Etki ajanlığı konusunda olan bitenleri ve EŞİK'in çalışmalarını konuğumuz Eşitlik İçin Kadın Platformu gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar ile konuşuyoruz.
Ömer Madra: Bu etki ajanlığı diye de bilinen çok tuhaf bir, yani kamuoyunda etki ajanlığı diye bilinen düzenlemenin de içinde yer aldığı bir noterlik yasa teklifi vardı. Uzun süredir tartışma konusu oluyordu. Özellikle de EŞİK grubu başta olmak üzere birçok hareketin de karşı durmaya çalıştığı, durduğu hatta bir durumdu. Casusluk suçunun kapsamını genişleten bir tuhaf madde vardı. O ikinci kez geri çekilmiş oldu. Bunun karşısında da EŞİK grubu diye bilinen hareketin, önemli mücadelesi vardı. Siz de onun içindesiniz. Bize bunun nasıl geliştiğini ve nasıl gelişeceğini anlatır mısınız?
Hülya Gülbahar: Geçtiğimiz dönem gündeme geldi etki ajanlığı konusu. 9. yargı paketi içindeydi. Bizim de eleştirdiğimiz dört düzenleme vardı pakette. Etki ajanlığı tabii bütün bir sivil toplumu örgütsüzleştirecek ve susturacak. Dolayısıyla bütün bir toplumu susturacak. Hani medyadan akademiye kadar bir düzenleme olduğu için biz dehşet içinde okuduk düzenlemeyi. Hemen bilgi notları hazırladık. Geçtiğimiz yıldan bahsediyorum. 8 aydır eşit olarak çok yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz bu konuda.
Ö. Ö: Eşitlik İçin Kadın Platformu bu arada değil mi?
H. G: Evet. 300'ün üzerinde kadın örgütünün ortak platformu.
Haklarımıza yönelik saldırılara karşı bir araya gelerek oluşturduğumuz bir platform bu. Yani öyle Kadın Eserleri Kütüphanesi Malçatı gibi kurumsallaşmış bir yapı değil, ortak bir platform. 8 aydır çalışıyoruz bunu. Hemen hemen tüm Muhalefet Partisi genel başkanlarıyla, yani Özgür Özel'den tutun da, Musavvat Dervişoğlu'na kadar, çünkü eşlik birleşiminde bütün siyasi görüşler var, hepsiyle görüştük geçtiğimiz dönem bu konuyu.
Hem biraz başlığın değişmesinde, Hem de ertelenmesinde eşiğin gerçekten ciddi bir rolü oldu geçtiğimiz dönem. İkinci kez ertelendi önceki gün bu madde.
Yani EŞİK olarak şunu anlatmaya çalıştık topluma. En küçük bir hak kazandırmayan tam tersine ifade özgürlüğünden, toplantı özgürlüğüne, örgütlenme özgürlüğünden, basın yayın özgürlüğüne, akademik ve sanatsal özgürlüklere kadar her alanda toplumun tamamen susturan bir kanun düzenlemesi. Yani kamuoyunda görmüştür herkes, son derece muğlak bir düzenleme var. Yani devletin stratejik yararlarına karşı, iç veya dış, siyasal yararlarına karşı suç işlemek. Suç ne? Belli değil. Geçtiğimiz dönem bunun adı, bakın bir casusluk faaliyetleri diye bir madde var 339, 339'a A diyorlar bu etki ajanlığı dediğimiz madde için. Geçen dönem bunun adı diğer faaliyetlerdi. Bir casusluk var, TCK'da düzenleniyor, cezalandırılıyor. Bir de diğer faaliyetler var. Bir ceza kanununda diğer faaliyetler diye bir başlık olabilir mi? Bu maddenin adıydı. Şimdi onu devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine, yarar çıkardan da geniş bir kavram, suç diye belirlediler ama yine belirsizliğini sürdürüyor. Her şey bunun içine girebilir. Siyasal yararlılık haliyle soç işlemek gibi bir madde. Bu dönemde çok çalıştık bu maddeyle ilgili. Sosyal medya kampanyaları yaptık milletvekilleriyle, tüm partilerden, kadın erkek demeden çok yönlü yerellerde görüşmeler yaptık. Bütün bir topluma anlatmaya çalıştık. Sivil toplum, buna barolar da dahil, çok genç, geç katıldı bu tartışmaya. Daha erken katılmak gerekiyordu. Ben gerek soyadı konusunda gerek bu etki ajanlığı konusunda eşiğin kampanyasındaki oylamaya katılmayın vurgusunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Ö. M: Pardon, bir ufak soru sorabilir miyim araya girerek? Bu soyadı kanunuyla ilgili de bir cümleyle bilgi verirseniz hatırlatalım onu da.
