7 Kasım 2007Ece Temelkuran
Telefon çalıyor. Öte yanda çocuk "Kısa konuşacağım anne" diyor, "İyiyim. Yakında eve dönüyorum". Kadının yüzü sevinçten parçalanıyor. Kadın, yüzü sevinçten paramparça olmasın diye elleriyle yüzünü örtüyor, tutuyor. Donakalmış çocuklar televizyonun karşısına oturup ekrandaki babalarının, abilerinin yüzlerine bakıyor. O yüzlerin kapıdan içeriye girmesini bekliyor. "Kaçırılan askerler" diyor televizyon, "Yakında evlerine dönüyor."Bütün çocuklar eve dönse keşke. Mezarlarından kalkıp çocuklar, tozu toprağı silkip, güneşe bakıp, yıldızlardan yön alarak evlerini bulsa. Dağlarda gövdeleri parçalanmış çocuklar toplayıp kollarını bacaklarını annelerine geri dönseler, anneleri dikse onları, birleştirse yeniden okşayarak. Dink'in oğlu AratBir daha gönderir miydi çocuklarını o anneler? Yoksa tutup, kucaklayıp bir daha hiç bırakmamak üzere kime, neye direnilecekse direnirler miydi?Dağlardaki bütün çocuklar dönse evlerine kaç dilde sevinç şarkıları söylenirdi bu ülkede? Kaç dilde ağlanırdı sevinçten "Oğlum" diye?Kaç dilde "Anne!" diye sayıklanarak ölünmüşse bu ülkede o kadar dilde...Hrant Dink'in oğlu Arat, birkaç gün önce "bir süreliğine" ülkeyi terk etti. Eşini ve çocuğunu alıp Belçika'ya gitti. Babasıyla aynı şekilde hüküm giyen ve bu ülkeyi şüphesiz babası kadar sevmiş olan ama sırf bu ülkeyi sevdiği için ölüm tehditleri alan Arat olan bitene daha fazla katlanamadı. Muhtemelen biraz nefes almak için evini terk etmek zorunda kaldı. Bütün çocuklar dönse diye düşündüm o yüzden, bütün çocuklar evine dönebilse. Bu ülkeyi gencecik yaşta bırakıp gitmek zorunda kalmış siyasi suçlular, Avrupa'nın sokaklarında köksüz, öksüz hayaletler gibi dolaşmayı bırakıp evine dönebilse. Bütün öldürülmüş çocuklar... Bütün katledilmiş çocuklar... Ermeni olduğu için, Kürt olduğu için, Türk olduğu için öldürülmüş bütün çocuklar... Dönebilse. Dilsiz kalıyor ülkeBu ülke, bütün çocuklarını sevmeyi becerebilse...Bütün çocuklar bir evin kardeşleri olduklarını... Mehmet'in Baran kadar, Zozan'ın Ayşe kadar, Arat'ın Ali kadar, Ali'nin Muhammed kadar, Rojbin'in Ece kadar, Ece'nin Advina kadar, Advina'nın Armen kadar, Armen'in Özgür kadar, Abdullah'ın Devrim kadar kıymetli olduğunu bir bilsek. Bilseler. Bu toprak bunu içinin en derininde bir bilebilse..."Çocuklar eve dönün" dese Türkiye. Acılarımızın büyüklüğünü birbiriyle yarıştırmadan acılarımızın hepimize ait olduğunu kabul edebilsek... "Oğlum!" dese bir anne ve bütün çocukların kulağında kendi dilinde çınlasa bu sözcük. Bir çocuk öldüğünde bütün dillerde ölür çünkü. Bir anne bir çocuğu bütün dillerde birden kaybeder. Lal olur.Eve dönün çocuklar. Eve dönün... Siz gittikçe dilsiz kalıyor bu ülke. Siz gittikçe lal![email protected]