25 Mayıs 2010Radikal
27 Mayıs askeri darbesinin 50. yıldönümü olan 2010 yılının 21-22 Mayıs günlerinde bu darbenin ele alındığı bir sempozyum düzenlendi. Heinrich Böll ve Helsinki Yurttaşlar Meclisi’nin birlikte düzenlediği bu sempozyumun ilginç konukları vardı. Darbenin aktörlerinden Milli Birlik Komitesi üyesi Numan Esin, darbede tutuklanıp ağır eziyetler gören dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunu Emine Gürsoy Naskali, darbenin mağdurlarından Muammer Çavuşoğlu’nun kızı Nazlı Ilıcak, o dönemle ilgili değişik araştırmalar yapmış akademisyenler konuşmacı olarak tanıklıklarını anlattılar.
Sempozyumu izleyenler arasında Demokrat Parti’nin tanınmış isimlerinden Bahadır Dülger’in oğlu ile yaşamını Yassıada’da yitiren Dr. Lütfü Kırdar’ın oğlu da vardı. Nazlı Ilıcak, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idam edildikleri günleri anlattı. Haberleri herkes gibi onlar da radyodan öğrenmişlerdi. İdam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın ailesiyle aynı apartmanda oturuyorlardı.
İdamı radyodan öğrendiklerinde yıkılmışlardı. Ancak, Polatkan’ın eşi Mutaharra Polatkan ve kızlarıyla nasıl yüz yüze geleceklerini bilememişlerdi. Bu nedenle haberi duyar duymaz apartmanı terk etmişler, Polatkan’ın ailesiyle karşılaşmaya cesaret edememişlerdi.
DP yöneticilerine ‘kuyruk’, ‘düşük’ gibi sözlerle hakaretler ediliyordu. DP’lilerin bütün paraları ve malları bloke edilmişti. DP’liler ve aileleri, maddi-manevi çok büyük bir sıkıntı içindeydiler.
***
Birinci günün sonunda, Dr. Lütfü Kırdar’ın diplomat oğlu Üner Kırdar’la toplantı çıkışında karşılaştık. New York’tan yeni gelmişti.
Sempozyumu bir kenarda merakla izliyordu.
50 yıl sonra bile hala ‘Demokrat Parti tek parti diktatörlüğü kurmuştu, askerin başka çaresi yoktu’ anlamına gelen konuşmalarının yapılıyor olmasını hayretle izlemişti. Askeri darbeyi meşru gören anlayışın 50 yıldır değişmeden devam ediyor oluşu onu dehşete düşürmüştü.
Mete Tunçay, Turgut Tarhanlı, Serap Yazıcı, Ergun Özbudun, Murat Belge, Ahmet İnsel, Tarık Ziya Ekinci, Safa Mürsel, Sezgin Tanrıkulu, Ülkü Azrak, Osman Doğru, İrfan Neziroğlu, Hakkı Devrim, İpek Çalışlar, Nadire Mater, Cengiz Çandar, Dilek Güven, İsmet Akça, Ali Bayramoğlu, Mithat Sancar, Levent Köker, darbeyi değişik yönleriyle ele aldılar. 27 Mayıs askeri darbesine destek veren ve o dönemde meşru bir iktidarın uydurma bir mahkeme karşısında yargılanmasını haklı gören üniversite camiasının darbeye katkıları da masaya yatırıldı.
Emine Gürsoy Naskali, dedesi Celal Bayar’ın idam edilmesi için hukuki yorumlar yapan öğretim üyelerinin listesini okudu. Bu öğretim üyeleri, “65 yaşından sonra idam hükmü infaz edilemez” diyen kanun maddesi nedeniyle cezası infaz edilmeyen Celal Bayar’ın idam edilmesi için darbeci Milli Birlik Komitesi’ni göreve çağırmışlardı. Aralarında Bahri Savcı, Tarık Zafer Tunaya, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi isimlerin bulunduğu öğretim üyelerinin listesi çarpıcıydı.
Lütfü Kırdar’ın oğlu Üner Kırdar babasının cenazesinde yaşadıklarını anlattı. Yassıada yargılamaları sırasında eski bakanlardan ve İstanbul’un eski valilerinden olan Lütfü Kırdar, kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Henüz yargılamaların başı olduğu için cenazesi ailesine verilmişti. Lütfü Kırdar, valiliği sırasında yaptırmış olduğu Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi. Cenaze töreni, o güne kadar askeri darbeye karşı sessizliğini koruyan İstanbul halkının sessiz bir tepkisine dönüştü. On binlerce İstanbullu, 27 Mayıs mağduru eski valilerinin cenazesine koşmuştu.
Üner Kırdar’la Lüftü Kırdar Kongre Merkezi’nin önünde konuşmamızı sürdürdük: “Büyük kalabalıkla Zincirlikuyu Mezarlığı’na geldik. Mezarın başında babamı tam gömmeye hazırlanırken arkamızdaki kalabalık dalgalandı. ‘Vali Paşa geliyor’ dediler. Gelen 27 Mayıs askeri darbesinin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı General Refik Tulga’ydı. Herhalde başsağlığına geliyor diye düşündük. Paşa öfkeyle mezarın başına geldi. ‘Nerede bunun oğulları’ diye sordu. Ağabeyim Erdem Kırdar benden daha uzun boylu olduğu için onu gösterdiler. Ağabeyimi yakasından tutup silkeledi. Birkaç hakaretin ardından yanındaki askerler ağabeyimi bir askeri araca bindirip götürdüler. Gözaltına alınmıştı. Endişe içinde, babamı gömdük. Kalabalık da hızla dağıldı.”
Bir askeri darbe anısıdır bu... Meraklısına...