"Artık Ukrayna'nın güvenliği ile Avrupa'nın güvenliği eşitlendi"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru'da Cengiz Aktar, iki yıl önce gerçekleşen Selanik Tren kazası sonrası gelinen duruma, Kahire’de düzenlenen Arap ligi toplantısında alınan kararlara, Gazze’de ateşkes kararına rağmen devam eden saldırılara, ABD’de Trump’ın yaptığı Birliğin Durumu konuşmasına ve Avrupa’da yıllar sonra kurulmaya çalışılan Avrupa Savunma Topluluğu çalışmalarına değiniyor.

""
Nereye Doğru: 05 Mart 2025
 

Nereye Doğru: 05 Mart 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Nereye Doğru’ya iki yıl önce Selanik’te gerçekleşen tren kazası haberiyle başlayan Cengiz Aktar, “İçinde Selanik’e tatile giden birçok öğrencinin olduğu korkunç bir tren kazasıydı, 57 ölü vardı. İki senesi doldu ve hiçbir şey olmadı. İki senedir dalga geçiyorlar. Sadece treni kullanan kişileri işten aldılar. Öyle ciddi bir soruşturma, araştırma ve dava olmadı. Tepki olarak bütün Yunanistan'da görülmemiş sayıda insan toplandı. Neredeyse ülke nüfusunun üçte biri, üç milyona yakın kişi yürüyüşe katıldı. Selanik, Atina muazzam kalabalıktı. Hükümetin bunu görmezden gelmesi mümkün değil, illaki bir şey yapılacak. Başbakan Kiryakos Miçotakis, bir dolu önlem açıkladı, bakalım göreceğiz ama içinde bulunduğumuz dünyada bu itiraz geleneği fevkalade önemli,” diye belirttiğinde, Ömer Madra, “Daha önce bunu yine konuşmuştuk. George Monbiot'un da dikkatimizi çektiği bir şey vardı; 40 ayrı ülkede yapılan ayaklanmaların boyutu üzerine çok ayrıntılı bir inceleme yapılmış. Science dergisinde sonuçları yayınlandı; ‘Eğer bir toplumun %25’i sokağa çıkıp hak talep ediyor ise devrim olur, değişir’ diyorlarmış,” eklemesini yaptı.



