç Dolusu Gitanes), Eylül ayında İngiltere’de Da Capo Yayınları tarafından yayımlandı. Aslında kitap, Londra’da bulunan ve sinema, müzik kitapları yayımlayan Helter Skelter Publishing tarafından ilk kez Mayıs 2001’de yayımlamış. |
Sapkınlık yoluyla gerçeği aramak
"Şarkıcı, söz yazarı, aktör, yazar, ressam, senarist ve hepsinden de öte bir provokatör olan Gainsbourg’un hakkında söylenecek çok az şey var aslında, çünkü muhtemelen kendi hakkında söylenecek her şeyi zaten bizzat kendisi söylemişti" diye yazıyor Gainsbourg’a adanmış bir internet sitesinde. Doğru da. 1991 yılında 62 yaşında hayata veda etmeden kısa süre önce verdiği bir röportajda kariyerinizi nasıl tanımlarsınız diye sorulduğunda, “sapkınlık yoluyla gerçeği aramak” diye yanıt veren sanatçı, skandal ile başarıyı birbirine karıştırmanın tadını sevdiğini de ekliyordu.
Skandal, muhafazakarlar tarafından ‘rezalet’ olarak adlandırılan ama geriye dönüp bakıldığında çağdaş Fransız kültürünün temel yapı taşlarından biri olan şarkıları, filmleri, şiirleri kısacası eserleri, Gainsbourg’un hayatı hakkında, hayata bakışı hakkında yeteri kadar ipucu veriyor. Ama uzun süre hayatını ve sanatını paylaştığı Jane Birkin’in yardımıyla, İngiltere’nin en başarılı müzik, rock yazarlarından Sylvie Simmons’ın kaleme aldığı bu Serge Gainsbourg biyografisi, yaşı yetmediği için Gainsbourgizm dönemini kaçıranlar, bir iki şarkısı, birkaç filmi ile onu tanımaya çalışanlar, Gainsbourg öğrencileri için mükemmel bir kaynak kitap. Gainsbourg’u yıllardır kadim dostu bilenler içinse onunla yeniden buluşmak, hasret gidermek için iyi bir fırsat.
The Guardian’da çıkan bir yazıda, biyografi için dünyanın büyük kısmının adını skandalla eş anlamlı sandığı ama ülkesinde ‘yeni’ Baudelaire olarak anılan Serge Gainsbourg’a, Anglofonların geç kalmış özürü deniliyor. Onu tanımak için çaba göstermeyenlerin özürü.
Serge Gainsbourg ve Jane Birkin 1971'de | Dilimize de çevrilse Kitapta neler olduğuna gelince; Gainsbourg’un hayatında yer eden insanlar, onun iç dünyasına değmeyi başaranlar; Marianne Faithful, Sly & Robbie, kitabın önsüzünü de yazmış olan Jane Birkin ve yapımcı Philippe Lerichomme-Simmons ile yapılmış röportajlar, şarkı sözlerinin İngilizce çevirileri, bibliyografyası, diskografisi ve tabii filmografisi. Simmons, Gainsbourg’un sanat yaşamı hakkında |
“Aşk pistir, ne kadar pis olursa da o kadar güzeldir” diyen Serge Gainsbourg’un iç dünyasına bol dumanlı bir yolculuk için umarız çok uzun süre beklemeyiz. Kitap burada da satışa sunulur ve belki, kim bilir, dilimize bile çevrilir.