Dr. Uygar Özesmi (Erciyes Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi)
Her geçen gün tüketime ve nüfusa paralel olarak kullandığımız su ve boşalttığımız kirli su artıyor. Türkiye’de boşalan atıksuların sadece yüzde 11’i arıtılıyor. Geri kalanı, bulaşık, çamaşır ve duş suları, dışkılarımızla beraber kanalizasyona, oradan da en yakın akarsuya, göle ve denize boşalıyor. Şehirlerin, köylerin toplardamarları kanalizasyon şebekesi... Kanalizasyon suları da arıtılırsa eğer, doğal yöntemlerle değil, diyaliz makinesi diyebileceğimiz kimyasal arıtma sistemiyle arıtılıyor. Halbuki doğa bize böbrekler bahşetmiş, kendi sularını sulak alanlarda temizliyor.
Ekolojik yaşamda doğadan ders almak ve doğanın sistemlerini taklit ederek onun bilgeliğinden yararlanmak var. Sulak alanlar diyaliz makinesi gibi elektrikle değil, güneş enerjisi ile çalışırlar ve kendi kendilerini yenilerler. Kuşuna, kurduna, kurbağasına yaşam alanı sağlar. Ortamdaki karbondioksiti tüketip oksijen üreterek atmosferin doğal dengesini korur. Organik maddeyi, askıda katı maddeyi*, besinleri, toksik maddeleri, ağır metalleri ve zararlı bakterileri giderebilmesinden dolayı harika birer arıtım sistemidir sulak alanlar. Doğadan ders alıp geliştirilen yapay sulak alanlara ise "inşa edilmiş" veya "ekilmiş sulak alanlar" denmektedir. Klasik arıtma sistmelerine göre inşa ve işletme masrafları düşüktür, elektrik kullanmazlar, üstelik basit ve kolay işletilebilirler. Bu nedenlerle doğal böbrekler, diyaliz makinelerine alternatif bir arıtma sistemi olarak ortaya çıkmıştır. Ekilmiş sulak alanların ana bileşenleri suya uyum sağlamış bitkiler, toprak ve sudur. Su mercimekleri, su sümbülleri, sazlar, kamışlar, ayakotları kirlilik diye adlandırılan organik besinleri, büyürken bünyelerinde toplar. | Ohio Eyalet Üniversitesi'nde William J. Mitsch tarafından tasarlanıp uygulanan böbrek şeklinde yapay sulak alan (Olentangy Wetland Research Park) |
Dünyada sulak alanlar evsel, mandıra, mezbaha (maalesef hâlâ varlar), kağıt ve petrol gibi endüstri atık sularının ve çöp sızıntılarının arıtımında kullanılıyor. Avusturya’da 293 yapay sulak alan sistemi bulunuyor ve her geçen gün yenileri inşa ediliyor. Çek ve Slovak cumhuriyetlerinde 1995 yılı itibariyle 62 adet yapay sulak alan arıtma sistemi yer alıyor. Danimarka’da genellikle küçük yerleşim bölgelerinin sularının arıtıldığı ve üçte ikisi devlet tarafından yaptırılan 134 yapay sulak alan arıtma tesisi bulunuyor. Kuzey Amerika’da toplam 367 sistemde ve 831 hücrede sulak alan arıtımı yapılıyor. Nepal’de ise ilk yapay sulak alan arıtma tesisi 1997’de inşa edilmiş.
Türkiye’de ilk pilot ölçekte evsel atıksuyu arıtan sulak alan sistemi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde E. Asuman Korkusuz tarafından yapıldı. Erciyes Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Nuray Ateş ise ilk gerçek boyutta uygulamayı yapmak üzere çalışıyor. Uluabat Gölü kıyısındaki Eskikarağaç köylülerinin isteği üzerine Nuray Ateş, köylülerle beraber bir sulak alan arıtım sistemi inşa edecek.
Doğa, sulak alanlarla kendi kendini temizlemenin yolunu keşfetmiş. Etrafı, biz çoğunu yok etmeden önce, sulak alanlarla bezemiş. Şimdi sıra bizde... Tercihiniz? Böbrek mi, diyaliz mi?
Bilgi için: Ateş, N. ve Özesmi, U. 2001. Atıksu Arıtımında Sulak Alan Kullanımı. Su Kirliliği ve Kontrolü Dergisi. Cilt 11 Sayı 2 Sayfa 39-54.
* Askıda katı madde-AKM: Suyun içinde askıda kalmış ve bulanıklık yaratan çok küçük kum, kil ve organik madde tanelerinin tümüne verilen isim.