Gazze gündemiyle programına devam eden Cengiz Aktar, “Dün Kahire'de Gazze'nin tekrar inşa planı ile ilgili Arap Ligi toplantısı yapıldı. İlk aşama patlamamış mühimmatın - 50 milyon tondan fazla molozun - temizlenmesi. Devasa bir iş tabii. Gazze halkının yaşayabileceği yüz binlerce geçici konut birimi yapılacak. Molozlar dönüştürülecek ve bir kısmı Gazze'nin Akdeniz şeridinde yeni araziler yaratmak için dolgu maddesi olarak kullanılacak. Başka çare yok. Sürdürülebilir, yeşil, yürünebilir bir Gazze için bütün bu faaliyet beş yıl sürecek. Tarım arazileri yenileniyor, sanayi bölgeleri, geniş park alanları yoktan var ediliyor. Tabii eski Gazze'den geriye hiçbir şey kalmadı. Havaalanı, balıkçı limanı, ticari bir liman yapılıyor. Bunlar zaten önceden de öngörülen, Oslo Barış Anlaşması'nda yer alan işlermiş ama Filistin ile İsrail arası çökünce Oslo Barış Anlaşması gerçekleşmemiş. Cuma günü aynı plan Cidde'de İslam Konferansı Örgütü'ne sunulacak. Amaç, bütün İslam ülkelerini bu plana dahil etmek ve onların maddi manevi desteğini almak. Gelecek ay Mısır, büyük bir Bağışçılar Konferansı düzenleyecek. Mısır, bu çalışmaların başında yer alıyor. Neyse ki Trump ve yandaşlarının Gazze Rivierası konusu artık konuşulmuyor,” derken, Ömer Madra da, “Ama ateşkes anlaşmasına rağmen Gazze'de ölümcül saldırıların devam ettiğine dair haberlere rastlıyoruz. Democracy Now!’da yer alan habere göre güneydeki Refah kentine düzenlenen insansız hava aracı saldırısında en az iki kişi ölmüş. Ölenlerin yasını tutmak için bir araya gelen akrabalar, bir kez daha ateşkes ihlal edildiği için İsrail'i kınadılar ve ‘Ateşkes olduğunu nasıl söylüyorlar? İnsanları öldürürken ateşkes ne demek?’ dediler. El Amine İstasyonu’nun yakınındaki evini görmeye gitmişti ve onu öldürdüler. Yine Pazartesi günü İsrail helikopter saldırısında üç Filistinli yaralandı,” sözlerini eklediğinde, Aktar, bu konudan bahsedeceğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti, “Ateşkes başlamasından bu yana İsrail ordusu dünyanın en ahlaklı ordusu diye kendini tanıttı. İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırılarında 116 Filistinliyi öldürdü ve Philadelphia koridorundan da çekilmeyi reddetti. Ayrıca Batı Şeria’daki dört mülteci kampında militanlara yönelik saldırı yapıldı ve orada Hamas’ı temizleyeceğiz diye 40 bin kişi evlerinden atıldı. 1967'deki Altı Gün Savaşı’ndan bu yana en büyük tehcir vakası. Batı Şeria meselesi fevkalade önemli. ABD’nin yeni İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, protestan ve tescilli bir siyonist. ‘Batı Şeria diye bir şey yoktur. Yahudiye - Judea - ve Samarya’dır orası.’ diyor. Yani istediğiniz gibi oraları alabilirsiniz, demeye getiriyor ve bütün amaç o aslında. Artık radarda - en az Gazze kadar - Batı Şeria’nın olması lazım,” dedi.

“İsrail, Ramazan ile birlikte bir gıda ambargosu koydu ama ona rağmen sokak iftarları yapılıyor. Artı, dün gelen habere göre, bütün elektrik şebekesini de kesmek üzere. Evet, dayatıyor. Tam bir şark kurnazlığı; ‘ateşkesin birinci aşaması devam etsin, bütün rehineler serbest bırakılsın, ondan sonra tekrar vurmaya başlayayım,’ demeye getiriyor,” açıklamasını yapan Cengiz Aktar’a Ömer Madra da, “Şark kurnazlığı değil, garp kurnazlığı bu. İsrail, Batı'yı temsil ediyor,” eklemesini yaptı. Aktar, “Doğru. Güzel bir araştırma okudum, birisi oturmuş, çalışmış, ciddi bir çalışma bu. İsrail nüfusunun %97'si Orta Doğulu değil,” bilgisini verdiğinde, Özbay da, “Aslında Mizrahi denilen Arap Yahudileri de var. Birkaç yüz bin olduklarından söz ediliyor ama %97 oranı çok fazlaymış,” yorumunu yaptı. Aktar, “Evet, bana da öyle geldi ama %97 yerine %80 olsa ne olacak? Çoğu Amerikalı,” yorumunu yaparak Kahire’deki Arap Ligi Toplantısı gündemiyle programına devam etti.

“Önemli bir şey daha oldu, gözden kaçmasın. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas oradaydı, 90 yaşına gelmiş ve senelerdir yeni seçim yapılmasını engelliyormuş. Bu Arap zirvesinde yeni seçim olması kararı çıkmış yani bir başkan yardımcısı seçilecek. Ayrıca Abbas, FATAH'a karşı olup da hapse atılmış olan Filistinlileri serbest bırakmayı da taahhüt etmiş. Gazze sonrası yeni bir devlet kurulacak mı, kurulmayacak mı ayrı bir mesele ama bütün bunlara hazırlık olarak bir adım atılmış. Bu da önemli,” diye belirten Cengiz Aktar’a Özdeş Özbay, “Çin ara buluculuğunda aylar önce bir Ulusal Birliği kurulmuştu, orada da geçiyordu zaten,” eklemesini yaptı.



