16 Kasım 2001- Dünyada Şer, Bizde Hayır

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba Kâinat!

Pembe İle Siyah: Özgürlüğe kavuşturulan Afganistan başkenti Kâbil’de pembe ve kara içiçe. Mecburi burka’dan kurtulan kadınların ve mecburi sakallarından kurtulan erkeklerin yanakları özgürlük ateşi ile pembe pembe. Coşku ve şenlikler sürüyor: Sürekli idamlara sahne olan futbol sahasında futbol maçı yapanlar, her daim giyilmesi zorunlu şalvar kamiz’leri atıp rengârenk giyimleri ile “devrim” yapanlar... Ama, ufukta beliren o çok âşinâ olduğumuz etnik temizliğin kanlı kara bulutları da aynı derecede gerçek. Tacik’lerin önceki sözlerinden dönüp kente el koyması Hazara’ları öfkeden deliye döndürmüş: binlerce kişiyle Kâbil’e girmeye hazırlanıyorlar. Özbekler de öfkeli bir beklemede (Kate Clark, Independent). 95’te coşku ve şenliklerle karşılanan Taliban’ın söküp attığı Kuzey İttifakı’nın “geniş tabanlı” rejimi bu kenti terkederken ardında 50 bin ölü, onbinlerce sakat bırakmıştı. Bakalım bu yeni geniş tabanlı hükûmetin getirdiği “kurtuluş”tan bize kaç ölü, kaç sakat kalacak? İfratla Tefrit (arasında binamaz): Herşey bilim-kurgu filimleriyle tam bir uyum içinde görünüyor: Neredeyse 24 saat içinde elindeki bütün eyaletleri kaybeden korkunç Taliban rejiminin insan içine hiç çıkmayan ruhani lideri Molla Ömer, BBC’ye demeç veriyor: İki şey vardır aslında: İfrat ile tefrit... Ve aslında sadece Taliban’dır ılımlı olan. Allah’ın izniyle Amerika’nın yerle bir edilmesine az kaldı...Afganistan’daki durum büyük bir dâvâya bağlı: Amerika’nın imhasına!” Ve devam ediyor Molla: “Plan yürüyor... İnsan hafsalasının alamayacağı kadar büyük bir vazife bu. Allah yardımcı olursa, kısa zamanda gerçekleşecek – bu kehâneti aklınızda tutun!” (BBC)... Bu korkunç “kehânet”i biraz da ürpererek düşüneduralım, İngilizlerin ünlü Times gazetesi, nerede olduğu bilinmeyen Bin Ladin’in şebekesi El Kaide’nin terkettiği evlerden birinde nükleer bomba yapımına ilişkin planlar (BBC), derme çatma bir laboratuarda da öldürücü zehir ricin’in imâl edilme çalışmalarına dair plan ve izler bulunduğunu yazdı. (Kathy Gannon, Independent)... Bu haberleri biraz da ürpererek izleyeduralım, belli başlı bütün haber ajansları ABD Başkanı ile Rusya Başbakanı’nın yokedici atom başlıklı füzeler konusunda anlaşmaya varamadıklarını yazıyordu. Teksas sıcağı ile Sibirya soğuğu arasındaki farklar üzerine şakalaşan iki devlet adamının, füzeler gibi Kuzey İttifakı’nın Afganistan’da kurulacak geniş tabanlı hükûmetteki yeri konusunda da pek anlaşamadıkları gözlendi (BBC) ve hafif bir ürpertiyle bunu da izledik. Hindikuş ile ötesi: Aşırı dinci ve teroristlere karşı savaşta zaferler kazanılırken, yeni ihtiraslardan da bahsediliyor. Önce Taliban, ardından Usame Bin Ladin ve El Kaide (temizlik), ardından Afganistan’da geniş tabanlı hükûmet ve ülkenin yeniden inşası (müteahhitlik); hemen ardından da ufukta yeni bir hedef: Sırada Irak var. (Martin Woollacott, Guardian). İnsanlığı yokeden silâhlardan sözetmişken, Saddam’ın nükleer, kimyasal ve biyolojik silâh çalışmalarını hatırlıyoruz biraz da ürpererek. Amerikan “şahinleri Perle ve Wolfowitz’i, ayrıca Türkiye’nin müttefiklerle birlikte müdahalesini ve Musul - Kerkük petrollerinden pay almasını öngören Rumsfeld planını da... (Sabah, Hürriyet) "Kara Büyü" yerine "Beyaz büyü": Uluslararası Para Fonu’nun ek borç vereceği yolundaki haberler, Hürriyet’in manşetindeki benzetmeyle “sihirli değnek” değmişçesine krizi unutturmuş. Piyasalar sevinçten havaya uçmuş durumda. Ulusal Futbol takımının Dünya Kupası finallerine katılması da piyasalar ötesinde ulus çapında bir moral aşısı yarattı. Bombalar, biyolojik, kimyasal, nükleer silahlar, korkunç kehânetler, ekonomik buhranlar, aşevleri konularındaki belleği “delete” etmiş oluyor. Deprem korkusu zaten daha önce silinmiş olduğundan. Yepyeni bir RAM ile işe koyuluyor ve ayağa kalkmış tüylerimizi, minik bir kedi yavrusunu okşar gibi yatıştırıyoruz.

Hayırlara tebdil!