H. G: Evet, çok haklısınız. Maalesef hukuk devleti ilkesinin ve hukuk güvenliğinin askıya alındığı koşullarda yaşıyoruz. Evli kadının kocasının soyadını taşıması zorunluluğu getiren Medeni Kanunu 187. maddesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmişti. O iptal kararı da 28 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe girmişti. Dolayısıyla bizim şu anda Medeni Kanunumuzda kadına erkeğin soyadını kullanmayı dayatan bir madde yok. Aynı şekilde erkeğe kadının soyadını kullanmayı dayatan bir mantığı da yok. Dolayısıyla bir madde olmasına gerek de yok. İçişleri Bakanlığı nüfus müdürlüklerine bir talimat gönderecek, evlenen kadın isterse kendi soyadıyla devam edecek. İsterse kocasının soyadı. Özgürlük olacak yani. Seçme hakkı olacak kadınların ve erkeklerin aynı zamanda. Ama anayasa mahkemesinin iptal kararına rağmen paketin içinde soyadı, evli kadının soyadı tartışmasını getirdiler. Aynen iptal edilen maddeyi yeniden yazmak istediler. Bunu da ertelettik. Ertelettik diyorum. Aynı şey etki ajanlığı için söz konusu. İyi ki bu yayını yapıyorsunuz. Bu tür yayınları yapıp kamuoyunu uyarmaya devam etmek gerekiyor. Çünkü soyadı da ertelendi, her an yerinden gelebilir. Bu etki ajanlığı da ertelendi ama her an yerinden gelebilir.
Ö. Ö: Tekrar düzenlenme ihtimali çok yüksek zaten.
H. G: Tabii ki. Ama şimdi bizim kadın hareketi eşit olarak tecrübelerimiz bize şunu gösteriyor. Örneğin, boşanan kadının yoksulluk nafakası örneğinde olduğu gibi, 6.284 Şiddet Yasası örneğinde olduğu gibi uzun süreli erteletmeler yapabiliriz. Hala bunlar erteletilmiş konular. Soyada henüz kısa süreli. Etki ajanlığı henüz kısa süreli. Burada muhalefetin uyanık olması gerekiyor. Eşit olarak muhalefeti bu konuda çok zorladık.
Ö. Ö: Ben burada eşiğin bir rolünü size sormak istiyorum. Şimdi siz de söylediniz, 300 kadın platformu yan yana geldi EŞİK içerisinde.
H. G: Kadın örgütü, kadın kurumu, belli LGBTİ örgütler de var tabii ki EŞİK'ten.
Ö. Ö: Tamam evet bu da önemli bir ayrıntı. Şimdi hep yani biz basında bu yasayı yabancı ajan yasasını Rusya, Gürcistan örneği üzerinden ve dolayısıyla basına yönelik sanki ses kısılacak diyebiliyoruz ama bir kadın platformu bu mücadelenin başını çekmiş durumda. Mesela somut olarak böyle bir yasa kadın hareketini, kadın mücadelesini nasıl etkileyebiliyordu? Neden bir kadın platformu bu mücadelenin en önünde bu şekilde yer almış oldu?