Programında ABD gündemine geçen Cengiz Aktar, “Trump dün, Birliğin Durumu (State of the Union) konuşmasını yaptı. Bunun üzerinde pek söylenecek bir şey yok ama Rusya ve İsrail dışında dünyaya savaş açmış vaziyette. Niye bütün dünya diyorum? Çünkü mesela USAID'nin (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) lağvedilmesi ve bütün kaynaklarının kesilmesi bütün dünyayı ilgilendiriyor çünkü onlar Afrika'da, Asya'da, Amerika'nın güneyinde irili ufaklı dünya kadar iş yapıyorlardı. Bir de tabii gümrük vergileri var. Trump orada herkesle didişiyor. Tam göze göz, dişe diş durumu var. Trump, ‘Siz böyle bizim koyduğumuz gümrük vergileri karşısında aynı oranda gümrük vergilerini arttırmaya kalkarsanız ve Amerikan mallarına ambargo koyarsanız - ki Kanada onu yaptı - biz de aynı şekilde arttırmaya devam edeceğiz’ diyor. Bu bildiğin savaş. Zaten piyasalar allak bullak. Bu ticaret savaşına dönüşmüş vaziyette ve çok hızlı gidiyor,” diye belirtirken, Ömer Madra da, “The Guardian gazetesinde Arwa Mahdawi'nin son derece hoş bir yazısı çıktı. ‘İnsanların iklim acil durumu hakkında kaygılanmasını nasıl durdurursunuz? Gayet basit. Kim bu konuda çalışıyor ise onların işine son verirsiniz, bitirirsiniz. Donald Trump'ın yaptığı şey de tam buydu zaten. İklim durumlarını tahmin eden kuruluştaki bütün insanları atıyor. Bu son derece önemli. Trump önce kasırgaları, hortumları nükleer bombayla durduracağını söylemişti; şimdi de iklimle uğraşan uzmanlara savaş ilan etti’ diyor,” eklemesini yaptı.



Cengiz Aktar, “Trump, Ukrayna ile didişiyor. ABD'nin önceki dönemden taahhüt ettiği askeri yardımı dondurdu. Yalnız dünkü konuşmasında bu konuyu tamamen açık bıraktı, tekrar ona geri dönüş olacak mı olmayacak mı belli değil. Dolayısıyla orada bir şeyler dönüyor. Kaldı ki Zelenski'den de bir açıklama geldi, ‘Tekrar oturup konuşmaya hazırız’ dedi yani MAGALand’in durumu karışık. Dolayısıyla dünyanın da durumu karışık. 19. yüzyıldaki milliyetçi, içe dönük, yayılmacı, emperyalist, küstah bir ABD'e geri dönmüş vaziyetteyiz. Bakalım ne olacak?” dedikten sonra geçen hafta da gündem olan ABD’de Trump’a karşı gerçekleştirilen itiraz eylemleriyle ilgili olarak, “Bu itirazcılar gün sayıyorlar. Ara seçimlere 600 gün kaldı gibi her gün X’te gönderi yayınlıyorlarmış,” diyerek Ukrayna gündemine geçti.

