Açık Gazete: 17 Ocak 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Medeniyetimden İnsan Manzaraları – II

Dünkü medeniyet turumuza Çin’den başlamış, 1989’da Tiananmen meydanında bütün dünyadan gizlenen katliamın korkunç içyüzünü 28 yıl sonra yeni öğrenen bütün dünyanın şâhâne kayıtsızlığına devam ettiğini görmüştük.

Çin-i Maçin – gene:

Ayağımız uğurlu geldi diyelim; pek bereketli geçen o kıtalar ve medeniyetler arası turumuzun ikinci gününe gene Çin’den başlayalım. İran bandıralı Sanchi tankeri Şanghay açıklarında bir hafta alev alev yandıktan ve yüzlerce metre yükseklere duman saldıktan sonra battı. 32 kişilik mürettebattan sadece 3’ünün cesedi bulunabildi. 1 milyon varil hafif (condensate) petrol de Çin’in en önemli balıkçılık sularını zehirlemeye başladı. Geminin battığı yer, balıkların yumurtlama alanlarını ve kambur balinanın göç yolunu zehirleyip mahvetme riski taşıyordu.

Çin yönetimi, geminin yakınlarında kurtarma tekneleri olduğu halde gemiyi günlerce yanmaya bıraktı. Peki bunu neden yaptı? Aslında 2 seçeneği vardı. Ya, gemideki yangını hemen söndürmeye girişebilir ve denizcileri kurtarabilirdi. Ya da sulara karışmasını mümkün olduğunca engellemek için petrolü yanmaya bırakabilirdi. Olay mahalline hızla yetişen Çin itfaiye teknelerinin köpük yerine –petrol yangınında gayet etkisiz olduğu bilinen– su sıktığına bakılırsa, balık alanlarını korumayı tercih ettiği görülüyordu. Gemiyi batmaya bırakmanın her bakımdan “en kötü senaryo” olduğunda ise hemen herkes hemfikirdi. (Benjamin Haas, The Guardian, 16 Ocak 2018)

Bu noktada akla Tebeşir Dairesi geliyor tabii: Ortaçağ’da Çin Yuan Hanedanlığı döneminde yaşamış olan Li-Çen-Fu’nun bu adı taşıyan dramında çocuk kime kalacaktır? Ona can verene mi, yoksa ona kan verene? Çin klasik oyununda öz anneye kalır. Oysa aynı oyundan esinlenen ama olay mekânını Çin’den başka bir ülkeye taşıyan Bertolt Brecht, Kafkas Tebeşir Dairesi oyununda çocuğu, ona bakıp büyütene bırakır.

Oysa, postmodern medeniyetimizde Çin ne onu, ne onu yapmış, denizcileri feda etmiş, özel petrol renksiz olduğu için kirlenme gözükmez diye düşünüp aslında suları da kısa günün kârı diye yıkıma bırakmıştı.

Çin’e yeni bir piyes yazma zamanı gelmiş anlaşılan.

Okyanusya: Avustralya:

Uzakdoğu’dan bu sefer Okyanusya’ya geçelim. Önce Avustralya:Yeryüzünün uzaydan bile görünen en büyük organizması, Avustralya’nın medar-ı iftiharı, biyolojik çeşitliliğin ve atmosferin en büyük hayat kaynaklarından Büyük Mercan Resifi’ne. Queensland yani kraliçenin mülkü diye adlandırılmış bu tâcın en büyük mücevheri, en büyük turist ziyaretgâhı olan bu olağanüstü canlı, küresel ısınma yüzünden büyük bir hızla “ağarmakta” ve büyük ölçüde tümden ölüme yaklaşmakta. Bilim insanları birbiri ardından ayrıntılı araştırmalarla bu korkunç yıkımı rapor etmekteler.

Eyalet Deniz Parkı Turizm Operatörleri  Birliği bu duruma korkunç kızmış. Tahribatı belgeleyip dünyayı uyaran bilim insanlara verilen devlet fonlarının derhal kesilmesini istemiş. “Bu yanıltıcı raporları yazan heyetin başındaki profesör, hıyarın biri” demiş Birlik başkanı. “Mercan Resifimizin ağarıp öldüğünü sanan Amerika ve Avrupa’daki müşterilerimizi kaçırtıp, mercanımıza 10 milyonlarca dolarlık zarar verdi.” (Amy Remeikis, The Guardian, 12 Ocak 2018).

2016 yılında mercan resifinin kirlenme ve küresel ısınmadan dolayı sadece % 7’sinin “ağarmadan” kaldığını belgeleyip ispatlayan profesörün I. Cihan Harbi’nden kalma kahramanlık şarkısı “Waltzing Matilda” ile Turizm Derneği Başkanını dansa kaldırmasını, onu pistte döndüre döndüre sarhoş etmesini öneriyoruz.

Okyanusya: Yeni Zelanda:

Komşu Yeni Zelanda’da ise deniz ürünleri endüstrisi çok üzüntülü. Ülke karasularında ve açık denizlerinde yaşayan penguenler, deniz aslanları, yunuslar, foklar vb büyük bir hızla tükenmekte. Deniz aslanları ile sarı gözlü penguen popülasyonları özellikle yokoluşa doğru gidiyor.

Ama endüstrinin üzüntüsü bundan kaynaklanmıyor. Trol gemilerinde kilometrelerce uzayan misina ve ağlardan dolayı yan ürün olarak ele geçirilen ve ölüleri geri denize atılan canlıların fazlalığı yüzünden oluyor bu azalış. Endüstrinin üzüntüsü ise, hükümetin yeni kanunlar çıkarıp gemilere koyduğu kameralarla ağlara kapılan ölü penguenlerin dehşet verici görüntülerini kamuoyuna göstermesi yüzünden. Yeni Zelanda Temel Endüstriler Bakanlığı’na yazdıkları mektupla bu görüntülerin sansürlenmesini istiyorlar.

Neden peki? Çünkü, diyor yılda 650 milyon YZ Doları ihracat yapan bu endüstrinin temsilcileri: “Yeni Zelanda AŞ, bir marka olarak bu korkunç görüntülerin yayılmasından  büyük zarar görüyor, bir sürü müşteri ve para kaybediyor.” Ayrıca, ikinci bir sebep daha sayıyorlar, sansürü desteklemek adına: “Hem, trol teknelerinde çalışan gemicilerin özel hayatlarının gizliliği ne olacak? Ticari sırlar ne olacak?” (Eleanor Ainge Roy, The Guardian, 17 Ocak 2018)

Oraya da hazır bir çözüm önerimiz var, merak buyurmayın: Yeni Zelanda’nın ve Doğu Polinezya adalarının sahib-i aslisi olan Maorilerin diğer halkların bu endüstri liderlerinin gelişkin trol gemilerine o küçük ve mükemmel kanolarıyla bordalamaları ve güvertede 5 küsur bin yıllık dövmelerini sergileyerek “kapa haka” savaş dansları sergilemeleri pek yerinde olur. Ölmüş sarı gözlü Penguen görüntülerinin yerine bu gösteriyi tercih ederler mi, orası meçhul, ama olsun.

Bizce denemeliler.

Vakanüvis ÖM

 

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
The Eagles The Sad cafe
Allen Toussaint Tipitina me
Edwin Starr War