Modern Müzik Tarihinden 15 “Kişisel” Albüm

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Haftanın Kitabı'nda Ceyhan Usanmaz, Apaçık Radyo dinleyicilerinin yakından tanıdığı Hilmi Tezgör’ün modern müzik tarihinden seçtiği 15 albüme yer verdiği "Bir Plaktan İçeri: Modern Müzik Tarihinden 15 “Kişisel” Albüm" adlı yeni kitabı üzerine konuşuyor.

""

Apaçık Radyo dinleyicilerinin yakından tanıdığı Hilmi Tezgör’ün yeni bir kitabı yayımlandı. 2012 tarihli ilk kitabı Şarkıdaki Şiir’de (İletişim Yayınları) müzik ile edebiyat arasındaki ilişkiyi kurcalayan, –daha ayrıntılı bir ifadeyle– Bob Dylan’dan Brecht’e, Leonard Cohen’den Camus’ye, Led Zeppelin’den Tolkien’e uzanan geniş bir yelpazede ses ile sözün birbiriyle bütünleşmelerini ele alan Hilmi Tezgör, yakın bir zaman önce yayımlanan ikinci kitabı Bir Plaktan İçeri’de de modern müzik tarihinden seçtiği 15 albüme 'içeriden' bakmayı deniyor. Tanıtımında da altı çizildiği gibi, ruhsal süreçlerin, yoğun duyguların şarkı sözlerine nasıl yansıdığından, nasıl dönüştüğünden hareketle, bu içeriğin ruhsal boyutunu kazımaya çalışıyor. 

Bir Plaktan İçeri, Hilmi Tezgör’ün, daha önce sanatkritik.com platformunda belli aralıklarla (belki de belli bir ‘ritimle’ demeliyiz) kaleme aldığı yazılarının bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmış bir kitap. Diğer bir deyişle, artık tek bir nefeste, yazılar arasındaki ince bağlantıları da daha net görebilecek şekilde okumak mümkün. Peki hangi albümler ve nasıl cümleler bekliyor bizi bu taze kitapta. İşte birkaç örnek: 

Billie Holiday / Lady In Satin(1958): Billie Holiday’in 1958 tarihli Lady in Satin albümünün açılış şarkısı, bir pop-caz klasiği olan "I Am A Fool To Want You"dur. Başkalarıyla paylaşıldığı için gerçek olamayacak bir aşkın pençesinde ‘aptal’ olduğunu düşünen bir aşığın ağzından yazılmış olan bu şarkının en sahici yorumları, şarkıyı yazıp yorumlayan Frank Sinatra’nın yanı sıra Chet Baker ve Billie Holiday’e aittir.

The Doors (1967): Jim Morrison’ın ölüm haberi gelene kadar onun çevresindeki herkes, sevgilisi Pamela, The Doors elemanları, menajerleri, arkadaşları vd. Jim’in geleceği hakkında iyimsermiş. 3 Temmuz 1971 günü Jim’in küvette ölü bulunduğu haberi gelince, menajer Bill Siddons Los Angeles’tan Paris’e gitmiş ve daha önce 7-8 defa öldü denilen Jim’in bu kez gerçekten ölmüş olduğuyla yüzleşmiş. Ama bir bakıma da yüzleşmemiş, çünkü içinde Jim’in ölü bedeninin bulunduğu tabutun açılmasını istememiş. Babasıyla son karşılaşması da tabut içindeyken gerçekleştiği için Siddons deja-vu hissine kapılmış ve tabut kapalı kalmış. Bir baba figürü olarak Jim’in tabutuna uzaktan bakmış ve kayıpla yüzleşmekten kaçmış olabilir belki.

Nick Cave & The Bad Seeds / Ghosteen (2019): Nick Cave’in 2014 yılında filmi çekildi. Dünyada 20000 Gün isimli, hayatındaki bir günün kurgusal olarak anlatıldığı dramatik bir belgeseldi bu. Sinemadan çıktığımda, onu sevenlerin, yani benim gibilerin filmden çok hoşlanacağını düşünmüştüm. Psikanalistiyle konuşma sahneleri ve ‘fazla canlı’ konser görüntüleri sahiciliği törpülüyordu biraz ama yine de güzeldi. Filmden sonra bir arkadaşım şöyle dedi: “Dikkat ettin mi, Nick Cave arşivine girenler eldiven takıyordu? Benim için Nick Cave bitmiştir artık…” Van Gogh’un tabloları değil söz konusu olan, ünlü de olsa nihayetinde bir pop müzisyeninin arşivi. E, bu nedir peki? Anksiyete mi? Aşırı kontrol isteği mi? Her ikisi de mi?

Ozzy Osbourne / Patient Number 9 (2022): Bu yazıya başladığım saatlerde hard rock ile heavy metal müziğinin ve hatta popüler kültürün benzeri olmayan isimlerinden Ozzy Osbourne 75 yaşında hayatını sürdürüyor. Otobiyografisini okuduğumdan beri buna şaşırıyorum, çünkü öyle şeyler yaşamış, öyle uçlara gitmiş ki, çoktan ölmüş olması gerekirdi gibi geliyor bana. 


Hilmi Tezgör
Bir Plaktan İçeri: Modern Müzik Tarihinden 15 “Kişisel” Albüm
Sanat Kritik Yayınları, 2024, 106 s.