H. G: Bir kere dernekler, vakıflar, başka platformlar, inisiyatifler var EŞİK bileşeni olan. Türkiye Kadın Hareketi'ni oluşturan önemli bileşenler EŞİK’te bir arada. yabancılık unsuru olsun olmasın, bütün bu kurumların her türlü çalışması. Biz soyadını anlatırken şunu örnek veriyorduk. Aynı pakette olduğu için soyadı konusu. Biz kadınlar olarak Alman medeni hukukunda Kadının soyadı daha kapsamlı, daha güzel düzenleniyor. Çocuğun soyadı konuştukta da kadınlara haklar veriyor diye. Alman Medeni Kanunu'na örnek vermeye kalktığımızda etki ajanı olmakla suçlanabiliriz.
Ö. Ö: Çok somut olarak böyle bir ilişki kurabilirdi.
H. G: Tabii, tabii. Mesela biz Taliban, Afganistan konusunda çok ciddi bir kampanya yürüttük ve bu kampanya nedeniyle çok hedefe alındık. Taliban'ı tanımıyoruz, Taliban'ı tanıyanları da tanımıyoruz dedik EŞİK olarak. Haftalarca hedef gösterildik. Bu slogan yüzünden. Taliban'ı tanımayın dediğimiz için iktidara geldiğinde. kadın haklarını ortadan kaldıran bir oluşumla karşı karşıyayız ve biz buna karşı bir kampanya yapamayacağız. Uluslararası hiçbir kampanya yapma ihtimali kalmıyor bu yasadan sonra. Ayrıca tüzel kişilikleri de bağlayacağı için bütün şeylerin kapanması gerekiyor. Dernekler kapanacak. Yani sadece yabancı kaynaklı fonlardan yararlanma meselesi değil bu. Bizzat varlığını tehdit eden bir kanun. Sadece şeyler için değil ki. Yani uluslararası hiçbir faaliyet yapılamayacak. Bu arka az konuşulan yana. Gazeteciler için de geçerli, bu akademik çalışmalar için de geçerli, sendikaların uluslararası konfederasyonlara üye olması için de geçerli. Mesela Sosyal Demokrat Partisi Sosyalist Enternasyonel üyesi olduğu için, hatta yönetici görevler de alıyor orada Cumhuriyet Halk Partisi, Özgür Özel geçtiğimiz günlerde bir toplantısına katılmıştı. Doğrudan doğruya mandalinin alanına giriyor. Partiye olduğu gibi kapatma nedeni olacak bu. Muhalefet bunun üzerinde durmuyor çok fazla. İşin bu tarafları var. Ben bir noktanın altını çizmek istiyorum yayınımız, süremiz bitmeden. Bakın, Türk Ceza Kanunu'nda 302. madde, bir bölüm var. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü, devlet güvenliğinle karşı suçlar diye bir bölüm var. Sayısız madde var orada. Çok sayıda madde var o bölümün içerisinde. Tek tek sayıyor bu maddeler. Mesela devlet sırlarına karşı suçlar. Bu sırları elde etmek bir ayrı maddede suç. 328. Bunu açıklamak 329 ayrı maddede suç. Bunu casusluk amacı olmadan. Yanlışlıkla yapmak, istirahaten yapmak. 330. maddede ayrı bir suç. Yani suç üstüne bu konuda suç var Türk Ceza Tavrı'nda zaten. Savaşta yalan haber yaymak, bu ayrı bir suç. Mesela 302. madde çok önemli bir madde. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak. Bu maddeyi ben size söyleyeyim. Devletin bağımsızlığını zayıflatmak veya birliğini bozmak. Ne kadar soyuk kavramlar değil mi? Bunlar Türk Rıza Kanunu da suç. 302. maddeyi okuyorum size şu anda. Cezası ne bunun biliyor musunuz? Ağırlaştırılmış müemmet. Daha saymıyorum zamanımızı tüketmeyelim bu Türk Rıza Kanunu maddeleri diye. Ama Türk Rıza Kanunu böyle maddelerle dolu. Yeni neye ihtiyaç var? MİT temsilcisi adalet komisyonunda anlattı ama bunu. Anlattığı örnekler geliyordu. Zaten bir sıra devlet güvenliği aleyhine suç diye madde var şeyde. Şimdi eşit olarak gerçekten şu noktaya geldik. Muhalefet sürekli bize çok sert muhalefet edeceğiz, muhalefet partilere. Elimizden gelen her şeyi yapacağız, çok sert muhalefet edeceğiz dedi. Şimdi sert muhalefet etmek en ağır eleştirileri yapmak anlamına geliyor. Ama bizim gördüğümüz bir gerçek var Türkiye'de. TBMM herhangi bir ortak yasama işlevi yapamıyor. İktidar buluyor herhangi bir kanunu istiyorsa, nasıl istiyorsa çıkartıyor. Noter makamı gibi bir şey oldu. Gelen çıkıyor oradan. Dolayısıyla muhalefetin yasamaya katılma, yasamayı değiştirme diye ciddi bir işlevi artık kalmamış durumda. Yıllardır böyle.
