Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni yayınlandı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, dünyadaki 180 ülkede basın özgürlüğünün durumunu mercek altına aldığı 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni kamuoyuna açıkladı. Türkiye listede 154’üncü sırada yer aldı. Geçen yıl 157'nci sırada yer alan Türkiye, bu yıl üç sıra yükselmiş oldu. Ögrüt bunun "mekanik bir yükseliş" olduğunu belirtiyor.
İnternette sansür artıyor
Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde bu yıl 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer aldı.
Raporda, Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısında geçen yıl az bir gerileme kaydedilse de dünya genelinde hala en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğu vurgulandı. Türkiye'de internet medyasına yönelik sansürün arttığı belirtilen raporda, RSF'in ortak kuruluşu Bianet'in verilerine göre 2019 yılında en az 586 haberin internette sansürlendiği vurgulandı.
RSF'in raporunda "Diktatörlükler, otoriterler ve popülist rejimler ne pahasına olursa olsun bağımsız bilgiyi baskı altına almayı artırarak sürdürdü“ değerlendirmesine yer verildi. "Korona pandemisi dünyadaki mevcut baskıcı eğilimleri bir büyüteç gibi bir araya topladı“ diyen RSF Yönetim Kurulu sözcüsü Katja Gloger, listenin pandemi başlamadan önce hazırlandığına dikkat çekti.
Beş ana krize bir yenisi eklendi
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in gün içinde endeksin yayınlanmasının ardından yaptığı açıklamada "gazeteciliği zorlu bir on yılın beklediği" söyleniyor:
"Basın özgürlüğü beş majör kriz birden yaşıyor: (otoriter yönetimlerin saldırganlığında bağlı) jeopolitik kriz, (özel regülasyonların yokluğuna bağlı) teknolojik kriz, (basın ve gazetecilere yönelik, demokratik olarak seçilmiş Devletlerin yöneticileri tarafından teşvik edilen nefret kaynaklı) demokratik kriz, (bilgi kaynaklarına yönelik artan kuşkuyla) güven krizi ve (nitelikli gazeteciliğin yoksullaşmasına yol açan) ekonomik kriz.
Bunlara bir de sağlık krizi eklendi: Koronavirüs pandemisi, çok sayıda otoriter yönetimin o meşhur "şok doktrinini" devreye sokmaları için bir bahane işlevi görüyor".
Bu on yılın gazetecilik mesleği için belirleyici olacağı belirtilen açıklamada "özgür, bağımsız, çoğulcu ve güvenilir bilgiye ulaşma hakkının hiç olmadığı kadar tehdit altında olduğu" vurgulanmakta ve herkes bağımsız medyayı desteklemeye çağrılmakta.