Eksik Mecaz Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Köylü ve işçi isyanlarının ortaya çıktığı, radikal dönüşümlerin habercisi olan bir dönemde yazılan Frankenstein romanını, sınıfsal bir alegori olarak ele alan eleştirileri konuşuyoruz.

"Canavar kim?"
Yaratığın kendisi için bir eş yaratması talebi karşısında Dr. Frankenstein’ın düştüğü etik açmazları ele alıyor ve değişen köle-efendi rollerini konuşuyoruz.

Yaratıcının Etik Açmazı
Dünyaya gözlerini açtığı ilk andan itibaren şefkat ve sevgiye ihtiyaç duyan ancak yaratıcı babası tarafından terk edilen Frankenstein’ın yaratığının olgunlaşma / canavarlaşma sürecini konuşuyoruz.

"Baba, beni neden terk ettin?"
Doğanın sırlarını ele geçirmeye çalışan Faustiyen bir karakter olarak Dr. Frankenstein’ı konuşuyoruz. Mary Shelley’nin tanrıları kızdıran Prometheus’un modern bir versiyonu olarak tarif ettiği Frankenstein’ın can verdiği yaratık üzerinden o kadim soruyu soruyoruz: “Neden canavarlar yaratıyoruz?”

Neden canavarlar yaratıyoruz?
Frankenstein romanını ve esere kaynaklık eden mitleri yazarı Mary Shelley'nin gördüğü rüyası üzerinden konuşmaya devam ediyor; Aydınlanma sonrasında ortaya çıkan yeni bilimsel keşiflerin vaat ettiği yaratıcılığın kışkırttığı kadim korkuların izlerini takip ediyoruz.

Mary Shelley'nin Rüyası
Bir Faustyen anlatı olarak Mary Shelley'in Frankenstein ya da Modern Prometheus adlı romanını konuşmaya başlıyoruz. 1816'da yayımlanan romanla, bilgi arayışında Faust karakterinin ötesine geçerek Tanrısal bir yaratıcılığa soyunan romantik huzursuz ruh Dr. Frankenstein'ın ortaya çıkma serüvenini, Shelley'in nasıl bir atmosferde romanı yazdığını, içinde biçimlendiği entelektüel dünyayı, Lord Byron, Mary Wollstonecraft, William Godwin gibi öne çıkan isimlerle ilişkisini ele alıyoruz.

Frankenstein ya da Modern Prometheus
Modern Türkiye’nin kuruluş yıllarındaki pozitivist aydınların trajik çabasını Faustiyen bir karakter olarak tarif eden Orhan Pamuk’un Sessiz Ev romanını ele alıyoruz.

Doktor Faust'un Evi
Faust esintileri Tanpınar ile devam ediyor. Türk edebiyatında modernist kırılmanın öncülerinden biri olarak Tanpınar, hem Huzur’da hem de Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Faustyen karakterler kurgulamış. Bu programda demonik bir figür olarak Suat ile Mümtaz’ın ilişkisini ve kendi deyimiyle 'Şark Faust’u' Hayri İrdal ile baştan çıkarıcı Halit Ayarcı’nın baş karakterleri olduğu bir Faustyen parodi olarak Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü konuşuyoruz.

Bir Faustyen parodisi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Faust’un sanat ve edebiyattaki etkilerini konuşmaya devam ederken, Rembrandt’dan Salvador Dali’ye, Kathe Kolwitz’den Delacroix’ya resimdeki izlerini, metindeki hangi sahnelerin nasıl resmedildiğini ele alıyor ve ardından Türk edebiyatına geçiyoruz.
Faustyen karakter ya da Faustyen anlatının özellikle Türkçe romanda izlerini sürmeye, Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah romanıyla başlıyor; Faustyen bir anlaşmaya imza atan baş karakterin gerçekten Faustyen bir karakter olup olmadığını tartışıyoruz.

Faustyen anlatının Türkçe romanda izleri
Faust figürü etrafında konuşmaya ve Faust’tan ilham alan müzikleri dinlemeye devam ediyoruz.
Goethe’nin Faust’unun hangi ana 'dur geçme' dedikten sonra Mefisto’nun zincirlerine vurulduğunu konuşuyor ve ardından Thomas Mann’ın Faust ile Mefisto’yu adeta birleştiren demonik karakteri Adrian’ı, onun müzik ve sanatla kurduğu Faustiyen ilişkiyi ve yaratıcılığın bedelini Dr Faustus romanı etrafında ele alıyoruz.

"Dr. Faustus" romanı etrafında yaratıcılığın bedeli