Merhabalar,
Açık Radyo'nun müdavimlerinden biri olarak 9 Ocak sabahı yayınlanan Açık Gazete programında Michel Houellebecq ile ilgili "sağcı ve faşist" yakıştırmasından son derece rahatsız oldum ve yazma gereği hissettim çünkü üzerinden bir tam gün geçmiş olmasına rağmen hâlâ kafamda bu konu dönmekte.
Houellebecq okuduğum bir yazardır ve bu kadar acele bir şekilde etiketlenmeyi haketmediğini düşünüyorum. Kitaplarında değişen Fransa'nın (ve dünyanın), neo kapitalizmin, emperyalizmin geçmişinden, bugününden ve çeşitli yüzlerinden ayrıntılı olarak bahsetmekte ve Charlie Hebdo'nun da dahil olduğu acımasız hiciv geleneğini de içinde barındıran, karmaşık bir analiz ortaya koyduğunu düşünüyorum. Ateşle oynayan bütün entellektüellere olan saygımdan dolayı size bu mektubu yazma gereği hissettim.
Saygı ve sevgilerimle,
Ceren Oykut
Merhabalar Sayın Ceren Oykut,
Mesajınız ve doğrudan dile getirdiğiniz eleştiriniz için çok teşekkürler.
Şöyle cevap vermeye çalışayım isterseniz dilim döndüğünce.
Michel Houellebecq, şahsen okuduğum, sevdiğim veya yakından bildiğim bir yazar değil. Yakın zaman öncesine (o korkunç ve hüzün verici Charlie Hebdo katliamına) kadar, kendisi hakkında "üstünkörü" denecek bazı bilgilere sahiptim. (Bu arada Charlie Hebdo, çizerleri, yazarları ve dünya görüşleri ile genel esprileri hakkında çok daha eskilere giden daha etraflıca bilgiye sahip olduğumu belirtmeliyim.) Ama sonra, ister istemez, bu yazar hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak için biraz "hızlı okuma" yapma durumunda kaldım.
Gelişmeleri kısaca özetlersek:
7 Ocak'ta meş'um katliam haberini aldık.Aynı gün Houellebecq'in "Teslimiyet" adlı kitabı yayınlandı. (Kitabın adı İslamiyet diye de okunabilir ve eminim yazar iki anlamı içersin diye düşünerek koymuş bu başlığı). Her yerde gözüme ilişen haberlerden anlayabildiğim kadarıyla, kitapta Fransa'ya yakın gelecekte bir Müslüman emirin -yöneticinin- egemen olduğu ve ülkeyi Şeriat kanunlarıyla yönettiği anlatılıyormuş. Bu konunun epey reklamı yapıldığını da öğrendik.Yine aynı gün, Houellebecq'in "falcılığı" ve islam düşmanlığı ile fena halde dalga geçen kapağı ile Charlie Hebdo'nun son sayısı yayınlandı.Katliam ile aynı günde ve hemen ondan sonra, gerek Fransa basın ve yazınında, gerekse uluslararası basında çıkan bazı değerlendirmeleri aktarma fırsatımız olmuştu. Bunlar arasında yazarın neo liberal, sağcı, islamofob ve oportünist yanları olduğuna dair bir hayli değerlendirme yapıldığını gördüm. (Bunları progragramda aktarırırken faşist dediğimi hatırlamıyorum, ama öyle demişsem elbette yanlış olmuş ve bunun için size ve diğer dinleyicilerimize özür borcum olduğu açık. (Bunu ilk fırsatta kayıtları dinleyip tahkik ettikten sonra düzelteceğim.)Öte yandan, dünyanın önde gelen edebiyat ve kültür eleştirmenlerinden Perry Anderson'ın saygın London Review of Books dergisinde 12 yıl kadar önce yayınlan "Dégringolade" (Çöküş) başlıklı makalesinde ortaya koyduğu gibi yazar, seks ve şiddeti kullanarak bayağı ve provokatif olmaklanın yanı sıra, yaratıcı edebiyat açısından çok sığ ve banal yazıyor. Şiiri ise daha bile boş ve değersiz:
"Today’s leading novelist, Michel Houellebecq – the ‘Baudelaire of the supermarket’ in the eyes of admirers – occupies a position not unlike that of Martin Amis in English letters, as the writer by whom readers most like to be shocked, though beyond the commonplaces of sex and violence, their forms of épater are asymmetrical: flamboyance of style and bienséance of sentiments in Amis, provocation of ideas and banality of prose in Houellebecq. The French version, coming out of science fiction, is less conventional in intellectual outlook – capable of the occasional unsettling, if never very deep, apothegm – but, as might be expected of its origins, poorer in literary imagination. In principle, the steady drone of flat, slack sentences reproduces the demoralised world they depict, not the limits of the writer’s talent. But a glance at the doggerel of Houellebecq’s poetry suggests that the match between them is only too natural..."
