Dünyada yüz milyonlarca insan korkunç bir fakirlik içinde. Neredeyse hiçbir şeyleri yok. ABD, Avrupa veya Asya'nın sanayileşmiş zengin bölgelerindeki insanların, bu had safhadaki fakirliği tasavvur etmeleri bile imkansız. Batıdaki birçok iyi yürekli insan, kendi refahlarını bu fakir insanların fakir kalması sayesinde elde ettiklerini düşünerek, birbirlerini ve hükumetlerini onlara yardım etmek için zorluyorlar. Bir başka deyişle sistem, yani kapitalizm, eşitsizlik üstüne kurulu. Ama bu düşünceleri yanlış, üstelik hizmet etmek istedikleri amaca da zarar veriyor.Ekonomik adalet yanlıları, küresel gelirin belirli bir büyüklüğe sahip olduğuna, örneğin ABD tüketimi 10 trilyon dolarsa, bunun Afrika'nın tüketemediği 10 trilyon dolarlık mal ve hizmet anlamına geldiğini sanıyorlar. Ama mal ve hizmetler, en açgözlü veya en güçlü olanlar onları kapsın diye ortalığa serilmiş değil. ABD bu kadar tüketiyor çünkü (%5'lik cari açığı ihmal edecek olursak) bu kadar da üretim yapıyor. Amerika tüketimini zerre kadar düşürmese bile, Afrika çok daha fazla üretim yapıp, çok daha fazla tüketebilir. Yerinde kullanıldığı takdirde fakir ülkelere yapılan yardımın önemi yadsınamaz. Ama Afrika'daki fakirliğin azalması için, sanayileşmiş ülkelerin zenginliklerinden fedakârlık etmeleri gerekmiyor. Geçen yüzyılın sonuna doğru, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler bu gerçeğin farkına vardı ve hem yurtiçi ekonomilerinin örgütlenmesi, hem de uluslararası ticarete yaklaşımları anlamında kötü kapitalizme kucak açtı. Bu ülkelerdeki fakirlik birdenbire azaldı ve bu iş için Batının cebinden bir kuruş bile çıkmadı. Afrika'da da kafalar değişmeye başladı, ama değişim çok daha yavaş. Belki de bunda, Afrika'nın güya dostu olan koronun sürekli olarak küresel adaletsizliğe "haksız ticaretin" yol açtığını söylemesinin payı var.
Stanley Fischer* 2003 başlarında American Economic Association'da yaptığı konuşmada, iki diyagram yardımıyla dünyadaki fakirliğin azalmakta olduğunu gösterdi. Azalmanın nedeni, kişi başına gelirleri hızla artan Çin ve Hindistan'ın, büyük nüfusları nedeniyle çalışmada önemli bir ağırlığa sahip olmaları. Bu iki ülkede büyüme nedeniyle kişi başına gelirin artmasına rağmen, gelir dağılımının daha da bozulduğu doğru. Aynı şekilde Sahra-altı Afrika ile zengin ülkeler arasındaki uçurum da derinleşti. Yine de Çin ve Hindistan'daki büyüme, küresel düzeydeki fakirliğin azalması sonucunu doğurdu.
Mesele Afrika ülkelerinin küreselleşmeye katılmakta neden zorluk çektikleri. Fischer hem zengin hem de fakir ülkelerdeki hükumetlerin bunda sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Amerika ve Avrupa Birliği, gelişmekte olan ülkelere ticaret kısıtlamaları uyguluyorlar. Yıllardır reform sözü veriliyor ama dünya hâlâ bekliyor. Fischer fakir ülkelere yapılan yardımlarda "anlamlı artışlar" yapılması çağrısında bulunuyor. Ancak, şimdiye kadar yapılan yardımlar pek de iyi kullanılmadığı için, yardımların seçici olması gerektiğini belirtiyor. Fakir ülke hükumetleri, güvenlik ve istikrar sağlamada başarılı olamamaları, yardım paraları da dahil olmak üzere büyük miktarların lüks veya gereksiz kamu projelerinde harcamaları, yönetenlerin ve onlara yakın olanların yolsuzlukları yüzünden sorumlu tutuluyorlar. 11 Mart tarihli The Economist, fakirliğin ölçülmesi konusunda teknik bir meseleye, ölçme sorunlarına dikkat çekiyor. Fakirlik iki yöntemle ölçülüyor. Birinci yöntemde milli gelir verileri kullanılarak "gelir fakirliği" bulunuyor. Dünya Bankası'nın da kullandığı ikinci yöntem olan "tüketim fakirliği", hane halkı ile yapılan anketlere dayanıyor. Bu yöntemle ölçülen fakirlik, tasarrufa ayrılan kaynaklar ölçüsünde olduğundan fazla görünüyor. Her iki yöntemde de yapısal ölçme hataları var ve hangisinin daha uygun olduğu konusunda bir karar vermek güç. Dergi, Dünya Bankası ve BM gibi kurumlar tarafından kullanılan resmi verilerin, durumu olduğundan kötü gösterdiğini, fakirliğin büyük bir olasılıkla bu verilerin gösterdiğinden daha hızlı azaldığını savunmakla birlikte, bu konuda daha kesin bir sonuca varabilmek için yeni çalışmalara ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Özetleyerek çeviren: İnci Ötügen
Kaynaklar: A Question of Justice, The Economist, March 11, 2004 More or Less Equal, The Economist, March 11, 2004 Catching Up, The Economist, August 21, 2003 * Massachusets Institute of Technology' ve IMF'de görev yapmış olan Fischer şu anda Citigroup'ta yönetici.