Opus 94.9’da Berna Uzunoğlu Orak, Aleksandr Scriabin’in eserlerine yer veriyor. 6 Ocak 1871 doğumlu sanatçının doğum gününde, şair, filozof ve müzisyen Scriabin’in yaratıcı hayal gücü ve inkar edilemez özgünlükteki bestelerinden oluşan bir seçki dinliyoruz.
Bu hafta Opus 94.9’da Aleksandr Scriabin’in eserlerine yer vereceğiz. 6 Ocak 1871 doğumlu sanatçının doğum gününde, şair, filozof ve müzisyen Scriabin’in yaratıcı hayal gücü ve inkar edilemez özgünlükteki bestelerinden oluşan bir seçki dinleyeceğiz.
Aleksandr Nikolaevich Scriabin, 1871 Noel Günü'nde Moskova'da, erkeklerin ağırlıklı olarak asker olduğu bir ailede dünyaya geldi. Annesi Lyubov Scriabina kendi bestelerini yazan yetenekli ve başarılı bir piyanistti. Scriabin’i doğurduktan bir yıl sonra tüberkülozdan öldü. Scriabin'in hukuk okuyan babası, diplomatik hizmetlerde görev almak üzere Türkiye'ye atandı.
Aleksandr Scriabin (1879)
Scriabin’e büyükannesi Elizaveta ve teyzesi Lyubov baktı. Üç yaşındayken piyanodaki melodileri tek parmağıyla çalabiliyordu. 8 yaşına geldiğinde, ünlü piyanist Anton Rubinstein, çocuğun piyano çalışına hayranlık duydu. Onun tavsiyesi, çocuğu taleplerle rahatsız etmeden onun kendi hızına gitmesine ve istediği zaman beste yapıp çalmasına izin vermekti.
12 yaşında kızamık hastalığına yakalandı. Bu hastalık, hayatının büyük bölümünde onun solgun, kırılgan ve zayıf bir fiziğe sahip olmasına sebep oldu.
Scriabin, 14 yaşındayken ününü konservatuvara öğrenci hazırlamaya borçlu olan Nikolai Zverev'den piyano dersleri almaya başladı. Zverev'in sınıfındaki öğrenciler arasında Rachmaninov da vardı. Aynı zamanda Scriabin, olağanüstü işitsel yeteneğine dikkat çeken Sergei Taneev'den teori ve armoni derslerine başladı.
Nikolai Zverev
Scriabin, 17 yaşında Moskova konservatuarına girdi; Vassily Safonov ile piyano ve daha sonra Anton Arensky ile kompozisyon çalıştı. 20 yaşına geldiği yıl içerisinde Scriabin'in tatil sırasında aşırı antrenman yapması nedeniyle sağ kolunda ağrılar oluşmaya başladı. Yine aynı yıl, 1891'de, Scriabin ile Arensky arasındaki ilişkiler bozuldu ve Scriabin kompozisyon derslerine gitmeyi bıraktı. Bu durum onun 1892'de Konservatuar'dan küçük altın madalya olarak bilinen madalyayla mezun olmasına yol açtı; büyük altın madalya, hem piyano hem de kompozisyonda başarılı olanlara veriliyordu.
Sanatçı, Almanya, İsviçre ve İtalya'da başarılı konserlerle dolu uzun bir turneye çıktı. Bu gezide edindiği izlenimleri Yirmi Dört Prelüd bestesine aktardı. Aynı yılın sonbaharında, felsefi bakış açısının gelişmesinde büyük etkisi olan Prens Sergei Trubetskoy ile tanıştı.
Scriabin, İlahi Şiir (1903), Ecstasy Şiiri (1907) ve Ateş veya Prometheus Şiiri (1909) dahil olmak üzere beş senfoni yazdı. Bestelediği on piyano sonatı birçok piyanistin repertuarının temelini oluşturur; Beşincisi belki de en popüler olanıdır, Yedinci (Beyaz Ayin) ve Dokuzuncu (Kara Ayin) ise onu yakından takip eder.
Scriabin'in yüzlerce prelüd, etüt ve şiiri 20. yüzyıl piyanizminin başyapıtları olarak kabul edildi ve Fragilité, Satanic Poem, Etrangeté, Désir, Caresse Dansé gibi eserleri büyük beğeni topladı.
Scriabin'in tarzı ilerledikçe büyük ölçüde değişti. İlk parçalar romantik, taze ve kolay ulaşılabilir nitelikteyken, daha sonraki kompozisyonları armoninin daha ileri boyutlarını içeriyordu. Akademisyenler, Scriabin'in 43 yıllık kısa ömrünün ötesinde yaşamış olsaydı, Moskova'nın atonalitenin merkezi haline geleceğini düşünüyor.
Scriabin Nisan 1915’te ani bir enfeksiyona yakalandı; umutsuz tedavi çabaları sonucunda büyük acı ve hezeyan içinde öldü. Cenaze töreni o kadar kalabalıktı ki insanların biletle katılması gerekti. Scriabin, ailesine cenaze masraflarını karşılamaya ya da geçinmeye yetecek kadar para bırakamadan öldü; yakın çevresi tarafından ailesi için para toplamak amacıyla birçok çaba sarf edildi. Uzun süredir Scriabin'i kompozisyon konusunda eleştiren Sergei Rachmaninov, yalnızca Scriabin'in eserlerini çaldığı bir konser turuna çıktı. İlk kez halkın önünde kendi müziği dışında müzik çalıyordu. Konserin tüm gelirini Scriabin ailesine bağışladı. İki büyük sanatçı arasında insanlık ve fedakarlık estetik farklılıkların önüne geçmişti.
Aralarındaki tüm fikir ayrılığına rağmen Rachmaninov, Scriabin’in ölümünden sonra onun ailesinin geçimini sağlamak için yoğun uğraş verdi.
Scriabin’in sanatı, ölümünden sonra uzun süre görmezden gelindi. Gününmüzde onun müziğine ve fikirlerine olan ilgi dünya çapında yeniden canlanıyor.
Rus müziğinin önemli bestecilerinden biri olan Aleksandr Skriyabin, kattığı değerler ve bıraktığı eserler açısından müzik tarihinin ve piyano edebiyatının önemli bestecilerinden biri olmuştur. Skriyabin’in gizemci ve simgeci müzik anlayışı ona uzak geleceğin bestecisi olma ünvanını kazandırmış, piyano tekniğine, armonik yapılara ve nota yazımına getirdiği farklılıklar, onun karmaşık ve anlaşılması zor bir besteci olmasına neden olmuştur. Eserlerinde mitolojik bir kahraman olan “Prometheus” karakterini kullanan Skriyabin, bundan etkilenerek piyano metodunda özel akor ve zincir gamlar ortaya çıkarmıştır.