11 Mayıs 2004The Guardian
Cinsel özgürlüğün alevi bizim gibi yaşlı ihmalkârlar tarafından zaman kaybedilmeden canlı tutulmalıdır. Amerikalı Evanjelik bir grup gelecek ay evlilikten önce cinsel beraberliğe hayır kampanyası için İngiliz gençlerini toplayacaklarını bildirdi. Birleşik Devletler’de 1 milyondan fazla insan bu tür bir kampanyaya katılmaya ant içti. Kampanyayı düzenleyenlere göre “Britanya cinsel perhiz düşüncesiyle büyülenmiş durumda.” Benim zamanımda böyle biri kırbaçlanırdı. Oysa şimdi genç insanlar akın akın onlara koşuyor. Günümüz gençliğinin günahkârlığının bir sonu yok mu?
Birleşik Devletler hükûmetine kalırsa yok. Bir zamanlar gurur duyduğumuz ulusumuzun ahlaki değerlerini yozlaştırmayı hedefleyen nefis mücadelesi kampanyası -Gümüş Yüzük Şeyi diye adlandırılan grup- kampanyanın bir bölümü olan cinsellik eğitiminin yerine Viktorya dönemi değerlerini yerleştirmek için George Bush’tan şimdiye kadar 700,000 $ aldı. Yönetim, bu yıl bekâret eğitimi için federal bütçeyi iki katına, 270 milyon $'a çıkardı. Katılım açısından programı başarılı, fakat diğer bütün yönlerden tam bir felaket.
Birleşik Devletler’de ve Britanya’da evlilik öncesi cinsel ilişki sonucunda binlerce gencin acı çektiği tartışılacak bir konu değil. Genç yaştaki hamilelikler sosyal olarak en alttakilerde ezici bir şekilde yoğunlaşmış durumda: vasıfsız işçilerin genç kızları, orta sınıfın genç kızlarından on kat daha fazla hamile kalma ihtimaline sahipler. BM’ nin UNICEF örgütüne göre, erken yaşta çocuk sahibi olan fakir kadınların ekonomik olarak yerlerinde saymaları ihtimali iki kat daha yüksek. İş bulamamaları, depresyona yakalanmaları ve alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olmaları kuvvetle muhtemel.
Britanya’da ve Birleşik Devletlerde erken yaşta hamilelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların yaygınlaşmasında gevşek ahlâki değerler ve müsamahakâr refah devleti suçlanıyor. Günümüzde gençlerin başlarının dertte olduğu tartışmasının bayraktarlığını yapan muhafazakârlar bunun sebebinin 60 ve 70’li yılların cinsel özgürlük furyası ve devletin evli olmayan anneleri desteklemesindeki işgüzarlık olduğu konusunda ısrarlılar. Geçen Pazar günü, Ann Widdecombe cinsel eğitimin başarısız olduğunu, bunu savunanların şimdi çenelerini kapatmaları ve gençlerimizin refah ve mutluluğunu bekâret savunucularına bırakmaları gerektiğini söyledi. Gümüş Yüzük Şeyi’nin kurucusu Denny Pattyn bunu “cinsel devrimin feci etkilerinden acı çeken “foseptik kuşağı” olarak adlandırıyor. Bu insanların bazı şeyleri de bize açıklamaları gerekir.
Eğer muhafazakârların hikâyesine inanacaksak, cinsel eğitimin ve doğum kontrolünün yaygın olduğu ülkelerde genç yaşta hamilelik ve cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıkların da yaygın olması gerekir. Halbuki durum bunun tam tersi.
Muhafazakâr kampanyalarının en güçlü olduğu ülkeler arasında olan ve cinsel eğitimin ve doğum kontrol yöntemlerini uygulamada başarısız olan ülkeler içinde yer alan Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık hastalıklar sıralamasının en tepesindeki iki batı ülkesi aynı zamanda. BM Nüfus Fonu’nun rakamlarına göre Birleşik Devletler erken yaşta doğurma oranında (53/1000) üçüncü dünya ülkelerinin oluşturduğu blokun ortasına sıkışmış tek zengin ülke. Bu oran Hindistan, Filipinler ve Ruanda’nın oranlarından daha kötü bir oran. Daha sonra 20/1000 ile Birleşik Krallık geliyor. Muhafazakârların listenin tepesine koyacağı ülkeler daha altlarda kümelenmiş durumdalar. Almanya ve Norveç’te erken yaşta anne olma oranı 11/1000, Finlandiya’da 8/1000, İsveç ve Danimarka’da 7/1000, Hollanda’da ise 5/1000.
UNICEF’in açıklaması hayli net: Örneğin İsveç, cinsel eğitim politikalarını 1975’te kökten değiştirmiş. Evlilik öncesinde cinsel ilişkiden kaçınma ve sadece evlilikte cinsel ilişkiye girilmesi yönündeki tavsiyeler kaldırılmış, doğum kontrol yöntemleri hakkındaki eğitim ön plana çıkarılmış, özellikle doğum kontrolüne ilişkin mahrem bilgiler vermek, bedava doğum kontrol hapları ve prezervatif dağıtmak üzere ülke çapında bir gençlik klinikleri şebekesi kurulmuş... Bu değişimi izleyen 20 yılın ardından İsveç’te erken yaşta doğum oranının yüzde 80 oranında düştüğüne tanık olunmuş. Cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklar, İngiltere ve Amerika’da yükselen oranların aksine, 1990’larda yüzde 40 oranında azalmış.
