Radikal, 8 Ekim 2001
İkinci aşama Kaide teröristlerini 'mağaralardan ve saklandıkları diğer yerlerden' çıkarıp yakalamak olacak. Bunu gerçekleştirmek için hiç kuşkusuz kara birliklerinin savaş bölgesine girmesi gerekecek. Böylece müttefiklerin zayiat riski doğacak. Ama Amerika'nın ve özgür dünyanın başka seçeneği de yok. Bin Ladin'e karşı seyir füzeleri kullanmak tek başına yararsız. Eğer teröristler alt edilecekse, bu ancak onların kendi topraklarında ve barınaklarında gerçekleşebilir. Fakat bugün üzerinde yoğunlaşılan Afganistan olsa da, Bush'un belirttiği gibi, "Savaş çok geniş. Her ülke tercih hakkına sahip. Bu çatışmada tarafsız kalınamaz. Herhangi bir hükümet haydutları ve masum insanların katillerini desteklediği takdirde, bizzat kendisi de haydut ve katil haline gelir. Ve kendini tehlikeye atarak bu yolda yalnız başına yürür." Bu savaş, özellikle dünya diplomasisinin ahlaki muğlaklığı dikkate alındığında, bireysel teröristlere karşı savaşmaktan çok daha zorlu geçecek. Ancak öyle görünüyor ki, Amerika Şam'ı terör karşıtı uluslararası ittifakta yanına çekme çabasından dolayı, Suriye'nin terörizm destekçiliğini görmezden geliyor. Başbakan Ariel Şaron geçen hafta İsrail'e 1938'lerdeki Çekoslavakya rolünün biçilemeyeceğini, yani Washington'un İsrail pahasına Arap ülkelerini yatıştırmaya çalışmasının bir manası olmadığını söylerken, söylem bir yana, esas olarak doğru bir mesaj veriyordu. Teröre ve terörü himaye eden ülkelere karşı yürütülecek bir savaş, bir dizi Arap ülkesi ve Filistin Yönetimi tarafından desteklenen Filistinli grupların geçtiğimiz yıl boyunca İsrail'e yönelttiği saldırıları görmezden gelemez. Bush, "Barışı yakalamanın tek yolu, onu tehdit edenleri yakalamak" diyordu. İsrail'de bile hiç kimse bunu daha iyi ifade edemezdi. Uygar dünyanın diğer uluslarıyla birlikte, harekâtın Arap, Musevi, Hıristiyan ve Müslüman herkese daha güvenli ve özgür bir dünya sağlaması için dua ediyoruz.
