Gelibolu Yarımadası’nın güneybatı ucunda, Eceabat ilçesinde yer alan Seddülbahir Kalesi Restorasyon ve Yeniden Kullanım Projesi, izleyicisi yüksek uluslararası bir platform olan DEZEEN‘in mimarlık alanında verdiği prestijli ödüller kapsamında 2024 yılının Heritage Project of the Year 2024/ Yılın Kültürel Miras Projesi seçildi. Bu proje ve uygulama, daha önce de İtalya’da Ferrara Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Domus Restorasyon ve Koruma Fassa Bortolo Ödülleri'nde finalistler listesine girmiş; Architizer 2024 A+ Uluslararası Mimarlık Ödülleri'nde kültürel yapılar kategorisi altındaki müzeler başlığında son beş proje içine girerek finalist seçilmişti.
Seddülbahir; Kumkale, Kilitbahir ve Çimenlik Kaleleri ile birlikte Çanakkale Boğazı’nı koruyan savunma yapılarından birisi olarak işlev görmüş. Seddülbahir Kalesi’nin inşaatına, Sultan IV. Mehmed’in annesi Hatice Turhan Sultan’ın himayesi ile 1656 yılında başlanmış. Hatice Turhan Sultan, Osmanlı tarihinde bir Valide Sultan olarak askeri yapı baniliği anlamında nadir bir örnek. Seddülbahir Kalesi, I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Muharebeleri sırasında büyük hasar görmüş ve ardından da tamamen kaderine terk edilerek zamanla tahrip olmuş.
Seddülbahir Kalesi’nin Restorasyonu ve Yeniden Kullanımı Projesi, çok geniş bir ekip ile birlikte 25 seneye varan bir çalışma ki 1997'de İTÜ ve Koç Üniversitesi ortaklığında bir araştırma projesi olarak başlamış. Kaletakımı adını alan bu araştırma grubu, farklı disiplinlerden uzmanları ve akademisyenleri bir araya getirmiş. 2004 yılında Gelibolu Milli Park Alanı’nı yöneten Orman Bakanlığı ile Koç Vakfı arasında bir protokol yapılarak kale ve alanının rölöve, restitüsyon, restorasyon ve yeniden kullanım projeleri Kaletakımı ekibi tarafından yürütülmüş ve bu çalışmalar 2009’a kadar sürdürülmüş. 2014 yılı sonunda ise Kültür Bakanlığı bünyesinde 100. yıl için özel bir kanunla Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı (ÇATAB) oluşturulmuş ve Gelibolu Milli Park Alanı'nın yönetimi ile birlikte Seddülbahir Kalesi projesinin sorumluluğu da aynı yıl ÇATAB’a devredilmiş.
Alanda uygulama çalışmalarına 2016 yılında başlanabilmiş. Çalışmada artık sona gelinmiş durumda ve Seddülbahir Kalesi, 2023’te ziyarete açıldı. Bu özet kronolojisinden de görüldüğü gibi, proje uzun süreler ilgili kamu idarelerinin karar vermesini ve uygulama sürecini başlatmalarını beklemekle geçmiş; 25 yıllık bir geçmişe sahip olmasının önemli bir nedeni, farklı kamu idareleri arasında koordinasyon eksikliği. Konuklarımız Arzu Özsavaşçı ve Burak Dolu ile 25 yıl boyunca karşılaşılan tüm badirelere rağmen, Seddülbahir Kalesi’nin proje ekibi ve danışmanları ile birlikte araştırma süreci akabinde belirlenen koruma, restorasyon ve yeniden kullanma ilkelerine uygun olarak ele alınması konusunda ısrarlı ve tutarlı tutum alabilmiş olmalarının önemini ele alıyoruz.
Gülsün Tanyeli, Lucienne Thys-Şenocak, Rahmi Nurhan Çelik ve Haluk Sesigür danışmanlığında yürütülen Seddülbahir Kalesi Restorasyon Projesi ve Uygulaması, bütünlüklü bir yaklaşımla kaleyi ve çevresini kapsamakta ve koruma uygulamalarıyla yeni tasarlanan bölümleri özgün ve günümüze ait bir mimari tasarım diliyle bütünleştirerek kamusal kullanıma açmakta. Bu yanlarıyla bu proje, örnek bir proje olmuş. Nitekim, Dezeen Ödülleri'nin seçici kurulu, Seddülbahir Kalesi Projesi'ni şöyle yorumlamış: “Müzenin restorasyon projesi ve tasarımı; savaşı anmak ve alanı toplum için yeniden canlandırmak arasında hassas bir denge kuruyor. Eşsiz giriş kompleksi, müzesi, sanatçı atölyesi ve yeniden tasarlanan köy meydanıyla Seddülbahir, savaşın artık uzak ama önemli bir anı olduğu bir geleceğe bakıyor.”
1997 -2015 arasındaki süreci Arzu Özsavaşçı’nın anlatımından okumak için buraya, proje ile ilgili kısa anlatım için ise buraya göz atabilirsiniz.