Motosikletli kuryelerin sorumlusu Sefa Semerci'den deprem bölgesine hızla yetişen motokuryelerin çalışmalarını dinledik.
(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)
Gürhan Ertür: Motosikletli kuryelerin sorumlusu Sefa Semerci ile konuşacağız. Sefa Bey hoş geldiniz. Konya merkezli çalıştığınızı biliyoruz ve hemen afet bölgesine gittiniz. Bölgeden nasıl haber aldınız ve bölgeye nasıl ulaştınız?
Sefa Semerci: Haberi ilk aldığımızda önce ne yapacağımızı bilemedik sonra motorlarla gitmemiz gerektiğine karar verdik. Motorlar sayesinde arabaların giremediği köylere gidebileceğimizi düşündük.Üçüncü gün izin alıp bir kamyon ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nden aldığımız bir otobüsle yola çıktık. Sabaha karşı afet bölgesine ulaştık ve alan için sayımızın az olduğunu fark ettik.
G.E.: Kaç kişiydiniz?
S.K.: İlk olarak otuz beş kuryeydik ve yirmi yedi kişide motor vardı. Sağlık çalışanı kuzenim de on beş sağlık çalışanı da bölgeye gitmek üzere bize katıldı.
G.E: Bölgede yürüttüğünüz çalışmalar nelerdi, gittiğinizde kimlerle bağlantı kurdunuz?
S.K: Aslında yola çıkarken kafamızda stratejik bir plan kurmamıştık, yapabileceğimiz bir şeyler olacaktır diye düşünerek yola çıktık. Oraya gittiğimizde bizi karşılayıp ve koordinasyonumuzu sağlayanlar oldu. Önce bir alana yerleştik ve kamyondan motosikletlerimizi indirdik ve çalışmaya başladık. Arabaların giremediği köylere erzak, ilaç ve gerekirse sağlıkçıları götürdük. İlk aşamada alana hastanenin sağlık ekiplerini değil UMKE’nin ilk yardım ekiplerini götürdük, bunun için bizi Gülçin Hanım koordine etti. Köylerin listesini çıkarıp ekipler oluşturduk. Problem olması muhtemel konuları da değerlendirdik ve alanlara yönlendik. Böyle bir işin içine girdiğimiz için çok mutluyuz hâlâ bölgede çalışan ekipler var, İzmir ve Konya ekipleri çalışmaya devam ediyor, vardiyalı olarak Hatay’da bulunuyorlar.
G.E: Bu vardiyalar nasıl düzenleniyor; haftalık mı, on beş günlük mü?
S.K: Biz gittiğimizde gece gündüz sürekli çalıştık. Bir ekip daha gelmek istedi, otobüsü biz ayarladık, onlar da motorları getirebilmek için tır ayarladı. 7. gün o ekip geldi, ben koordine olduğumuz ekibin bilgilerini onlara ilettim. Onlar hâlâ orada çalışmaya devam ediyor.
Elvan Cantekin: Dağıttığınız yardımlar AFAD’ın depolarından mı çıkıyordu yoksa başka depolardan mı?
S.K: Birçok vakıftan yardım geldi. Biz hastanede olduğumuz için AFAD’ın yardımları öncelikli olarak geldi. Yardımların tırdan indirilmesinde de köylere ulaşmasında da yardımcı olduk. Hatay’da birçok vakfın yardımlarını gördük.
E.C.: Bölgede bu yardımların hangi köye gideceğini planlayan bir mekanizma var mıydı? Bu düzenlemeyi AFAD ya da Kızılay mı yapıyordu yoksa size başka yerden mi bilgi geliyordu?
S.K: En başta sosyal mecralardan bilgi alarak her şeyi kendimiz yapmaya çalıştık. Yardım isteyen köyler, başka insanlar bizleri paylaştığı için bizi öğrenmişlerdi ve ihtiyaçları için bizi arayabiliyorlardı. Bu planlama sonradan ortaya çıktı, kendi verdiğimiz kararlarla köylere ve kentlere gittik. İkinci günden sonra biraz daha koordine olarak çalışmaya başladık. Bu aşamada doktorlar bize nerede yardıma ihtiyaç olduğunu iletiyordu. Özellikle arabaların giremediği yerlere motorla gidebildiğimizi için enkaza doktorları biz taşıdık. Hastaneden çıkan yaşlı hastaları evlerine ya da çadırlarına kadar götürdük.