Ö. M: Bir de şeyi sorabilir miyim? Oylamaya katılmamamız. Üzerinde duruyorsunuz. Son olarak da onunla ilgili birkaç... Evet.
H. G: Onun için biz, yani meclisin hem muhalefetin yasamaya artık bir katkısı olmadığını gördüğümüz için hem meclisin iktidar denetleyecek hiçbir mekanizması. Hepsi göstermelik duruyor orada ama hiçbir mekanizma çalışmıyor. Bunu gördüğümüz için muhalefete ortak hareket edin ve bu madde gelirse oylamaya katılmayacağınızı beyan edin dedik. Bu resti ikrara çekmek gerekiyor. Bir yerde artık bunu söylemek gerekiyor. Dolayısıyla sivil toplumdan gelen, tek tek insanlardan gelen en ağır tepkiyi gösterin. Yasayı geri çekin. İktidar dinlemiyor ki bunu. Sadece yasayı geri çekin demeyi dinlemiyor. Tekrar gündeme gelecek. Dolayısıyla onu durduracak olan bu resti çekmektir. Bu suça ortak olmamaktı. Topluca terk edin oylamayı, kendileri çalıp kendileri oynasınlar. Kendileri çalıp kendileri oynasınlar dedik. Kampanya sloganlarımız da bu oldu. Bunu duydu AKP'li vekiller. Zaten kendimiz de gönderdik 600 vekile, basın açıklamalarımızı gönderiyoruz biz, iktidar muhalefet demeksizin öyle bir datamız var. Bütün açıklamaları gönderdik, bütün görselleri gönderdik kendilerine, biliyorlar. Bu resim de ben etkili bir resim olduğunu düşünüyorum ve kamuoyunu soyut, yasayı geri çekin sözlerinin ötesine geçmeye, iktidara oylamaya muhalefetin gerekirse katılmayacağını ve bunu bütün dünyaya göstereceğini. Çünkü benzeri yasa Gürcistan'da geldiğimde milyonlar sokaklara döküldü. Biz burada baralardan açıklama yayınlansın diye yalvarmak durumunda kalıyoruz. Hala birkaç baro ve barolar birliğinin kısacık açıklaması dışında açıklama yok. Hukukçular, avukatlar herhangi bir yabancı bağlantılı müvekkil edinemeyecekler. Bir iş görüşmesi yapamayacaklar yabancı bağlantılı. Bunu vatandaşların da çok dikkatle şey yapması lazım. Bu madde düzelir bir madde değil. Yani yurt dışında akrabanın size para gönderse risk altında kalıyorsunuz. Bir hediye gönderse size bir bağış yapmış olsa risk altında oluyorsunuz. Yani sade vatandaş iş insanlarını geçecek mi yabancı yatırım yapmayı? Sade vatandaş Annesinden babasından gönderilen parayı çektiği zaman problem yaşayacak. O kadar geniş, bütün hayatı kapsayan bir madde bu. Onun için pazarlığı da olmaz bunun. Muhalefet partilerinin burada çok uyanık olması gerekiyor. Sivil toplumun çok uyanık olması gerekiyor. Bu maddenin nesini düzelteceğiz ki? Üstüne bakalım, 339'dan önceki maddelere bakalım. Hepsi orada tek tek düzenlenmiş. Dolayısıyla yeni bir madde ihtiyaç etmenin bir anlamı yok. Bu maddenin sağı-solu değiştirilerek