TBMM, Akbelen'i görüşmek için olağanüstü toplanıyor. Doğa aktivisti, çevre mühendisi ve İkizköy Çevre Komitesi'nden Deniz Gümüşel, son durumu değerlendirdi.
Ömer Madra: Evet. Açık Radyo burası, 95.0. Açık Gazete’desiniz, bugün Ahmet İnsel yok programımızda ama Deniz Gümüşel ile görüşüyoruz. Kısa bir görüşme yapmaya çalışıyoruz. Doğa aktivisti, çevre mühendisi ve İkizköy Çevre Komitesi'nden kendisi. Merhabalar, Deniz Gümüşel.
Deniz Gümüşel: Günaydın, merhabalar.
Özdeş Özbay: Günaydın, hoşgeldiniz.
Ö.M.: Bu çok yoğun gündemde bağlandığınız için de teşekkür ederiz. Son durumları bir de sizden alabilir miyiz, yaşananları ve yaşanmasını bekleyecek olduklarımızı?
D.G.: Evet. Biliyorsunuz, yaklaşık 12 gündür kesim devam ediyor alanda. Akbelen Ormanı'nda ağaçları tomruk haline getirip alandan çıkarıyorlar şimdi. Alanı, madeni hazırlıyor Orman Genel Müdürlüğü. Bu tomrukları da satacaklar çok büyük bir ihtimalle, buradan da bir gelir elde edilecek. Her şey biraz böyle satış değeri üzerinden devam ediyor maalesef şu anda. Ama İkizköylülerin ve yıllardır onlara destek olan biz yaşam savunucularının çok net bir hedefi var; Akdelen Ormanı henüz orman niteliğini yitirmiş durumda değil. Hem ekolojik olarak yitirmiş durumda değil, hem de yasal olarak yitirmiş durumda değil. Biz Akbelen Ormanı'nın toprağını, bitki örtüsünü kurtarabildiğimiz kadarıyla yani hayvanlarını, böceklerini, mantarlarını korumak üzere bir irade gösteriyoruz.
Oldukça hızlı gelişmeler yaşadık son 10 gün, 12 gün içerisinde. Bugün siz de duyurmuşsunuzdur diye tahmin ediyorum öncesinde; TBMM özel bir oturumla Akbelen’i konuşmak üzere toplanıyor.
Ö.M.: Biz de duyurmaya çalıştık.
Bir ekoloji mücadelesi; sokakta, ormanda, tarlada devam eden bir mücadele
D.G.: Evet, çok teşekkür ederiz. Yani şöyle bakıyoruz; tabii 200 milletvekilinin orada bulunması gerekiyor ve ancak o zaman özel oturum başlatılabilecek, yapılabilecek. Bunun için milletvekillerini telefonlarla aradık, e-maillerine dosyalar gönderdik, Twitter'dan ve Instagram'dan seslendik. ‘-Dik’ derken yani biz derken aslında Türkiye kamuoyu olarak yapıldı bu. Çok sahiplenilmiş durumda bu özel oturumun gerçekleşmesi. Tüm kamuoyu tarafından da destekleniyor ve isteniyor. Umuyoruz ki bu olacak. Ama işte yeterli sayıya ulaşmak gerekiyor. Ancak şöyle düşünüyoruz açıkçası Ömer Bey; bu Türkiye demokrasi tarihi için çok özel bir an. Bir ekoloji mücadelesi; sokakta, ormanda, tarlada devam eden bir mücadele. En üst halkın temsiliyetini üstlenmiş olan mecliste gündem olacak ve bunun için özel bir oturum yapılacak. Tekrar demokratik kurumları işletmek anlamında bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Siyasi bir yaptırımı olamayacağının farkındayız bu oturumun ancak yurttaşın sesinin duyuluyor olması ve ekolojik bir meselenin mecliste bu kadar üst düzey bir görüşmeyle tartışılacak olması bile şimdiden bizim kazanç hanemize yazıldı diye değerlendiriyoruz, öyle umut ediyoruz.