UNİCEF, Hollanda deneyimi ile ilgili çalışmalar hakkında da şunları söylüyor: “Başarının altında yatan neden, görece hoşgörülü bir toplum ile doğum kontrolü, cinsel eğitim ve cinselliğe karşı daha açık tutumların birleşmesidir.” Hollanda’da doğum kontrolü talepleri “ayıp ya da mahçubiyet gibi kavramlarla birlikte düşünülmemekte” ve “medya da açık bir şekilde, genç insanlar için tasarlanmış mesajları iletmeye hazır.” Bu ağzına kadar dolu “foseptik çukuru” yeryüzünde en düşük çocuk düşürme ve genç yaşta anne olma oranına sahip.
ABD ve Birleşik Krallık, bu örneklerin aksine, doğum kontrolü tavsiyeleri ve hizmetleri resmi olarak mevcut olmasına rağmen, bu iş bir utanç ve gizlilik havasına sokulduğu için daha az hoşgörülü toplumlar. Birleşik Krallık’ta genç yaşta hamilelik oranının yüksek olması, orada daha fazla cinsellik ya da kürtaj olduğu için değil, doğum kontrol yöntemlerinin kullanılma oranı daha düşük olduğu içindir.
Başka bir deyişle, Britanya ve Amerika’da bu kadar çok genci etkileyen felaketin nedeni liberal öğretmenler, özgürleşmiş ebeveynler ya da Marie Stopes International gibi kuruluşların varlığı değil, erken yaşta cinsellik eğitimine karşı olan, doğum kontrol önlemlerinden vazgeçiren ve onların gelir eşitliği, refah devleti gibi yöntemlerle toplumla bütünleşmesine ve böylelikle birilerinin altına yatmaktan daha iyi alternatifler sunan bir gelişmeye karşı ajitasyon yapan kampanyacılardır. Gümüş Yüzük Şeyleri’nin yürüttüğü türden nefis terbiye etme kampanyaları cinsel faaliyeti gerçekten ertelerler, fakat bunlara inananlar “foseptik çukuru” na düştüklerinde (ki hemen hemen tamamı sonunda buraya düşer), Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın gösterdiği gibi, bu insanlar “feragat etmeye ant içmiş oldukları bir deneyime girmeye hazır olmadıkları için”, doğum kontrol önlemlerini yaklaşık olarak % 30 daha az uygulamaktadır. Sonuç olarak, British Medical Journal adlı tıp dergisi’nde yayımlananan bir makaleye göre, nefis terbiye etme programları ile bu kampanyalara katılan erkeklerin kız arkadaşları arasında hamilelik sayılarındaki artış arasında yakın bir ilişki vardır. Evet, doğru okudunuz, nefis terbiye eğitimi genç yaşta hamilelik oranlarını arttırıyor.
Bütün bunlar herkes tarafından bilinse, muhafazakârlar ve evanjelikler bu iddialarda bulunmaya asla cüret edemezler. İşte bu yüzden, böyle bilgilere ulaşmamızı engellemek zorundalar. Ocak ayında, Sunday Telegraph, Avrupalıların, ABD’deki genç yaşta hamilelik oranlarına gıptayla baktıklarını iddia etti. Bu olağanüstü beyanatın altını doldurmak için de rakamları kasten çarpıttı: Gazete, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki genç yaşta anne olma rakamlarını binde oranı ile belirtiyor, buna karşın Birleşik Krallık’ta toplam genç yaşta anne olanların sayısını vererek, okuyucularının karşılaştırma yapma imkânını ortadan kaldırıyordu.
Bu nefes kesici dalavere, Bush’ un yaptıklarının yarısı kadar bile değil. Onun sevgili nefis terbiye etme programları genç yaşta anne olma oranlarını indirmede başarısız olunca, Bush Hastalık Kontrol Merkezleri’ne veri toplamayı durdurmaları talimatını verdi. Ayrıca, başarılı eğitim programlarının hepsinin “nefis terbiyesi” programı dışındakiler olduğu ortaya çıktıktan sonra, işe yarayan cinsel eğitim programlarını tespit etme projesini de tamamen durdurdu. Bush aynı zamanda Texas valiliği yaptığı zamanki kayıtlara da yakından bakmamamız için dua ediyor olmalı. Kendisi valiyken, nefis terbiye kampanyalarına 10 milyon dolar harcadı, fakat Texas Birleşik Devletler’de en yüksek dördüncü HIV enfeksiyonu oranına sahip, ve 15-17 yaşları aralığında çocuk doğurma oranında en yavaş azalmanın gerçekleştiği eyalet oldu.
Dolayısıyla dostlar, gelecek ay, bu geç gelen Johnny’ler ordusu en son moda saflık, bekaret ve nefis terbiyesi lâflarıyla Britanya adalarına çıkarma yaptığında, kızlarınızı evlere kapatmanızı ve Johnny’leri kapıdan çevirmenizi hararetle öneririm. Daha yaşlı kuşak mensupları olarak bizlere düşen, kendilerini bir şey zanneden gençlerimizi bu ahlâkçılık ve doğruculuk safsatalarından uzak tutmaktır.
Çeviren: Dursun Ali Ertaş