Kültürel Miras Ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin? Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Marmara Denizi’ni Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Peki neden Erdek, Marmara ve İstanbul Adaları?
4 Kasım'da bazı alanların Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) olarak tespit ve ilan edilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlandı. Cumhurbaşkanlığı Kararı’nda en çarpıcı özellik ÖÇKB kapsamına İstanbul İli Adalar İlçesi ile Balıkesir iline bağlı Erdek ve Marmara İlçelerinin de dahil edilmiş olması. Erdek, İstanbul ve Marmara Adaları, toplam 56.000 kişiyi aşan sayıda nüfusu olan ve arkeolojik, doğal, kentsel sit gibi çeşitli koruma statüleri ile hali hazırda koruma altına alınmış önemli doğal ve kültürel miras alanları. ÖÇKB kapsamına alınmaları, buralara ilişkin imar planlarını yapma, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etme ve re'sen onaylama yetkilerinin Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığına geçmesine neden olacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Erdek, İstanbul ve Marmara Adalarının imar planlama süreçlerine dahil olup yeni planlar yaptırması söz konusu olacak mı? ÖÇKB kararı yerleşimler için yerel idarelerin yetkilerinin kısıtlanması anlamına mı geliyor? Marmara Denizi’ni, çevresini, biyoçeşitliliğini korumak açısından bakıldığında Adaların imarına bu şekilde müdahale etmenin etkisi ne olacak?
Bu konuyu İstanbul Adalarından Büyükada’da yaşayan ve çalışan mimar Ali Erkurt ile konuşuyoruz.

Adalar ve Erdek'in imar planlama süreçleri
Bu haftaki konuğumuz Asuman Türkün. Kendisi “Tarihi Kent Merkezlerinin Yeniden Yapılanmasında Belirleyici Faktörler ve Olası Senaryolar: Beyoğlu Örneği” başlıklı araştırma çalışmasını oldukça geniş bir ekiple yeni bitirdi ve “Arafta bir Beyoğlu” çevrimiçi sergisinde bulgularını yayınladı. Biz de son haftalarda Beyoğlu Kültür Yolu’nu ve Beyoğlu’nda yaşanan dönüşümü programlarımızda ele almaktayken bu çevrimiçi sergi önümüze çıktı. Asuman Türkün ile İstanbul’un en önemli tarihi merkezlerinden biri olan Beyoğlu’nun zaman içindeki sosyo-mekânsal dönüşümünü ve Beyoğlu’nun şimdiye kadar, geçirdiği tüm krizlere ve travmatik kopuşlara rağmen yılların içinden kimliğini nasıl devam ettirebildiğini, Beyoğlu kimliğinin sürekliliğini ve kalıcılığını sağlayan unsurların neler olduğunu konuşuyoruz.

Arafta Bir Beyoğlu…
Kültür ve Turizm Bakanlığı Beyoğlu Kültür Yolu Festivali adını taşıyan yeni bir kültürel etkinlik başlattı. Festival Bakanlığın yatırım yaptığı ve yönettiği “Beyoğlu Kültür Yolu” üzerinde yer alan mekanlarda gerçekleşti. Beyoğlu Kültür yolu, inşaatı yeni biten Galataport'tan turistleri alıp Galata Kulesi ve oradan İstiklal Caddesi üzerinde çeşitli mekanlara uğrayıp, Taksim Camii ve AKM’ye ulaştıran turistik bir rota. Mekanlar arasında Narmanlı Han, Emek Sineması gibi İstanbulluların korunması için büyük mücadele verdiği fakat buna rağmen yıkılıp AVM türü işlevleri yüklenmek üzere yeniden yapılan yapılar da var. Yine kültür ve sanat etkinlikleriyle bir meşrulaştırma vakası ile mi karşı karşıyayız? Beyoğlu Kültür Yolu Bakan Ersoy’un da vurguladığı gibi Türkiye’nin uluslararası alanda turizm açısından özellikle imajını yükseltmeyi merkezine koyan, turizm-odaklı bir kültür projesi. Kültür ve sanat içeriği olarak Beyoğlu Kültür Yolu Festivali turistlere nasıl bir Beyoğlu imajı çizmeye çalışıyor? Etkinliklere bakıldığında türlü türlü başlıklar var; buna karşılık herhangi bir başka yerde de olabilecek türden basmakalıp seyirlik ürünler çoğunlukta. Asıl Beyoğlu sanki bu festivalde yok!
Bu programımızda konuğumuz Mekanda Adalet Derneği’nin kurucularından ve yöneticisi Yaşar Adanalı ile Beyoğlu Kültür Yolu’nu ve Festivalini konuşuyoruz.

Beyoğlu Kültür Yolu’nda Ne var? Ne Yok?
1990’lı yıllarda Beyoğlu’nda nasıl bir kültür hayatı vardı? Kültür merkezleri, eğlence mekanları, lokantaları, sinemaları, kitapçıları, tiyatroları ile ne tür bir atmosfer hakimdi, keyif, kültür ve karşılaşma alanı olarak Beyoğlu nasıl tanımlanabilir? Bunları konuşmak üzere Gökhan Akçura’yı programımıza davet ettik. Akçura 90’lı yılların Beyoğlu’suna ilişkin son zamanlarda pek çok bilgi, belge paylaşıyor; alışveriş, yeme-içme, müzik, eğlence, AKM, gibi birçok başlıkta o dönemin ruhunu anlatıyor. Bu programımızda kültürel ifadelerin çeşitliliğini ve serbestliğin değeri açısından Beyoğlu'nun dününü ve bugününü Akçura'yla konuşuyoruz.