E.C.: Bu şekilde üniversite hastanesinin bahçesinde bir üst kurdunuz ve oradan gelen taleplere cevap vermeye başladınız, doğru mu anlıyorum?
S.K.: Evet, doğru. Aileler sonradan yanımıza gelmeye başladı. Babasını bulamayan ya da çocuğunu bulamayan aileler de geliyordu. Bu kayıp durumlarında ailelerden bir fotoğraf alıp gittiğimiz yerlerde sormaya başladık.
E.C.: Bu çok ilginç aslında lojistik yardımın dışında arama kurtarma araçlarının giremediği bölgelerde siz böyle bir hizmette verdiniz.
S.K.: Hatay’a çok fazla insan geldiği için trafik sürekli yoğun oluyordu. Enkazlar nedeniyle de bazı yollar kapalı olduğu için biz gidebileceğimiz alternatif her alandan her türlü yardımı yapmak için canla başla çalıştık. Kendimize bunu görev edindik.
E.C.: İstanbul gibi bir kentte böyle bir afet olduğu takdirde benzer hizmetlere inanılmaz derecede ihtiyaç duyulacak. Oradan edindiğiniz tecrübelere baktığınızda, motosikletli kuryeler nasıl bir düzenlemeyle İstanbul için de faydalı olur?
S.K: Oradayken de İstanbul’da böyle bir durum yaşansa daha iyi nasıl yardım edebileceğimizi konuştuk. Yaşadıklarımıza bakarsak sadece Konya’dan değil birçok şehirden kurye arkadaşlarımızla toplanıp deneyimlerimize bir yol haritası çıkarabiliriz. Böyle durumlarda her şehre geleceğiz. Allah korusun tabii ki.
E.C.: Bu tecrübe çerçevesinde sizce bir afet yaşanmadan da motosikletli kuryeler bu konuda bir temel eğitim verilmesi ve nelerin yapılıp yapılmayacağını planladığımız bir eğitim sizce faydalı olur mu?
S.K.: Tabii ki faydalı olur. Yaşadığımız birçok zorluk var. Yakıtla ilgili sorunlar yaşadık. Mesela yağmacılıkla ilgili de bazı problemler yaşadık. Bu açıdan da temel eğitim bizim için çok faydalı olur.
E.C.: Peki sizin Türkiye çapında motosikletli kuryeler olarak bir örgütlenmeniz var mı?
S.K.: Biz aslında bir kurum ya da kuruluş değiliz. Motosikletli Kuryeler Derneği’nde bir izin almaya çalıştık ama daha çok kendimiz toplandık. Sonradan dernekler de, bireyler de motor göndermeye başladı. Ortak bir yere bağlı olmamız çok daha sağlıklı olurdu çünkü o zaman daha hızlı kararlar alıp aksiyona geçebilirdik.
E.C.: Peki bu şekilde motosikletli kurye dernekleri varsa onlar aracılığıyla böyle bir eğitimin sağlanması herhalde önemli bir başarı olur, değil mi?
S.K: Kesinlikle çok önemli bir katkı sağlar. Birlik ve beraberlik sağlanır. Sesimizi duymayan, bizden haberdar olmayan arkadaşlarımız vardı. Bir dernek olsaydı böyle bir durumda daha çabuk herkese ulaşabilirdik. Ayrıca tabii ki dernek olması durumunda eğitimler de alınabilir.
E.C.: Motosikletli kuryeler olarak bölgede daha ne kadar kalmayı düşünüyorsunuz? Gözlemlerinize göre size ne kadar daha ihtiyaç var?
S.K: Herşey düzelene kadar orada kalmaya devam edeceğiz. Bölgede olan arkadaşlarımızla sürekli olarak iletişim halindeyiz, ben şu an Konya’dayım ama bölgeden dönmek isteyen arkadaşlarımız oluyor, buradan başkasını göndererek planlıyoruz. Her şey düzelene ve bize ihtiyaç kalmayana kadar orada olmaya devam edeceğiz.
