25 Haziran 2005Halit Kakınç
Irak Dünya Mahkemesi, dün İstanbul’da başladı. Elbette yaptırımı olmayan sembolik bir mahkeme bu. Olsun. Irak Savaşı’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgalinin meşru olmadığını ve uluslararası hukuku nasıl çiğnediğini göstermesi bakımından son derece önemli bir sivil tepki. Yerküredeki tek egemen güç konumundaki ABD’nin tüm dezenformasyon gayretine rağmen, çeşitli ulusların sivil sözcüleri, ayaklar altına alan insanlık değerlerine sahip çıkmak için ortak bir platformda birleştiler. ABD’nin Irak İşgali’nin haklılığından söz edilebilir mi? 21. Yüzyıl’da gelişmiş bir süper gücün, şu veya bu nedenle az gelişmiş bir ülkeye müdahale etmesi, normal karşılanabilir mi? - Bu soruların genelde tek cevabı var: Hayır! Gelelim gündemdeki özel’e... Saddam’ın yaşadığı coğrafyaya uygun diktatöryel dengesizlikler sergilemesine rağmen, kendi ülkesinin ölçülerine göre başarılı bir devlet başkanı olduğu kesindi. Halkının yüzde 97’lere varan oy oranları ile desteklenmesi, bu durumun göstergesi idi. ABD ve tavizsiz yandaşları, aleyhinde önce sistematik bir karalama propagandası başlattılar. Saddam imajı küçültüldü. Irak’taki Gizli Silahlar yutturmacası ile beyinlerdeki sempati birikimleri silindi. Kuzey Kore’yi de işgale kalksanıza! Çağımızda gelişmiş bir devletin gelişmekte olan bir ülkeyi işgalinin haklılığı olur mu? Oldu. BM Anayasası ‘Sınırlar Değişemez’ diyordu... Değişti. Müslüman ülkelerde son yüzyılda yaşanan atalet malum. Bu durum yerkürenin başat gücünün işine yaradı. İşgalci askerin postallarını öpen bir teslimiyet sayesinde, yalan gerekçelerle bezenen işgal başlatıldı. ABD’nin diğer bazı müdahalelerini hatırlayalım. Sonuçları bir felaketti. Söz gelimi Kuzey Kore’den kaçarken gerisinde 75 batarya bıraktı. 7. ve 8. Kolordu cepheleri çöktü. Amerikan Ordusu, 38. meridyen dairesinden Seul’a kadar geri çekildi. Ya Vietnam’daki durumuna ne demeli? 650 bin kişilik bir ordu ile oradaydı. Üstelik kıyı boyunca Amerikan Deniz Topçusu’nun desteğini de arkasına almıştı. Emperyalist güçlerin mukadder akıbetinden kurtulamadı. Kuzey Vietnam Başkomutanı, Hanoi’de dahiyane planlar yaptı. Bu yüksek seviyedeki stratejik planlar, Amerikan Ordusu’nun sonunu hazırladı. Mimarı kim mi diyorsunuz? Bugün 80 küsur yaşında olan tarihin gelmiş geçmiş en büyük stratejisti Nguyen Van Giap’tı. ABD’nin Uzak Doğu yayılması, hezimetle noktalandı. Uyanmalarına neden olabilir Bir kere daha yazmıştım, General Mac Arthur’u hatırlarsınız. II. Dünya Savaşı’nda ABD’nin Pasifik Başkomutanı idi. Japonlar’a teslim ol çağrısı yapan ve teslim alan adamdı. Atatürk’le de tanışmış ve iltifatlarına mazhar olmuştu. Atatürk’ün II. Dünya Savaşı’nın çıkacağına dair öngörüsünü hayret ve takdirle bizzat ağzından duymuştu. Bu büyük asker, Waldorf Astoria Oteli’nde son nefesini verirken ‘Milletime vasiyet ederim, Asya’da bir kara savaşına saplanmasınlar’ demişti. Kuzey Kore ve Vietnam’daki sonuçlar, Gen. Mac Arthur’u doğruladı. Irak’ta ne olacağı henüz belli değil. ABD, Suriye’yi de alarak cepheyi yaymak istiyor. Bu arada her gün bombalar patlıyor, onlarca insan ölüyor. Yaşanan dram, elbette sadece bir hukuk problemiymiş gibi sembolik mahkemeler yoluyla çözülemez. Ama hiç değilse, bu sayede dünya halklarının vicdanlarının susturulamadığı kanıtlanmış olur. Ve umuyorum ki, asıl çözüm, bu tür seslerin uyanmalarına yardımcı olacağı Irak’ın özverili ve vatansever evlatlarından gelecektir.