Anderson, romancı ve şair olarak Houellebecq'in yetersizliğini, neo liberalizmin ve İngilizcenin dünya çapında yaygınlaşmasına, bunun sonucunda Fransız kültür ve edebiyatının büyük ölçekte gerilemesine, hatta çöküşüne bağlıyor ve aynı sebeplerle yazarı "sağcı" bir dünya görüşünün odağına oturtuyor.
Wikipedia'ya bakarsak: Yazarın çoğunlukla muhafazakâr, hatta "gerici" fikirlere dayandığı, hipi hareketini ve 68 devrimci kuşağını eleştirenlerin bolca olduğunu görüyoruz: "Although Houellebecq's work is often credited with building on conservative, if not reactionary, ideas, his critical depiction of the hippie movement, New Age ideology and the May 1968 generation..."
Ayrıca, yine Wikipedia'da Slate internet dergisinde kendisinin fransız wikipedie'sinden kelime kelimesine intihal (aşırmacılık) yaptığı, üstelik kendisinin bunu -açığa çıktıktan sonra- reddetmeyip mot-a-mot alıntı bile olsa, sanatsal amaçlar güdüldüğü sürece bunun intihal sayılmayacağı yönünde savunma yaptığını okuyoruz:
"Slate magazine accused him of plagiarising some passages of this book from French Wikipedia. Houellebecq denied that this was plagiarism, stating that "taking passages word for word was not stealing so long as the motives were to recycle them for artistic purposes..."
Ayrıca, The Paris Review dergisinin 2010 sonbaharında Susannah Hunnewell'in kendisiyle yaptığı mülakatta yazarın bir romanında (Platforme), Tayland'da seks turizmi gazlayan bir şirketin İslamcı teroristlerin saldırına uğradığını anlattığını, romanın baş kahramanının da "Ne zaman bir Filistinli terorist, ya da Filistinli bir çocuk ya da kadının Gazze'de vurularak öldürüldüğünü duysam, bir müslüman daha eksildi diye sevinçten titriyorum" diye konuştuğunu öğreniyoruz. Hunnewell buradaki ırkçılığı, kadın ve islam düşmanlığı konularını sorunca, Houlebecq bunları kolaylıkla yazdığını söylüyor.
Son olarak, yine aynı mülakatta, yazarın romanın tanıtım turlarında "İslam, dinler arasındaki en aptal dindir" dediğini de öğreniyoruz.
"In 2001, Houellebecq published Platform, about a travel agency that decides to aggressively promote sexual tourism in Thailand. In the novel this leads to a terrorist attack by Muslim extremists. Some views expressed by his main character (“Every time I heard that a Palestinian terrorist, or a Palestinian child or a pregnant Palestinian woman, had been gunned down in the Gaza Strip, I felt a quiver of enthusiasm at the thought of one less Muslim”) led to charges of misogyny and racism, which Houellebecq has yet to live down, to his evident dismay. “How do you have the nerve to write some of the things you do?” I asked him. “Oh, it’s easy. I just pretend that I’m already dead.” During an interview while promoting Platform, Houellebecq made his now notorious statement: “Et la religion la plus con, c’est quand même l’Islam.” (An unsatisfying mild translation is “Islam is the stupidest religion.”) He was sued by a civil-rights group for hate speech and won on the grounds of freedom of expression. “I didn’t think Muslims had become a group that took offense at everything,” he explains. “I knew that about the Jews, who are always ready to find a strain of anti-Semitism somewhere, but with the Muslims, honestly, I wasn’t up to speed.”
Sayın Oykut,
Aktarmaya çalıştığım bu alıntılar, Houellebecq'i benim nazarımda, muhafazakâr olmanın ötesinde, faşist olmasa da sağcı, ırkçı, din ve cinsiyet ayrımcısı ve oportünist gibi sıfatlarla anılmayı hak eden bir yazar yapıyor.
Teroristlerin hunhar kurşunları, “işin ucuzuna kaçan” riyakâr ve oportünist davranışlarla bol para ve şöhret peşinde koştuğunu düşündükleri yazarları sarakaya alan, tefe koyan cesur çizerleri buldu.
“Ateşle oynayan entelektüeller” onlardı, Houellebecq değil.
Bütün bunları bir kez daha düşünüp taşınmama, birtakım olguları araştırıp bazı gerçeklere yeniden bakmama fırsat verdiğiniz için de size çok teşekkür ederim.
"Müdavimi" olduğunuz radyoya ilginizi bundan böyle de eksik etmemeniz dileği ile.
Saygılar, sevgiler, selamlar
Ömer Madra