9 Ağustos 2006Libération Gazetesi Raymond AUBRAC, Rony BRAUMAN, Rachel CHOUKROUN, Stéphane HESSEL, Marcel-Francis KAHN
Bundan tam yirmidört yıl önce İsrail Lübnan’a karşı başlattığı “Galile’de Barış” harekâtında kara ve hava bombardımanlarında yüzlerce sivil ölmüş ve ayrıca İsrail’in Lübnanlı yardakçılarına verdiği destek Sabra ve Chatila katliamlarına neden olmuştu.
Ve o zaman Pierre-Vidal Naquet’nin girişimi sayesinde yüz Yahudi aydını yaptıkları çağrıda Sharon’un yürüttüğü harekâta verilen kayıtsız şartsız desteklere karşı çıkıp, harekâtı mahkûm etmişlerdi. Katliamlardan sonra Yahudiler Komitesi öfkesini dile getirerek İsrail büyükelçiliğinin önünde Lübnan savaşına karşı bir miting düzenlemişti.
Yirmidört yıl sonra Sharon’un halefleri kaldıkarı yerden devam ediyorlar. Lübnan’ı Kana’daki gibi ölümcül darbelerle vuruyorlar ve yine kurbanlar çoğunlukta kadınlar ve çocuklar, on yıl önce aynı yerde, aynı şekilde olduğu gibi. Batı Şeria bölgesinde ve Gaza şeridinde, İsrailli bir askerin kaçırılmasından sonra ve el yapımı roket atar atışlarını bahane ederek, İsrail ordusu, demokratik seçimlerle başa gelmiş Filistin hükümetine karşı yapmış olduğu güç gösterisinden sonra, ağır top ateşine başlamıştır. Burada da, yine yüzlerce kurban ve çoğu sivil, kadın ve çocuklardan oluşmaktadır; bunu da, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayan alt yapıları yok ettikten sonra yapmıştır.
Şunun bilinmesinde fayda var ki: bu metinde imza olarak ismi geçenlererin ne Hizbullah'ın, ne de Hamas'ın taraftarlarıdır. Biz her zaman sivil halka karşı yapılan intihar saldırıları kınamışızdır, aynı şekilde ülkenin kuzeyindeki İsraillilerin bombalanmasını da.
Hizbullah hakkında ne düşünürsek düşünelim, İsrailli askerlere karşı yapmış olduğu saldırıyı, ki bunlardan bazıları öldürüldü ve bazıları kaçırıldı, İsrail hükümeti bir bahane olarak kullanıp uzun zaman önceden hazırlamış olduğu bir planı yürürlüğe soktu.
Ve her zaman olduğu gibi, Fransa'daki sözde tüm Yahudilerin adına konuşan dernek ve kurumlar, kutsal itifak ve İsrail’i kayıtsız şartsız destekleme çağrılarına başlamışlardır. Bunu da kabullenmemiz mümkün değildir.
1982’de ve daha sonraları da bir çok kere olduğu gibi, ismi geçen Yahudiler, Pierre Vidal-Naquet’in ölümünden bir kaç gün önce söylediği sözlerini tekrarlıyorlar: “Artık Yeter! Çok fazla oldu!”
Derhal ve tam bir ateş-kes olmalı; hem Lübnan'da, hem İsrail'de, hem Cisjordanie' de, hem de Gaza'da. Müzakerelerin hemen başlaması gerekir ve ilk hedeflerde karşılıklı esir takası, güvenliğin sağlanması ve ilgili halkların insancıl bir ortam sağlanması gerekir.
Fransız hükümetinden ve Avrupa Topluluğu kurumlarından talebimiz bu duruşun arkasında olmaları ve Filistin problemine getirilecek doğru çözümün daha büyüyebilecek felaketlere mani olmaları.
Bu arada, hükümetlerinin politikalarına, çok zor şartlar altında, karşı çıkan İsrailli dostlarımıza da burada selamlarımızı iletmek isteriz.
Çeviren: MehmetSaracoglu
31.07.2006“CHAIN TO STOP AND TO ACCUSE ITS RESPONSIBLES” Nous, Juifs contre les frappes d'Israël Par Raymond AUBRAC, Rony BRAUMAN, Rachel CHOUKROUN, Stéphane HESSEL, Marcel-Francis KAHN Liberation 9 août 2006 Voici vingt-quatre ans, Israël lançait au Liban l'opération «Paix en Galilée», qui allait, par les bombardements terrestres et aériens, faire des centaines de victimes civiles et qui devait aussi, du fait de l'appui apporté par Israël à ses supplétifs libanais, conduire aux massacres de Sabra et Chatila. C'est alors que, grâce à l'initiative de Pierre Vidal-Naquet notamment , fut lancé un appel de cent intellectuels juifs qui se désolidarisaient des soutiens inconditionnels à l'opération menée par Sharon et la condamnaient. Après les massacres, un rassemblement devant l'ambassade d'Israël fut organisé par le Comité des Juifs contre la guerre au Liban pour exprimer sa colère. Vingt-quatre ans plus tard, les successeurs de Sharon ont pris la relève. Ils lancent sur le Liban des attaques meurtrières comme celle de Cana, où les victimes sont surtout des femmes et des enfants comme ce fut le cas dix ans plus tôt au même endroit. En Cisjordanie et dans la bande de Gaza, après l'enlèvement d'un soldat israélien, et prenant prétexte du tir de roquettes artisanales, l'armée israélienne, après son coup de force contre le gouvernement palestinien démocratiquement élu, tire à l'arme lourde avec, là encore, des dizaines de victimes, dont la moitié sont des civils, femmes et enfants compris, cela après avoir détruit les infrastructures assurant un minimum vital aux populations. Précisons-le : les soussignés ne sont des inconditionnels ni du Hezbollah, ni du Hamas. Et nous avons toujours condamné les attentats-suicides contre les populations civiles israéliennes, tout comme nous déplorons, aujourd'hui, que les Israéliens soient victimes des missiles qui frappent le nord de leur pays. Mais quoi qu'on puisse penser du Hezbollah, l'attaque qu'il a menée contre des soldats israéliens, dont certains furent tués, et d'autres, enlevés, a servi de prétexte au gouvernement israélien pour mettre en application un plan qu'il avait déjà préparé longtemps à l'avance. Et reviennent, comme toujours, les appels à l'union sacrée et au soutien inconditionnel à Israël lancés par les institutions qui prétendent représenter la totalité des voix juives en France. Cela non plus, nous ne pouvons l'accepter. Comme en 1982, comme à de nombreuses reprises depuis, les soussignés, Juives et Juifs, reprennent les termes du dernier appel signé par Pierre Vidal-Naquet quelques jours avant sa disparition : «Assez ! Trop, c'est trop !» Il faut un cessez-le-feu immédiat et total, aussi bien au Liban qu'en Israël, en Cisjordanie et à Gaza. Il faut l'ouverture de négociations dont les premiers objectifs seront un échange de prisonniers, le retour de la sécurité et de conditions humaines pour toutes les populations concernées. Nous demandons au gouvernement français et aux instances européennes de défendre cette position qui avec la juste solution du problème palestinien est la seule capable d'éviter une extension catastrophique du conflit. Nous tenons, par ailleurs, à saluer nos amis israéliens qui manifestent dans des conditions très difficiles contre la politique de leur propre Etat.