E.C.: Anladım. Peki diğer deprem bölgelerinde olan diğer motosikletli kuryelerle onların örgütlenmeleriyle ilgili olarak bir temasınız olabildi mi?
S.K: Evet, sosyal medyadan bir grup kurduk ve bu şekilde hep birbirimizden haberdar olduk. Bölgedeki ihtiyaçların ne olduğu ve nasıl aksiyon alınacağı hep oradan konuşuldu.
E.C.: Anladım. Yavaş yavaş günlük yaşamın da canlanmaya başladığı bir döneme gireceğiz o noktada onların çalışmalarını da desteklemek söz konusu olabilir mi?
S.K.: Kesinlikle evet.
E.C.: Esasında İstanbul’da böyle bir olay olursa motosikletli kuryelerin bu anlamda çok büyük bir katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Sizin çalışmanız bu yüzden çok önemliydi ve önemli bir tecrübe oldu. Bölgedeki güvenlik güçleri de artık motosikletle devriye gezmeye başladılar. Bu kadar büyük enkaz varken ve yollar bu kadar yoğunken en kolay ve hızlı ulaşım aracı bence motosiklet.
Argun Yum: Sizin köylere ulaşmanız için bir program yapıldı mı?
S.K.: Evet, konuşuldu. Köylere giderken karşımıza çıkacak sorunlara tedbirli olmak için en az dört motosikletle yola çıkıyorduk. Bölgedeki AFAD ve UMKE yetkilileri gittiğimiz yerde ihtiyacı olanların numaralarını bizimle paylaşıyorlardı. Kendi emniyetimizi öncelikli olarak sağlayıp gece gündüz fark etmeden en az dört kişiyle yola çıkıyorduk.
A.Y.: Bütün köylülere ulaşıldığını tahmin ediyorsunuz değil mi?
S.K: Evet, bütün köylere ulaşıldı. Bazı köylerin yolları çok kötüydü. Hatay’da bulunduğumuz alanda 40 – 50 kilometreye kadarlık alana ulaştık.
Yağmur Yıldırım: Tüm ekibin ellerine sağlık. Birçok yolun kapanmış olması çok büyük bir kaosa sebep oldu. Peki siz yolları nasıl buldunuz?
S.K.: Biz köyün adını navigasyona yazıp hiçbir engel tanımadan gitmeyi hedefledik. Otuz santimlik bir yol olsa bile orayı kullanabiliriz, haritada köyün adının olması bizim için yeterliydi.
Y.Y.: Asfaltta çökmeler ve zedelenmeler küçük araçta sorun yaratmadı diyorsunuz, öyle mi?
S.K.: Çöküntülerde biraz problem yaşadım, motordan düşüyordum. Gece olunca, karanlık olduğu için göçükler ve yoldaki yarıklar daha fazla problem yaşamamıza neden oldu. Yağmacılar ekip arkadaşlarımızı kovaladılar ve bir tanesi de bu nedenle motordan düştü, neyse ki hiçbir şey olmadı. Bu olaylardan sonra zaten en az dört kişi yola çıkmaya başladık. Sonradan emniyet güçleri de bize destek oldu. Bir başçavuş köylere gideceğimiz zaman ekip göndermek için numarasını verdi. Adımız duyulduktan sonra güvenliğe dair yardımlar da daha rahat olmaya başladı.
Y.Y.: Yağmacılar köy yollarında mı karşınıza çıkıyordu yoksa kent merkezinde de karşılaşıyor muydunuz?
S.K.: Köylerde yağmacılarla karşılaşmadık, herkes çok cana yakındı. Genelde bizi de korumaya çalışıyorlardı. Numarasını verip ihtiyaç halinde aramamızı isteyen de oldu. Kentteyse ışığın olmadığı karanlık yerlerde karşımıza çıktılar.
E.C.: Çok geçmiş olsun, ellerinize sağlık. Çok önemli bir çalışma yaptığınızı ve bu çalışmanın birikimleriyle İstanbul için de bir hazırlık yapılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
G.E: Çok teşekkürler Sefa.