Burcu Karakaş'la İstanbul Sözleşmesi çevresinde gelişen tartışmalara bakıyoruz.
"Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı", namı diğer İstanbul Sözleşmesi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2011'de kabul edilerek yasalaştı. 6 yıldır da ülkemizde yürürlükte. Son birkaç haftadır ise başta kadın hareketi olmak üzere, toplumun pekçok kesiminin ana gündemi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Bianet'ten aktarırsak uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
***
Türkiye'de 6 yıldır yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nin mahiyeti, belki de pek çoğumuz için son birkaç ay içinde iktidar cenahından "[sözleşmeden] gerekirse çekiliriz" açıklaması gelene kadar pek açık değildi. Cinsel eşitlik mücadelesinin önemli bir kazanımı ve bu kazanımların güvencesi olan Sözleşme çevresinde son haftalarda süregelen tartışmayı, İstanbul Sözleşmesi'nin kapsam ve ilkelerii Açık Radyo programcısı ve gazeteci Burcu Karakaş'la konuştuk. Geri çekilme/çekilmeme tartışmasından öte, hayati gündemimiz sözleşmenin Türkiye'de hakkıyla uygulanmayışının altındaki sebepler ve feminist mücadelenin başını çektiği toplumsal mücadelenin, ülkemizde toplumsal cinsiyet alanında büyük eksikliğini duyduğumuz siyasi iradenin boşluğunu doldurma zorunluluğu hakkında tartıştık.