1930'larda özel otobüs işletmesi: Emniyet otobüsleri | İstanbul’da toplu taşımacılık 1869’da "Dersaadet'de Tramvay ve Tesisleri İnşaası" sözleşmesi ile başlamıştır. Bu çerçevede ilk atlı tramvay işletmeciliği rayların döşenmesinden sonra 1871 tarihinde dört hatta başlatılmıştır. 1914’ün başında Avrupa yakasında elektrikli tramvay İşletmesi'ne geçilmiş, 1928 yılı ortasından başlayarak da Anadolu yakasında elektrikli tramvay işletilmesine başlanmış ve 1929'da "Üsküdar-Kadıköy ve |
Kentimizdeki çeşitli yabancı şirketler tarafından işletilen tramvay ve otobüs -belki tek tük özel otobüs de işletiliyordu - ayrıca tünel ve elektrik işletmeleri 1939 yılında devletleştirilmiş ve "İETT - İstanbul Elektrik Tünel Tramvay İşletmeleri Genel Müdürlüğü" üç otobüsle kurulmuştur. 1942’de bu son kalan üç Renault-Scania hurdaya çıkmış yerlerine ABD’den gemi ile parça halinde getirtilen dokuz Gazoille-White otobüs hizmete konmuştur - bunlar 1947’den sonra, daha sonra satıldıkları | İlk Renault otobüsler Mecidiyeköy yolunda... |
1946’da Anadolu yakasında üç özel hat daha belirlenmiştir: Kadıköy-Suadiye, Kadıköy-Caddebostan, Üsküdar-Kısıklı. Bu hatlar için beş Twin-Couch marka, hem de otomatik vitesli otobüs alınmış ancak bu otobüsler 1947’de Ankara’ya yollanmışlar ve hatlar otobüssüz kalmıştır. Anadolu yakasının otobüssüzlüğü uzun sürmemiş, yaklaşık bir sene içinde çeşitli markalardan burada da 15 otobüslük bir filo oluşturulmuştur.
Şişli otobüs garajı önünde bir Scania-Vabis | 1948 yılında, o yılların İstanbul imarı yaklaşımları çerçevesinde, Şişli otobüs garajı inşa edilmiştir; o zamana dek Elmadağ-Taksim arasında dermeçatma bir garajda barınan otobüsler için, 80 otobüs kapasiteli bu yeni garaj o günün filosu için fazlası ile yeterli idi - 1980’den sonra hala hizmet vermeye çalışan Şişli garajının yetersizliği nedeni ile geceleri otobüslerin Şişli-Mecidiyeköy arasında ana caddede park ettikleri anımsanır. Şimdi, yıkılmış olan bu garajın arsasında, bir alışveriş merkezi inşası sürmektedir ve sadece bir küçük |
binanın cephesi geçmiş günlerin hatırına bırakılmıştır. 1951, 1952 ve 1954 yıllarında alınan büyüklü küçüklü 150 Bussing otobüsle filo 196 otobüse çıkarılmıştır. 1956 yılından başlayarak otobüs filosuna, belli dönemin simgeleri olan markalar katılmaya başlamıştır; Mercedes-Benz ve Skoda. 1959’da filoda 90’ı Mercedes, 120 tanesi Skoda olmak üzere 550’yi aşkın, çeşitli marka otobüs bulunmaktadır. Hat sayıları da giderek artmakta ve genişlemektedir. Skoda otobüsler, önde, içeride bulunan motorları ile son derece ilgi çekici idiler. Ortadaki motorun solunda şoför koltuğu, sağında isetek kişilik bir yolcu koltuğu bulunurdu. İniş kapısı bu | Taksim-Beyazıt, 1960 Bir "Küçük Bussing" |
Akıntıburnu’nda çilekeş ve vefakar bir Skoda , 1963. Taksim-Emirgan hattı.. | Mercedes otobüsler rahat ve keyifli araçlardı; Şişli, Levent, Yeni Levent, Maçka, Kurtuluş gibi semtlerden hareketle "Hürriyet meydanı" ring seferleri yapar veya Tünel, Yenikapı hatlarına uzanırlardı. Bussing’ler ise ağırlıklı olarak sur içi hatlarda hizmet görmekte idiler. 1959’da ayrıca, Şişli garajının yetersizliği nedeni ile Topkapı ve 4. Levent’de yeni otobüs garajlarının açılmış olduğunu da görüyoruz. 1960’a filoya Magirus-Deutz otobüsler de katıldı. Bunlar özellikle yumuşak amortisörleri sayesindeki yaylanmaları ile dikkat çekerlerdi. Yeni |
1970’ten başlayarak otomotiv sanayimizdeki hamlelerin göz önünde bulundurulması ve yabancı otobüslerin bakım ve yedek parça sağlanması konularındaki sorunları nedeniyle yerli markalara yönelim gündeme geldi. 1970’te ilk 15 yerli Bussing 47D ile başlayan değişim 1974’te bu otobüslerin sayısının 180’e ulaşması ile sürdü. 1970-73’te özellikle bazı saatlerde bazı yolların trafik yoğunluğu inanılmaz ölçülere varırdı; örneğin 1972’de akşam iş çıkışı saatlerde, otobüsle Beyazıt-S.Ahmet-Sirkeci-Karaköy-Dolmabahçe-Maçka-Şişli yolculuğu yaklaşık iki saat, Taksim-Osmanbey-Şişli macerası bile 45 dakika sürüyordu. 1973’te Boğaziçi, 1974’te Haliç köprülerinin ve çevre yollarının devreye girmesi ile hat sayıları ve uzunlukları arttı ve 750 otobüse yaklaşan filo yine yetersiz kaldı - 1971-72 yıllarında Skoda’ların neredeyse tümü hurdaya ayrılmıştı.
