Dünkü açık radyo alıntısı Barış Bıçakçı'nın Herkes Herkesle Dostmuş Gibi'sindedi.
Bugün açık radyolu alıntısı ise epey uzun, çünkü bayağı, Açık Radyo’lu:
"Ayrıca, Karadeniz’deki otoyol meselesini de çok yakından takip ettik, maalesef kaybedildi o mücadele ama direnişçilerle yapılmış sayısız mülakatımız falan vardı. Cerattepe mücadelesi 25 yıldır falan sürüyor ve radyoda neredeyse başından beri vardı. Onun dışında Gezi’yi de yakından takip ettik, bir sürü tarafını. Özellikle de şu sıralarda göçmen meselesiyle, elimiz değdiğince, mümkün olduğunca göçmen haklarını ele alıyoruz. Çünkü onlar da büyük ölçüde kırılgan grupların en başında geliyor, dünyada da. Şu konuşmayı yaptığımız sırada, yayına girmeden önce, 600 kişinin Libya açıklarında bir teknede battığını, Akdeniz’de boğulduğunu okuyorsunuz. Artık, umur-u adiye dedikleri gündelik vaka bunlar. Türkiye’de de çok sayıda, başta Suriyeliler olmak üzere, çok ciddi sorunları olan kesimler, gruplar var. Onlara da daimi bir program verdik: Hüsnükabul. Bir de Vakayiname’de de Güven Güzeldere’yle göçmenlerin çeşitli veçhelerine bakan bir dizi program yapıyoruz. Çok ilgi çekici şeyler öğreniyor insan, hiç akla gelmeyen. Türkiye’den Almanya’ya ya da Fransa’ya giden ilk göçmenlerin hikayeleri de var, şu andaki göçmenlerin durumları da var.
ABD’de eğer Donald Trump seçilirse ki gayet kuvvetli bir ihtimal, eski ABD başkanının seçilmesi bu mülteci meselesi daha da büyüyecek. Onunla yapılmış ünlü mülakatı bir kez daha tekrarlayayım: çok sağcı bir televizyon kanalının sunucusu “Diktatör otokrat falan olmayacaksınız değil mi?” diye soruyor. Kızıyor biraz Donald Trump sunucuya çok sevdiği bir sağcı olmasına rağmen. Neyse, “Olur mu öyle şey” diyor, “Bir tek gün olacağım sadece, seçildiğimin birinci günü ve Meksika sınırını kapatacağım” diyor. ABD’nin yüzlerce, binlerce kilometrelik sınırını ve göçmenlerin tamamının oradan aktığını düşünecek olursak büyük sıkıntı. Zaten iki sınırı var. Kanada sınırından gelecek kimse yok her halde ki onu tamamen kapatsın. Facianın önde geleni. Çünkü yalnız Meksika’dan değil tabii bütün Latin Amerika’dan, yaşanamaz şartlarda olan göçmenler oraya doğru, Amerika’da şanslarını denemek için gidiyorlar. Duvarı da çekti zaten. Ama duvar da yetmiyor. Bir de her halde öldürecek, silahla kovalayacak. İlk ve son günüde diktatörlüğünün alacağı karar Meksika sınırını kapatmak. İkincisi ne? Bütün petrol kuyularının açılması için emir vermek. Kaz, kaz, kaz! Bunu yapacağım dedi. Yani dünyanın sonunu getirecek, yeryüzünü bitirecek kararı zaten ikinci başkanlığının ilk günündeki “diktatörlük” deneyimleri sırasında alacak. Bütün çukurları açacak ve bütün göçmenleri de ya katledecek ya da defedecek. Başka da bir sorun yok zaten. İşte o yüzden bunları yakından takip etmekte ve yazmakta çok büyük yarar var. Ekolojik gruplarının çoğunun da büyük ölçüde yanında olmaya çalıştık Açık Radyo olarak. Bir sürüsünü atladık yetişemedik falan ama vicdani olarak ve etik yükümlülük olarak bunu her zaman birinci planda ilkemiz olarak kabul ettik ve etmeye devam edeceğiz, yaşadığımız ve yayın yapabildiğimiz sürece. Başka da çıkış yolu yok zaten. "
Bu alıntı; oldukça da farklı bugüne kadar Ceyhan'ın bizim için oluşturduğu radyoların açık olduğu, açıldığı veya açılmak üzere olduğu anların kürasyonundan. Ama başka bir anlamı var: Ömer Madra bu söyleşiyi aylar önce vermiş ve Donald Trump seçilirse olacaklara dair endişelerini anlatmıştı.
Peki biz bugün, Trump tekrar seçilmişken, tüm bunlar hakkında ne yapacağız ve tüm bunlar hakkında nerede konuşacağız?
Bu söyleşinin yayımlandığı kitabı tavsiye edebiliriz -her hafta hazırladığımız Okuma Önerileri serisine müdahil olmak için Özdeş Özbay ve Ömer Madra-dan icazet almadık ama onlar da önerirdi sanırız- özleyenlere.
Bugün Ömer Madra, bir söyleşi sonrasında radyomuzdan ayrılmak üzereyken ufak bir konuşmamız oldu; şu an okumakta olduğunuz -asık suratlı olmama iddiasıyla yola çıkmış- bu bültene yukarıdaki uzuuun alıntıyı eklemek üzerine. En son dedik ki: Bunlar artık hiç komik olmadıkları için komik işte!
Bunu, Açık Radyo dönünce neler konuşacağızı anlatmak için de alıntılamak istedik açıkçası (aramızda yeniler de var ama siz söylemezseniz biz de çaktırmayız hiç).
Açık Gazete tek programımız değil elbet. Diğer programcılarımıza da döndüğümüzde konuşacaklarımızı sorduk:
Yıldız'dan aldığımız habere göre: Merhaba Canım'da -şüphesizdi!- Musk-Trump zaferinin LGBTİ+lara etkisini konuşulurmuş, bir girizgahı da var hatta bu konunun:open.spotify.com/episode/6TVX67
Nurhan dedi ki: "İiki kere, kimyasal taşıyan tren vagonları devrildi hatta ikinci Çernobil vakası dendi ama demokratlar önlem almadı su, çevre ve canlılar için. Leonardo da kendi jetiyle Diddy partilerinde dolaşmış. Politikacılardan medet ummamak lazım sanırım :)"
Özlem de Almanya’daki müthiş ekonomik krizi ekledi:" Yüzbinlerce insan işten çıkarılıyor ve dev firmalarda onbinlerce “pozisyon” tamamen siliniyor…"
Tüm bunların çok yakında yeniden bir söylem alanı kazanacağını bilmek, bunun için uğraşıyor olmak çok güzel bizim için. Bu seslerin, geçen sürede pek duyulmadığı kısmını da artık sakınmadan söyleyelim. Dedik ya, bu da komik!
Hüsnükabul programının iki yapımcısından da başka bir mesaj var, açıklama demek daha doğru belki:
Ümit de demiş ki: “Trump kazandı. İklim krizine karşı mücadele kaybetti. Açık Radyo kapatılmasaydı bu sabah Açık Yeşil’de bunu konuşurduk. 14 Ağustos’ta tam da bunu, Elon Musk’ın Donald Trump’la yaptığı X Space yayınının iklim bölümlerini konuşmuştuk.” Ve bu kaydı dinleyebileceğiniz bir bağlantı bırakmış:
Kavuşmamıza çok az kaldığını umuyoruz,
Açık Radyo ekibi.