Barbadoslu İngiliz müzisyen Shabaka Hutchings’le sohbet.
Sons of Kemet ve Comet is Coming’le, son on yılına damgasını vuran Londra caz sahnesinin müstesna figürlerinden biri Shabaka Hutchings; kökenleri Karayip ritimlerine ve Afrika nefeslerine dayanan, rap sahnesiyle ve şiirle iç içe bir müziğin mucidi.
Sahnedeki bitimsiz enerjisi ve virtüözitesine tezat bir ketumluğa sahip olduğunu, kendisiyle bir mülakat için randevulaşmaya kalktığımızda anlıyoruz. İlginçtir, Shabaka görüşmeyi internet aracılığıyla yapmaktansa telefonu tercih edeceğini; zamanı çok kısıtlı olduğu için sadece 20 dakikamızın olduğunu söylüyor. Daha sonra, kendisiyle mülakata oturmuş kimi isimlerden ve mecralardan durumun bize özel olmadığını anlıyoruz. Dert değil, zira söz konusu kişi bizim gözümüzde asrî müzik sahnesinin önde gelen büyücülerinden.
Dünya üzerinde yaşayan en ilginç tuba icracılarından Theon Cross’un muazzam basları; Thom Yorke ve Jonny Greenwood’la ortak grupları The Smile vesilesiyle ismini yakın zamanda andığımız Tom Skinner ve Eddie Hick’in bol trampetli çifte davullarıyla birlikte Hutchings’in Sons of Kemet ekibi, Karayip-Afrika müziğinin hayli sıradışı ve yüksek enerjili bir caz yorumunu 29 Mayıs’ta İstanbullu müzikseverlere sundular.
Zorlu PSM’nin EFG London Jazz Festival’la ortak etkinlikleri çerçevesinde gerçekleşen konser; müziğin sahnede, gerçek insanların arasında ve o “anda” üretilen bir duygu olduğunu; Afrika poliritim geleneklerinin günümüz dünyasını söyleyeceği halen çok fazla şey bulunduğunu orada olanlara bir defa daha kanıtladı.
Şimdi, Aposto!'nun sinema ve müzik yayını Duende’den Taner Turna’yla bir araya gelerek oluşturduğumuz sorulara usta Shabaka Hutchings’in verdiği cevapları işitme zamanı.
