"Taksideki radyo elbette açıktı ve belli ergenlikten yeni çıkmış bir delikanlı, sıfır oktav sesiyle ve şurupsu bir yıvışıklıkla Türk Pop Müziği söylüyordu. Tuğde, arabaya biner binmez çalan şarkıya büyük bir aşkla eşlik etmeye başladığı için, radyoyu kapattırma gibi bir şansım olmadı. Akmerkez'e kadar kulaklarıma öksürük şurubu aktı."
Dünkü radyolu alıntının kaynağı, Ahmet Oktay'ın Yazıt'ıydı!
Merhaba!
Bildiğiniz üzere dün Açık Radyo dinleyicileri Kadıköy’de buluşarak “Açık Radyo açık kalmalı!” demişlerdi.
Bu buluşmada yalnızca Açık Radyo’nun sadık dinleyicileri yoktu; aynı zamanda radyo ile ilk kez tanışan, belki adını bile daha önce duymamış insanlarla tanıştık. Onlar, dinleyicilerimizin "Açık Radyo açık kalmalı!" çağrısını görünce ilgilenmiş, ne anlatılmak istendiğini merak edip aramıza katılmışlardı. Sohbet ederken içimizden biri, "Sadece duyanlar değil, görenler de gelmiş" dedi.
Karşıtlıklar üzerine kurulu bir dünyada, toplumun her kesiminden bu kadar farklı insanın bir araya gelip "Açık Radyo açık kalmalı!" demesi bu kutunun gerçekten sihirli olduğunu gösteriyor olabilir mi?
Elbette, bu kadar farklı kesimden gelen insanların birbirinden oldukça farklı sebepleri var. Herkesin bu radyo ile kurduğu bağ, radyonun onlara hissettirdikleri farklı anlamlar taşıyor. Ancak bazen de öyle anlar geliyor ki, “İşte Açık Radyo açık olsaydı, bu haberi şimdi burada duyardık!” dediğimiz, hepimizin aynı duyguda buluştuğu o ortak noktayı yakalıyoruz.
Programcılarımızdan Rauf, işte bugün tam da böyle bir somut örnek getirmiş bize. Başka hiçbir yerde kolay kolay duyamayacağınız türden bir haber; bir süredir duymadığımız sesin ne kadar kıymetli olduğunu da bir kez daha hatırlatıyor:
“Bu haberi herhangi bir medyada görmediniz. İlgilenenler belki sosyal medyada gördüler.
Neden böyle? Çünkü Açık Radyo açık değil.
Eğer Açık Radyo açık olsaydı, Ömer abi ve Özdeş bu haberi daha fazla sayıda insana duyurmuş olacaktı.
Dün, Tahran’da kılık kıyafet polisi başörtüsü takmadığı için bir kadın öğrenciyi tartaklamış, o da protesto için üzerindekileri çıkarmıştı.
İranlı muhalif hesapların okuduğu üniversiteden dolayı bilim kızı diye andığı öğrenci, kılık kıyafet polisi tarafından tartaklanarak gözaltına alınmış, bu sırada kafasını polis aracının kapısına çarparak yaralamışlardı.
İranlı muhalif hesaplarda bilim kızının bu sivil direnişi ve yarattığı moral etki üzerine konuşuluyor. Nerede olduğu halen bilinmeyen Bilim Kızı, Tianenmen meydandaki tankların önünde duran kişi ve 1936'da Nazi selamı vermeyi reddeden Agustus Landmesser ile birlikte anılıyor.”
En kısa zamanda kavuşmak ve tüm bu olanları konuşmak umuduyla,
Açık Radyo ekibi.