90’lı yıllardaki Beyoğlu kültürü bugün nerede?
Her Pazartesi yaptığımız bu 25 dakikalık kısa programımızda bir sene boyunca neler konuşmuşuz diye dönüp bir bakınca Türkiye’de son dönem kültürel miras varlıklarının karşı karşıya olduğu sorunlu uygulamalardan iyi koruma vakalarına, çok sayıda konuyu ele almış olduğumuzu gördük.

Nam-ı diğer "KorumaRadyoda" bir senesini doldurdu
Geçtiğimiz haftalarda açılan Tersane İstanbul, tarihi Haliç tersanelerine tamamen yeni işlevler getirirken bu mekânın kullanım değerinden çok değişim ve ticari değerine odaklanıyor. Contemporary İstanbul gibi Tersane İstanbul'a taşınan kültür ve sanat "olayları" bu denklemin hangi tarafında yer alıyor? Kültür ve sanat kapatıcı, örtücü gibi işlev görmeye başlamıyor mu? Konuklarımız Doç. Dr. Gül Köksal ve Ekin Sarıca ile konuşuyoruz.

Tersane-i Amire’nin rantsal dönüşümüne "sanatsal" dokunuşlar
Assosumadokunma inisiyatifi 19 Ekim Salı günü saat 11:00’de TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı yapıyor ve bir deklarasyon yayınlayarak imzaya açıyor. Bu haftaki programımızda Assos’ta yaşayan kent hakları aktivisti Cem Tüzün ile Assos Antik Kenti limanında olanlar ve “kaya ıslahı” harekatının detaylarını konuşuyoruz.
İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğünce kayaların düşmesi ile ilgili bir rapor hazırlatılması ile başlayan süreç nasıl ilerledi, yerel esnaf ve halk ile görüşmeler yapıldı mı, proje anlatıldı mı? Proje ne yapılmasını öneriyordu ve yapılan uygulama bu önerileri takip ediyor mu? Koruma Bölge Kurulu uygulamalarını gördüğümüz bir projeyi mi onayladı? Yoksa uygulamanın denetlenmesinde mi sorun var?

Doğayı mı ıslah edeceğiz, yoksa kendimizi mi?
2008 yılından bu yana Kıbrıs’ta faaliyetlerini yürütmekte olan iki taraflı Kültürel Miras Teknik Komitesi eş başkanı Ali Tuncay konuğumuz. Komite geçtiğimiz günlerde Avrupa’nın en büyük kültürel miras ödüllerinden olan 2021 Avrupa Kültürel Miras Ödülleri/ Europa Nostra Ödülünü Üstün Hizmet kategorisinde aldı ve Grand Prix – Büyük Ödülleri’nden birisini de aldı. Kültürel Miras Teknik Komitesi eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum çalışanlardan ve uzmanlardan oluşuyor ve kültürel mirası barışçıl işbirliği ve uzlaşma ortamı elde edebilmek için çalışmalarının odağına alıyorlar.

Barış inşasında kültürel mirasın birleştirici rolü
Eylül ayında Urfa’da Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi ve Dünya Neolitik Kongresi tanıtım toplantıları yapıldı. Bu çok kapsamlı projeyi Kültür ve Turizm bakanı Türkiye'nin en büyük arkeolojik araştırma ve kazı projesi olduğunu ilan etti. Toplam 12 alanda kazı öngörülüyor ve bunlardan yedisi başlamış durumda. Ayrıca 2023 yılında neolitik temalı bir uluslararası kongre düzenlenmesi planlanıyor.
Bu programda konuğumuz arkeolog Emeritus Profesör Mehmet Özdoğan ile bu projenin önemini konuşuyoruz. "Taş tepeler" diye adlandırılan bu 200 kilometrelik alana yayılmış kazı alanında ortaya çıkarılan her bir bulgu sonucu neolitik kültüre ilişkin bildiğimiz tüm ezberler bozuluyor diyen Profesör Mehmet Özdoğan bu programımızda neolitik tanımlarının nasıl değiştiğini anlatıyor.

'Taş Tepeler'den, Neolitiği Yeniden Tanımlarken?
22 Eylül'de Doğan Kuban hocamızın vefat haberini aldık. Kültürel miras ve koruma camiasının atası gibiydi kendisi, öncülerindendi. Mimarlık tarihi, mimarlık, kültürel miras ve koruma konularında büyük bir külliyat ve ondan feyz almış yüzlerce öğrenci bıraktı arkasında. Kurucu kuşağın son temsilcilerinden olan hocamız ICOMOS Türkiye'nin de kurulmasını sağlamış ilk başkanıydı, İTÜ Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsü’nü kurdu ve emekliliğine kadar burada ders verdi. Sürekli düşünce üreten, kışkırtıcı, hep soran ve sorgulatan bilge bir eğitimciydi.
Ve orman yangınları, sellerle geçmiş bir yaz dönemini geride bırakarak Sonbahara girdiğimiz bu günlerde bir yaz değerlendirmesi yapalım dedik, ama buna fırsat kalmadan Kuzey Ege’de yer alan Assos antik kentinde “Kaya Islahı” projesi gündeme düştü. Programın geri kalan kısmında afet bölgesi ilan edilen Assos limanında süren bu uygulamayı ele alıyoruz. Validebağ korusunda yine bu hafta yaşanan olaya ve Avrupa Kültürel Miras Zirvesi, Europa Nostra Ödülleri’nden birini alan Kıbrıs Kültürel Miras Teknik Komitesi’ne değiniyoruz.

Doğan Kuban’ı anıyoruz