Ö.M.: Evet. Bu geliş sırasında yani demokrasinin rengi noktasında durduğuna dair de daha önce İkizköylülerin yaptığı belgelerde de görünüyordu zaten. Bunun üzerinde de kısmen durma ve bunu konuşma fırsatı bulmuştum. Yani bu yol boyunca da gene sık sık kimlik arama gerekçesiyle durdurulduğunu ve gelmenin zorlaştırıldığını da gördük. Ama buna rağmen de ciddi bir katılım olduğunu ve Ankara'ya geliş olduğunu söyleyebiliriz değil mi?
D.G.: Evet. 40 kişilik İkizköy, Çamköy, Karacahisar köylerinden oluşan bir heyet burada olacak. Muğla Çevre Platformu'ndan yaşam savunucusu arkadaşlarımız onlara eşlik ettiler. Ben Milas sınırlarına girme yasağım başladığı için geçtiğimiz hafta Ankara'ya dönmek zorunda kalmıştım. Benim gibi burada dört gözle İkizköylülerle buluşmayı bekleyen pek çok arkadaşımız var. Saat 09:30’da Meslek Birlikleri; KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ev sahipliğinde bir basın açıklaması yapacağız ve aslında bütün demokratik kitle örgütlerini, ekoloji hareketlerinden arkadaşlarımızı ve İkizköy'ün dostlarını en genel anlamıyla bu basın açıklamasına davet ediyoruz. Umuyorum ki meclise girmeden önce de böyle güçlü bir sesle kamuoyunun beklentisini dile getirme fırsatı bulacağız.
Belki küçük bir detay daha vermek lazım. Siz söylediniz, yol boyunca durduruldu arkadaşlarımız. Şu anda da, evet şu anda da otelin girişinde polis bekliyormuş. Arkadaşlarımız henüz aşağıya inmemişlerdi birkaç dakika önce görüştüğümüzde ama görünen o ki meclis süreci bitinceye kadar İkizköy heyetine ‘polisin eşliği’ diyelim nazikçe, eşliği devam edecek.
Ö.Ö.: Akbelen’de de Pazar günü jandarma bu şekilde eşlik etmek durumunda kalmıştı.
Ö.M.: Üç kilometreyi bulan insan zincirine jandarmalar da zorunlu olarak yürüyüşe katılmak zorunda kalmışlardı anladığım kadarıyla.
D.G.: Evet. Bunlar güzel karşılaşmalar da oluyor. Belki toplumun bu kadar kutuplaştırıldığı bir anda aslında toplumun o geri kalan yüzde ellisinin ötekileştirilen yüzde ellisinin aslında nasıl insanlar olduklarını, temel taleplerinin ne olduğunu, jandarmada görev yapmak durumunda kalan arkadaşlarımız da görüyorlar. Bir de işin bu tarafı var. Çok dostça, çok barışçıl ve çok şenlikli bir Pazar günü geçirildi İkizköy’de. Ben uzaktan izlerken kıskandım açıkçası umuyorum ki bu yaşam sevgisi, yaşam hakkı savunusu, ideali geçmiştir.
Ö.M.: Peki, şimdi bu basın toplantısı bu otelin önünde mi gerçekleştirilecek?
D.G.: Makine Mühendisleri Odası'nın eğitim merkezi var, belki Ankara'dan dinleyen dostlarımız vardır, Selanik Caddesi 76 numarada Makine Mühendisleri Odası’nın ev sahipliğinde yapılacak.
Ö.M.: Evet oradan da, basın toplantısından sonra da CHP’nin toplantısına mı katılınacak? O konuda da birkaç bilgi varsa verebilir misiniz?
D.G.: Tabii. Program oldukça kalabalık. Evet, CHP'nin grup toplantısına katılınacak. Onun öncesinde bazı grup başkan vekilleriyle görüşmeler ayarlandı. Ama sadece CHP'nin değil, Yeşil Sol Parti’nin grup toplantısına da katılacağız. Saadet Partisi grubundan milletvekilleriyle görüşmemiz var. DEVA Partili milletvekilleriyle de görüşmemiz var. AKP'den ve MHP'den de randevu talep ettik ama şu ana kadar olumlu bir yanıt gelmedi. Meclise gitmişken mecliste temsil edilen bütün partilerle görüşmek için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye İşçi Partisi'yle de bir görüşme var. Yani sadece CHP ile sınırlı değil. Mecliste mevcudiyeti bulunan bütün partilere ‘Akbelen'in neden yaşamsal bir mücadele olduğu’nu anlatmak için elimizden geleni yapacağız.
