Bu hafta programımızın ilk bölümünde karşı devrim iddialarını değerlendirdik. Programın ikinci yarısında da 1917’de söz, yetki ve karar hakkı için ortaya çıkan taban örgütlenmeleri olan sovyetlerin, fabrika komite ve konseylerinin, işçi milis ve muhafızlarının Ekim Devrimi’nden sonra güç ve önem kaybetmelerinin de bir karşı devrim olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği üzerinde durduk.
Karşı Devrim, Devrimin mütemmim cüzü yani ayrılmaz parçasıdır. Devrimler tarihinin devrim gibi önemli bir olgusudur. Bundan dolayı bu hafta programımızda devrimlerin nedenleri, şartları, süreç ve sonuçlarının yanında bir başka önemli konu olan Karşı Devrim olgusunu konuştuk. Her devrime ilişkin politik tartışma ve analizler devrim gibi karşı devrimin de tanımlanması ve tespit edilmesinde farklılıklar yaratır.
Farklı politik pozisyonlar farklı yorumlara yol açar. Kimi yorumlarda Ekim Devrim’i bir karşı devrim olarak vurgulanırken kimi değerlendirmeler Ekim’i 1917’deki devrimin zirvesi veya nihayetlenmesi olarak okuyabilir. Yine Şubat Devrimi’nden sonra Nisan ayında Geçici Hükümet’in kararları ve girişimleri, general Kornilov’un Ağustos ayında gerçekleştirdiği darbe girişimi önemli karşı devrim girişimleri olarak değerlendirilebilir. Keza 1917 sonrasında yaşanan ve 1918-1922 yılları arasında gerçekleşen İç Savaş, yani Beyazlar ile Kızıllar arasındaki mücadele de 1917 devrimine karşı ortaya çıkan bir karşı devrim girişimi olarak değerlendirilebilir. Diğer yandan yine Stalin’in iktidarı da birçok kesimce karşı devrim olarak kabul edilmiştir.
Programımızda bu farklı karşı devrim iddialarını değerlendirdik. Programın ikinci yarısında da 1917’de söz, yetki ve karar hakkı için ortaya çıkan taban örgütlenmeleri olan sovyetlerin, fabrika komite ve konseylerinin, işçi milis ve muhafızlarının Ekim Devrimi’nden sonra güç ve önem kaybetmelerinin de bir karşı devrim olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği üzerinde durduk.