düzeltilmesi mümkün değil. Çünkü düzeltmeye kalktığınızda belli suçlar sayacaksınız. E onlar yıkılır da var zaten. Tekrar niye sayıyorsunuz? Size söyledim devletin sırları meselesini. Yani temin etmek suç, açıklamak suç, casusluk maksatı olmasa bile suç. Üç tane madde var bununla ilgili. Üçten fazla da savaş zamanı, diye. farklı maddeler var. Ben kısaca üçünü söylüyorum. Dolayısıyla bu hafta çok kritik. AKP bu hafta iktidar bloğu, bu hafta bu kanunu küçük ve tuşlarla tekrar gündeme getirebilir. Muhalefetin burada çok uyanık olması ve bu pazarlıklara girmemesi gerekiyor. tartışmasız hayır demek gerekiyor bu maddeye. Gerçekten ceza tavanında bu anlamda bir boşluk var, yeterince madde var. Şimdi casusluk maddesi orada duruyor ve bu maddenin Büyükada İnsan Hakları savunucularında, Gezi davasında ne kadar kötüye kullanıldığını, Ne kadar hiçbir isnat olmadan bu maddelerin terörün finansmanı maddesinin ve diğer maddelerin gündeme getirildiğini ve kötüye kullanıldığını zaten gördük. Kötüye kullanmaya yönelik yeni ve soyuk bir madde daha Türk Ceza Kanunu'nun içine koymak tamamen artık son adım herhalde demokrasi ve insan hakları açısından Türkiye'de. Rusya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde devlet olarak mahkum edildi. Bir kanun yüzünden bir devlet mahkum edildi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde. Avrupa Adalet Divanı'na verildi Avrupa Konseyi tarafından. Gürcistan'ın Avrupa Birliği'ne üyeliği askıya alındı bu etki ajanlığı maddesi yüzünden. Türkiye'nin de evrensel demokrasi ve insan hakları değerlerinden tam bir kopuşu anlamına gelecek bu yasa. O yüzden gece gündüz çalışıyoruz EŞİK olarak. Sıradan bir maddeden bahsetmiyoruz. Bir toplumu, bir ülkeyi sessizliğe boğacak. ve ağzını açan herkese her konuda, Uluslararası Bağlantılı Sportif Buluşmalar dahil olmak üzere her konuda susturacak, hoşa gitmeyen sporcuların spor yapma hakkını, mesleğini yani hayatını çalacak bir kanundan bahsediyoruz. Akademisyenlere söyledik zaten.
Ö. M: Peki, bu mücadeleye devam tabii.
H. G: Tabii ki, bu hafta kritik dönemde iktidar bloğunun bütün bir toplumu, bütün bir örgütlü örgütsüz herkesi bu konuyla ilgili dimdik karşısında görmesi gerekiyor. Bu teklifi pazarlık yaparak, sağını solunu değiştirerek değil, toptan geri çekmesi gerekiyor ve bir daha ülkenin gündemine getirmemesi gerekiyor.
Ö. M: Takipte kalalım o zaman sizi belki tekrar yayına da gelişmelere bağlı olarak tekrar görüşme yayında görüşme imkanımız var.
H. G: Tabii ki.Apaçık Radyo'nun da yolu açık olsun. Her zaman destekliyoruz. Arkadaşlarımızın da selamını getirdim ayrıca.