İnsani yardımlarda yerelleşmeye ilişkin sorunlar

-
Aa
+
a
a
a

Altın Saatler'de Gökhan Erkutlu ile insani yardımlarda yerelleşmeye ilişkin sorunları ele alıyor ve halen sürdürülmekte olan 'Türkiye & Suriye’de Deprem Sonrası Çalışan Yerel Organizasyonların İnsani Yardım Müdahalesi Üzerine Araştırma'ya da değiniyoruz.

""
İnsani yardımlarda yerelleşmeye ilişkin sorunlar
 

İnsani yardımlarda yerelleşmeye ilişkin sorunlar

podcast servisi: iTunes / RSS

Gürhan Ertür: Apaçık Radyo'da Altın Saatler programındayız. Bugünkü programı Elvan Cantekin, Muzaffer Tunçağ ve ben Gürhan Ertür birlikte sunuyoruz. Teknik masada ise Selahattin Çolak sesimizi sizlere ulaştıracak. 

Bugün konuğumuz Gökhan Erkutlu. 6 Şubat depremlerinin hemen arkasından bölgede çalışmaya başladı. Birçok kuruluşla birlikte ortak faaliyetler yürüttü. Arkadaşlarıyla birlikte Sivil Alan Hareket Ağı Saha Derneği'ni kurdu ve yuva projesini başlattı. Sonrasını ise tabii ki kendisinden dinleyeceğiz. Gökhan hoşgeldin programımıza, merhaba. 

Gökhan Erkutlu: Hoş bulduk, merhaba, çok teşekkürler beni ağırladığınız için.

Gürhan Ertür: Evet, Elvan Cantekin, Muzaffer Tunçağ, sizler de hoş geldiniz programa, merhaba. Ben ilk sözü Elvan'a bırakmak istiyorum. Elvan, söz sende.

Elvan Cantekin: Gökhan tekrar hoşgeldin. Gürhan programın açılışında da söyledi. Sen 2023, 6 Şubat, 20 Şubat depremlerinden sonra bölgede çalışmaya başladın. Depremlerin ikinci yıl dönümüne geliyoruz. O depremler sonrasında bölgede gerek afet, depreme müdahale konusunda gerekse de daha sonraki toparlanma, yeniden yapılanma aşamalarında çok ciddi olarak uluslararası, ulusal birçok kuruluş görev aldı. Bu kaynaklar, tabii rakamlar bize tam doğru olarak gelmiyor ama çok önemli miktarda kaynakların da kullanıldığını biliyoruz bu süreç içerisinde. Bu bize esasında çok daha geniş ve uluslararası düzeydeki birtakım tartışmaları da hatırlattı. O konuda bu programı yapmak istiyoruz. Sizin de anladığım kadarıyla bu alanda bir araştırmanız söz konusu. Bu insani krizlerde gerek insan kaynaklı olsun gerek doğa kaynaklı olsun insani krizlerde kriz müdahale ve daha sonra da krizden çıkma yahut da yeniden yapılanma, toparlanma dönemlerinde birçok değişik sektörden, birçok değişik alandan kuruluşlar çalışıyor. Kamu sektöründen kurumlar var, organizasyonlar var, uluslararası organizasyonlar var. Ve de çok önemli bir şekilde sivil toplum kuruluşlarını da biz görüyoruz.

Bunlar arasında uluslararası hükümet dışı kuruluşlar var, ulusal yerel kuruluşlar var. Bir de mahalli kuruluşlar da söz konusu. Tabii ki kullanılan kaynakların büyük boyutu da bütün dünyanın ilgisini çekiyor. Uzun zamandır devam eden bir tartışma var. Bu tartışma, acaba insani krizlerde kullanılan bu kaynaklar yeteri kadar etkin, verimli ve bölge insanının yani ihtiyacı olanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kullanılıyor mu, kullanılmıyor mu? Ve burada uzun zamandır devam eden bir de eleştiri var. Bu insani kaynakların çok önemli bölümü esasında işte kaynakları üreten ya da donör diye tanımlayacağımız kuruluşlar ve aracı kuruluşlar gibi çalışan birtakım uluslararası hükümet dışı örgütler yahut da uluslararası kuruluşlar tarafından kullanılıyor ama yerel halka bu kaynakların çok az bir bölümü aktarılabiliyor. Ve buna karşılık sanıyorum 2016 insani kriz zirvesi ile başlayan bir yeni yaklaşım var. Yerelleşmenin üzerine gidelim. Yerel örgütleri, kurumları bu konuda güçlendirelim ve onların bu faaliyetlerdeki rollerinin daha da artmasını sağlayalım şeklinde. Şimdi senin bu 2023 depremleri sonrasında bölgedeki izlenimlerinin çerçevesinde bu yolda nasıl bir gelişme gözlemleyebildin? Var mı bir gelişme? Ve bu gelişmenin olumlu veya olumsuz yönleri konusunda bizi birazcık bilgilendirebilir misin? Bu yerelleşme kavramından başlayalım istiyorsan. Nedir? Yani yerelleşmeyle neyi kastediyor uzmanlar?