Doktorlar mesleklerini icra ederken her türlü ticari, idari, siyasi etkiden uzak olmayı, mesleki bağımsızlıklarını istiyorlar. İş güvencesi ve onurlu bir emeklilik istiyorlar. Bunlardan başka talepleri de yok. Çok şey istiyor, bu doktorlar.
Sağlıkta dönüşüm programı ile doktorlara performansa dayalı maaş ödenmesine başlandığından beri sağlıkta her hizmetin parasal bir karşılığı var ve bu durumun yarattığı kafa karışıklığı en çok doktorları incitiyor. Hele sağlık sisteminde yaşanan sorunların salt bir maaş sorunuymuş gibi gazete sütunlarına taşınıyor olması, bakmayın sessiz durduklarına doktorların onuruna dokunuyor.
Akıllı insanlardır, doktorlar.
Hayatta amacın para kazanmak olduğunu düşünselerdi, bu işin doktor maaşı ile olmayacağını bilir iş kurar veya ticaret yaparlardı. Tüketimin ışıltısının göz kamaştırdığı, her şeyin fiyatının bilinip değerinin bilinmediği bir dünyada yaşıyor olsak da birileri bedel ödemek ve katlanmak pahasına para kazanmak yerine yüreğinin sesini dinler. Onlar doktor olur, öğretmen olur, gazeteci olur. Aradıkları, zenginlik ve rafah dolu bir hayat değildir. Onlar, yaşam enerjilerini ve heyecanlarını hayallerinin, ideallerinin peşinden gitmekte bulurlar.
Doktorlar gururlu insanlardır.
Mesleğin hakkını verebilmek için çalışkan olmanın yanı sıra yüreğini de işe katmak gerektiğini bilerek mesleğe atılırlar. Bedenleri tedavi ederken o bedenlerin içindeki hayatlara da dokunduklarını bilirler. Onları ayakta tutan yaptıkları işe olan inançlarının verdiği gururdur. O gurura paha biçmeye kalkanlara güler geçer, hekimler. Anlaşılamadıklarının da farkındadır. O gün işini tamamlayıp evine giden hekimin performansı bitti zannedenler bilmezler ki bu mesleğin zamanı mekanı yoktur. Hekimler hatır sormak için bile akşamları birbirini aramazlar. Gece çalan telefon sesinin hastanede yatmakta olan hastalarından biriyle ilgili sorun olduğunu düşündürüp doktorun kalbinin daha hızlı atmasına yol açabileceğini düşünür ve aramazlar arkadaşlarını. Üstelik o kalp çarpıntısının performans çizelgesinde bir karşılığı da yoktur.
Doktorlar fedakâr insanlardır.
O Pazar günü Van’da yaşanan deprem felaketi haberini aldıktan sadece 3 saat sonra kimseden emir almadan İstanbul’dan üç tır dolusu sağlık malzemesi, gönüllü 9 doktor ve 9 hemşire ile deprem bölgesine yola çıktı. Pek çok şehirde de benzer durum yaşandı. Devletten bile önce oraya doktorlar gitti. Üstelik performans uygulaması yüzünden bölgeye gitmekle o ay daha az maaş alacağını bilerek gönüllü oldular. Mesleğin fedekârlık gerektirdiğini bilir doktorlar, onlar insana inanır ve hastalarından başka kimseye eyvallah etmezler. Doktorların bu umursamaz tavırları “kibir” gibi algılansa da gururdan başka bir şey değildir. Onu da bilen bilir.
Doktorlar sabırlı insanlardır.
Söylemesi gerekeni söyler ve zamanın kendini haklı çıkaracağını düşünüp bekler. Sağlık hakkının hava gibi, su gibi yaşamsal bir gereksinim olduğunu, bu hakkı paraya tedavül etmenin sorunları çözmek yerine daha büyüklerine yol açacağını söyler ve sabırla bekler. Sağlıkta dönüşüm adı altında sağlık çalışanlarını cendereye sokacak uygulamaları gerçekleştirenlerin tüm ihtişamlarına, onca dalkavuğun övgüsüne karşın istenen sonucu vermeyeceğini bilir ve bekler. Beklenen sonuç alınamayıp sistem tıkandıkça “sağlık çalışanlarının dönüşüme ayak dirediği, onun için başarısız olunduğu” gibi akıllara ziyan fikirler ile doktorların suçlanmasını, bu suçlamaların sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dönüşmesini de sabır ve metanetle karşılar. Aklını kullanıp para kazanmak yerine hayalleri ve idealleri için didinen doktorların, sadece para kazanmak için çalıştığını sanan zihniyet, yapılan işi de parasal karşılığı gibi küçümsemektedir. Bu durum hastaların doktorlarına olan güvenini sarsmakta sağlık çalışanlara yönelik şiddeti doğurmaktadır. İşte bu ortamda bile doktorlar susuyorsa bunu kabullenme ve teslim olma şeklinde algılamak büyük yanılgıdır. Dedim ya gururlu insanlardır, doktorlar.
Yıllar önce bir çalışma bakanının dediği gibi “doktorlar çok şey ister”. İş güvencesi ister, mesleki bağımsızlık ve onurlu bir emeklilik ister. Yüreğini mesleğine adamış pek çok insan gibi fedakârlık ve sabır gerektiren bu mesleği, her türlü ticari, idari, siyasi etkiden uzak, mesleki bağımsızlığı ile iş güvencesi ile ve onurlu bir emeklilik beklentisi içinde yapmak isterler. Doktorlar ne kadar çok şey istiyor, değil mi?
Mehmet Uhri (Dr.)