Cengiz Aktar, “Destekten bahsettik. Açık kapı şimdilik, bakalım bu hafta içerisinde, hafta sonu neler olacak? Çünkü her an bir şey oluyor. Artık Ukrayna'nın güvenliği ile Avrupa'nın güvenliği eşitlendi. Perşembe günü Avrupa Birliği Konseyi’nde 27 ülke toplanıyor. NATO muhtemelen bitti ve yerine 1954'te Fransız Parlamentosu'nda Fransız Komünist Partisi'nin engellediği Avrupa Savunma Topluluğu'na doğru gidiyoruz. Eskiden Avrupa Ekonomik Topluluğu vardı. Hala Türkiye'de Avrupa Birliği'ne Avrupa Ekonomik Topluluğu denir. Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun yanında bir de Avrupa Savunma Topluluğu vardı. Bu çok iddialıydı, ortak ordusu ile ciddi bir şeydi. 80 sene sonra şimdi kuruluyor ve onu 1954'te Fransız Meclisi'nde o zaman tamamen Stalinist olan - Stalin yeni ölmüştü - Fransız Komünist Partisi engellemiştir,” dedikten sonra yeni yapı konusunda konuşmasına devam etti, “Bu yeni yapıda Macar ve Slovak yok; Kanada, Türkiye, Norveç var. Fransa eski Başbakanı Michel Barnier – hatırlayacaksınız, bir geldi gitti, çok az başbakanlık yaptı - bir anlaşma öneriyor, Avrupa Güvenlik Konseyi gibi bir şey söylüyor. Oraya doğru gidiyor iş zaten. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, dün alelacele bir basın toplantısı yaptı. Almanya'da anayasal bütçe açığı sınırlamaları kaldırılıyor. Aynı Covid döneminde olduğu gibi Almanya - tamamen Keynesyen - yeni savunma tahvilleri çıkaracak. Savunma bütçesi tamamen tavan yapıyor fakat bu durum sadece Almanya'da değil, bütün Avrupa ülkelerinde ve tabii Avrupa Birliği'nde geçerli. Zaten Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yarın 800 milyarlık bir paket açıklayacak. Orada Macaristan ve Slovakya’nın ne diyeceğini çok merak ediyorum. Bakarız artık,” dedikten sonra Suriye gündemine geçti.

“Yeni Suriye Ordusu üzerinde tekrar konuşuluyor. Yeni Suriye Ordusu bağlamında biliyorsunuz, bu Suriye Demokratik Güçleri’nin (Türkiye'de YPG deniyor) Abdullah Öcalan'ın çağrısının içinde olup olmadığı konusunda Türkiye'de tamamen zıt beyanlar veriliyor. Oysa Suriye'de, Rojava'da, Kuzey Doğu Suriye otonom yönetiminde öyle bir kaygı yok. Zaten onlar doğrudan doğruya Şam ile, Ahmed Şara ile YPG'nin müstakbel Suriye ordusuna nasıl dahil olacağını konuşuyorlar. Fakat bu Yeni Suriye Ordusu derken, hatırlayacaksınız, Türkiye'nin güdümünde olan bir Suriye Milli Ordusu vardı. Var mı, yok mu belli değil. Onların içinde dünya kadar yabancı cihatçı var, hala oralarda dolanıyorlar. Bir kısmı belki Türkiye'ye intikal etmiştir, paralarını alamıyorlardı. Artık savaştıkları da yok zaten çünkü Tişrin Barajı bölgesinden tamamen püskürtüldüler. Onların Yeni Suriye Ordusu’na dahil edilmesi konusunda hiçbir sakınca yok, çoğu yabancı ve Arapça bile bilmiyor. Böyle bir durum var, bakalım göreceğiz. Orada işler kolay değil; Dürzüler ayaklandı, İsrail ortalığı karıştırıyor, Türkiye sürekli müdahil. Daha orada söyleyecek çok şey var. Oranın da toparlanması Gazze'den zor, Suriye'nin de tekrar ayaklarının üzerinde durması on yıllar alacak deniyor,” diyen Cengiz Aktar, son olarak Uluslararası Ceza Mahkemesiyle (UCM) ilgili bir haber verdi.

Yeni UCM Başkanı Iwasawa Yuji 

“Eski UCM başkanı, Lübnanlı hakim Nevvaf Selam ayrılarak Lübnan'a başbakan oldu. Yerine İsrail ve Filistin konusunda son derece tuhaf tavırlar takınan Ugandalı bir hakim aday olmuştu ama neyse ki o seçilmedi. Yerine Japon yargıç Iwasawa Yuji seçildi,” açıklamasını yapan Cengiz Aktar, böylece bu haftalık programını tamamladı