1975: Biletçi de tarih oldu
1975’ten sonra otobüs işletmeciliğinde radikal bir değişim ortaya çıktı: Biletçinin kaldırılması. O yıllara dek otobüse yolcular arka kapıdan biner ön kapıdan inerlerdi. Biniş kapısı yan tam arkada idi ve bu biniş sahanlığının hemen yanında, koltukların başlangıcında biletçinin özel koltuğu bulunur, her binen yolcu biletini ondan alırdı; yaylı Magirus’larda en arkada bir sıra yolcu koltuğu vardı, oradakilere de aracı vasıtası ile uzanırdı biletçi. Otobüslerin ilk hareket duraklarında ise genellikle yolcular önce biner, oturur, biletçi ise kalkışa yakın ön kapıdan biner ve bilet keserek arkaya kadar ilerler sonra da kendi koltuğuna yerleşir ve hareket edilirdi. Özel, çift taraflı, kapaklı, ahşaptan bir bilet kutusu vardı ve çeşitli tip biletler bunun içinde sıralanmış olurdu; sivil, asker, öğrenci ve aktarma biletleri ile yedekleri ve bilet koçan numaralarını yazdığı bir çizelge. Biletçinin, arkasına özel bir silgi geçirilmiş tipik bir de kurşun -veya sabit- kalemi vardı ve sanki bileti keserken üzerine bir çizgi çekmesi de beklenirdi. O günlerde böylesi işlemler için metal bozuk paralar yeterli olduğundan - 1970’lerin başında 25, 40, 60 kuruş civarında idi biletler- biletçinin bir de para kesesi olurdu. Koltuğunun önündeki tablanın ise özel yapılmış para gözleri bulunabilirdi.
Biletçinin görevini, ön kapı girişine konan, şoförün denetlediği bir para kutusu aldı. Yolcular artık ön kapıdan biniyor ve şoförün bakışları altında kilitli bir kutuya yolculuk bedeli parayı -1980’lerin başında 5-10 (bini yok henüz) lira olduğunu sanıyorum; büyük bir artış olduğu dikkat çekiyor- üstteki yarıktan atıyorlardı. Değişim şoförlere hiç de alışık olmadıkları bir sorumluluk ve ek yük getirdi ve oldukça protesto edildi. Zaman içinde bu para kutusunun bir şekilde açılarak ilgisiz kişilerce biraz boşaltıldığı da ortaya çıktı. Yolcularca yapılan bir numara da vardı. Yarığa ortadan yırtılmış para atarak en az iki kez yolculuk edebilmek... Bu durumda yine bilet çözümüne yönelindi, kutuya bilet atılacaktı. Bu sefer de kutuların yine kanunsuzca açılarak bir kısım biletin alındığı ve ikinci elden pazarlandığı saptandı. Sonuçta yakmalı bilet kutuları son çözüm aşaması oldu; atılan biletler yanıyordu ve kötüye kullanımın olabildiğince önüne geçilmişti.Biletçinin kaldırılması dolaylı olarak bir görevli tipinin daha ortadan kalkmasını getirdi; kontrolörün. Biletli-biletçili dönemde bazen, farklı -mavi /siyah- üniformalı sert kılıklı birisi otobüse biner ve yolcuların biletlerini denetlerdi. Biletsiz veya yanlış biletli yolculara cezalı bilet kesmek için... Onlar da düzenin değişmesi ile yitti gitti.
1979’a dek yeni otobüs sağlanması için girişimler sonuçsuz kaldı. Bu yılda devlet politikası olarak belediyelerin toplu taşıma araçlarının yerli malı olması gereği kararı alınınca İstanbul için de yerli Magirus Deutz ve Mercedes-Benz otobüslerin alım anlaşmaları yapıldı. Fabrikaların üretimi beklentinin çok altında kaldığı için açığı gidermek amacı ile Macaristan’dan Ikarus otobüsler alındı. Bunlar bildiğimiz otobüslerin (solo) yanı sıra, körüklü olarak adlandırdığımız özel iki bölmeli otobüsleri de içeriyordu. 1980 sonuna dek filoya 190 körüklü 300 normal Ikarus, 130 civarı Mercedes ve 40 civarı Magirus Deutz katılmış ve filo 1100 otobüsü geçmişti.
1980’de ayrıca özel bir abonelik sistemi olarak "Mavi Kart" uygulaması gerçekleştirildi. 1986 yılı sonuna dek ise körüklü ve normal olmak üzere filoya 500’e yakın yerli MAN otobüs katıldı. Bu yıldan sonra yine yurtdışından otobüs sağlanmasına gidilerek 1993 yılı sonuna kadar, 1200’e yakın normal ve körüklü Ikarus hizmete girdi. Bu arada filoya özel hatlarda çift katlı otobüsler katıldı. 1995’te ise ilk doğalgazlı otobüsler ve özürlüler otobüsü çalıştırılmaya başlandı. Bu yıl aynı zamanda "Akbil" uygulamasının başlatıldığı yıl oldu. 1997-1999 yılları arasında İETT filosuna katılan (normal ve körüklü) yaklaşık 350 Mercedes otobüs ile, günümüzde 2500’ü aşkın araçla hizmet verilmektedir. | 1980'lerin Mercedes’i |