Sayın Ömer Madra,
Senelerdir Açık Radyo'daki programınızı cok severek dinliyordum. Şu anda Türkiye'den yarım dünya uzak olmama rağmen ve saat farkına rağmen sizi hâlâ takip ediyordum. Fakat referandum sürecinde ve sonrasındaki tutumlarınız ile uğradığım hayal kırıklığını size yazmadan edemedim.
12 Eylül'e her aydın genç gibi ben de hep karşı oldum. Ama meselenin Kenan Evren'in yargılanmasından daha da büyük mesele olduğunu düşünüyorum. 12 Eylül demek apolitik toplum demekti, 12 Eylül demek antidemokratik toplum demekti, 12 Eylül demek ‘devlet deniz yemeyen domuz’ demekti, 12 Eylül demek benim memurum işini bilir demekti, 12 Eylül demek ABD'nin altına yatmaktı, 12 Eylül demek bu memleket için mücadele edenleri susturmak demekti. Ve sonunda gerici, yozlaşmış bir toplum oluşturmak demekti.
Sizlerin adeta demokrasi havarisi gibi gosterdiginiz (bunu açıkca söylemeseniz de ‘Yetmez ama evet’ demek bu anlama geliyordu bence) AKP de bu 12 Eylül'ün ürünüydü.
Şimdi soruyorum size, hangi mantığa dayanarak bu 12 Eylül ürünü yobazların memlekete demokrasi getireceğine inandınız? Sezen Aksu'ya kızan halkın sokak tabelası indirmesi sizi cok rahatsız etti de, milli basketbol maçında başbakanı yuhalayanların (ki bence onlardır ülkenin umudu) azılı katil gibi kameralarla aranması sizi hiç rahatsız etmedi mi? Referandum sürecinde yaşanan yolsuzluklar, mesela polislerin defalarce mükerrer oy kullanması, AKP'nin zarfla para dağıtması, yaşlı teyzelerin Daruşşafaka'dan zorla getirilip evet oyu kullandırılması sizi hiç rahatsız etmedi mi? Muhalif yazarların, aydınların birer birer susturulması sizi rahatsız etmedi mi? Şimdi siz demokrasiye mi evet demis oldunuz?
Gerçekten bu sorularıma yanıtınızı çok merak ediyorum. Cevaplandırısanız sevinirim, beni cevapsız bırakırsanız hakkınızdaki hayal kırıklığım katlanarak artacaktır.
Saygılarımla,
Sayın ...,
Mesajınız ve radyomuzla programımız hakkındaki övücü sözleriniz için teşekkürler. "Şimdi soruyorum size..." diye bağırgan ve buyurgan bir eda kullanmanızı biraz yadırgamakla birlikte, sorularınıza cevap vermeye çalışalım:
- Biz de meselenin Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanmasından çok ötede olduğu kanısındayız ama birçok konuda galiba sizin değerlendirmelerinizden farklı düşünüyoruz.
- Sokak tabelalarının vigilante usulü indirilmesi de, başbakanı yuhalayanların polis devleti usulü kameralarla izlenmesi de demokrasi anlayışımıza taban tabana zıt. Zaten her ikisine de karşı olduğumuzu programımızda net bir dille açıkladık. Siz, ikincisini duymamış olmalısınız. Ama, ziyanı yok, programımız podcast olarak da yayınlandığı için bir zahmet dinlerseniz, bu yanlış anlamayı kolayca telafi edebilirsiniz.
- Başbakanı herhangi bir sözünü, icraatını gerekçe göstermeden yuhalayan insanların "ülkenin umudu" olup olmadıkları hakkında bir fikrimiz yok, ama biz bunun anlamsız bir davranış olduğu kanısındayız.
- AKP'nin 12 Eylül ürünü yobazlar olup olmadığı hakkında da bir fikrimiz yok. Biz, programımızın başladığı günden beri iktidarı ve muhalefeti sadece icraat ve sözlerine göre değerlendirerek, analiz ve eleştirilerle yürütmeye çalışıyoruz programımızı.
- Mükerrer oy, zarfla para dağıtma, yaşlı teyzeler, yazarların susturulması gibi konular bizim izlediğimiz 14 gazete, bir o kadar haber ajansı ve bakmaya çalıştığımız onlarca TV kanalında pek konu edilmedi. İnternet gruplarında dolaşan sözleri ise programımızda dikkate almıyoruz.
Sayın ...,
15 yıldan beri, yani Referanduma kadar da ondan sonra da böyle yayın yaptık Sizin hayal kırıklığınızın kaynağını tam kestiremiyoruz. Ama, bir şeyi kestirebiliriz herhalde: Radyomuzu sadece duymak isteyeceğiniz görüşlere açık bir mecra olarak görmek istemediğinizden eminiz.
Saygılar,
Ömer Madra