Ö.M.: Bu söylediğiniz ilginç aslında. Türkiye'nin en büyük partisi olan, en çok milletvekiline sahip olan AKP'den görüşme talebine hiçbir cevap alamadınız öyle mi?
D.G.: Şu ana kadar bir cevap alamadık. Umudumuzu kesmiyoruz. İletişim birbirimizi anlatmak için tek yol. O yüzden biz gereken girişimleri yaptık. Bakalım ne olacak? Saat 15:00’teki görüşmeye kadar bir cevap verirlerse onlarla da görüşürüz.
Ö.M.: Evet. MHP için de tabii aynı şey. HÜDA-PAR’la da böyle bir talep oldu mu?
D.G.: Yok olmadı.
Ö.M.: Olmadı. Evet yani son derece kritik günler. Sabır dilerim ve çok öyle hızla da sabredecek bir durum da yok. Yani sabırsızlıkla bekliyoruz diyebiliriz aslında bunun bir dönüm noktası olup olmaması hakkında. Peki bir de şeyi sorayım, sizin de daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Meclisten yeterli sayı elde edilirse özel bir gündemle toplantı yapılması bekleniyor ve genel görüşme olacak. Bu konudaki beklentileri de birazcık söyleyebilir miyiz?
D.G.: Yani şöyle, biz 600 milletvekilinin tamamına Akdelen Ormanı'nda neler oluyor diye hem hukuki, hem idari, hem de şu ana kadar yapmış olduğumuz eylemlerimizi de anlatan, bunun gerekçelerini anlatan ve oradaki ekolojik yıkımı anlatan bir dosya gönderdik. Çok açık bir şekilde şunu ifade ettik; sermayeye kolaylık gösteren, sermayenin önünü açan bir politika izlendiğini ve ekolojik yıkımın yanı sıra bunun yurttaşların hayatlarında ekonomik olarak da, sosyolojik olarak da çok büyük bir yıkım haline geldiğini göstermeye çalıştık. Umuyorum ki mecliste de bu konu bütün boyutlarıyla ele alınır. Çünkü hepsi birbirine bağlı. Çok ciddi bir toplumsal meseleyle karşı karşıyayız. Meclis biliyorsunuz, yani çok böyle yaptırım gücü olan bir organ olmaması gibi bir sıkıntımız var. Dolayısıyla şu anda kamuoyunun oluşması ve partilerin siyasi perspektiflerinin bu konuda netleşmesine aracılık etmesini umut ediyoruz. Yani bundan sonra partiler bu özel oturumda söyledikleri sözlerden sorumlu olacaklar, taahhüt altına girecekler. Biz de bunun takipçisi olacağız. Şu an için bekleyebileceğimiz şey bu. Tarım Orman Bakanı'nın böylesi bir toplantıdan etkilenip maden iznini iptal etmek gibi bir girişime gireceğini düşünmüyoruz. O kadar naif davranmamak lazım, Türkiye'de yaşıyoruz. Ama dediğim gibi siyasal anlamda bir tartışma alanı açılır diye umut ediyoruz Ömer Bey.
Ö.M.: Evet yani bunun hem Türkiye açısından çeşitli boyutlarıyla son derece önemli bir dönüm noktası olabileceğini söyleyelim, hem de Türkiye'nin aynı zamanda bağlı bulunduğu, taahhütler altına girdiği uluslararası anlaşmalara bağlılığı konusunda da ve bir de tabii anayasal. Ormanların korunmasının birincil bir hak olarak kabul eden anayasa maddesinin de varlığının da bir kez daha gündeme geleceğini söyleyelim. Çok teşekkürler Deniz Gümüşel. Bunun sonuçlarını belki yarın değerlendirme imkanı buluruz diye kapatalım. Yani sizi daha fazla burada tutmadan, meşgul etmeden ama yarın için de en kısa zamanda tekrar değerlendirme yapmak üzere bir söz olarak bırakalım sizi.
D.G.: Seve, seve. Çok teşekkürler bu fırsat için. Bir aksilik olmazsa yarın görüşmek dileğiyle.
Ö.Ö.: Görüşmek üzere, teşekkürler.
Ö.M.: Teşekkürler.
D.G.: Kolay gelsin. İyi günler.