Güncele Bakış
Ömer Madra: CHP'nin kongresi biraz geride kaldı ama yine de bu CHP hakkında genel olarak kamuoyunda bir umutsuzluk göze çarpıyor, gerek mevcut iktidarı, yani genel başkan Baykal'ı gerekse de ona olan muhalefetin fazla bir anlam taşıyan tartışmalar içinde olmadığı söyleniyor. Peki bu sadece CHP'nin kendi iç dinamikleri, kabahati sonucu mu yoksa genelde sosyal demokrasinin dünyadaki açmazlarından birini mi yansıtıyor?
İlkay Sunar: Hem CHP'nin kendisinden, bugünkü konumundan, bakış açısından kaynaklanan sorunlar var. Evet Türkiye özelinde CHP'den kaynaklanan sorunlar var ama bazen şunu unutuyoruz, sosyal demokrasi dediğimiz dünya görüşünün de bugün dünyada bir çıkmazı, problemleri var. CHP'yi de bundan tamamen soyutlamak bana haksızlık olur gibi geldi.
Neden özellikle aydınlar, özellikle gençler, neden böyle CHP'den büyük bir beklenti içindeler? Ne kadar büyük beklentin olursa o kadar çok düş kırıklığına uğruyorsun tabii. Türkiye'de solu temsil eden, demokratik solu temsil eden hemen hemen tek parti şu anda mecliste de CHP. ,Gönül istiyor ki CHP hakikaten sosyal demokrasiyi dört başı mamur bir şekilde temsil etsin, iktidara gelsin, bugünkü sorunların üzerine güçlü bir şekilde gitsin, eşitsizlik, adaletsizlikler, yolsuzluklar, vs. bu neoliberal ideolojinin hegemonyasını içinde bir şeyler yapmaya çalışsın. Neoliberal hegemonya içinde sosyal demokrat partiler ne yapabilir?
ÖM: Dünyadaki genel problem de böylece ortaya çıkmış oluyor galiba?
İS: Bugünkü çerçeve içinde CHP'nin manevra alanları nelerdir? Ben CHP'yi nerede eleştiriyorum? CHP bence geçmişinden gelen bir bürokratik parti olma niteliğini halen güçlü bir şekilde muhafaza ediyor. Bürokrasiye büyük saygımız var ama bunu sosyal demokrasiden ayırıyorum, halen bir bürokratik elitin biraz tepeden bakan, emekçi kesimlerle, işçi kesimi ile çok yakın ilişki kuramayan, onlara bir noktada mesafeli duran CHP günümüzde ulus devleti tekrar gözden geçirmiyor. Bugün sosyal demokrasi 1945'ten beri bakarsak, Avrupa'da da olduğu gibi ulus devletle beraber gelişiyor, ulus devletin sınırları içinde sosyal demokrasi, serbest piyasa ekonomisini insancıllaştırıyor, kapitalizmi insancıllaştırıyor. Bu şartlar altında, ulus devlet dışındaki dinamikleri de görüp, analiz edip, siyasi, enformasyonu ile küresel dünya ekonomisi şartları içinde nasıl bir sosyal demokrasi olur diye sormalı? Bence burada büyük eksiklik var; iki yerde eksiklik var, bir tanesi bu bürokratik tavır. Eskiden gelen, devletle kendini özdeşleştiren, halen topluma çok iyi ısınamamış bir tavır. Popülizm yapsın demiyorum ama daha kurumsal, daha örgütlü bir şekilde toplumun çeşitli kesimleri ile, özellikle emekçi kesimleri ile ilişki kurması. İkinci eksiklik ise; halen küresel dünyayı bence doğru analiz edip sosyal demokrasi dünya görüşü içine monte edebilmiş, hazmedebilmiş değil CHP.
ÖM: Bu açmazın içinden çıkabilecek gibi görünüyor mu?
İS: Sosyal demokrasi bugün, İngiltere'de üçüncü yola baktığımızda küreselleşen dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor, ama oradaki bir tür neoliberalizmin daha şık şekli. Bugünkü konumda CHP gibi bir partinin bence mesela Avrupa'ya çok daha fazla açılması lazım, benim eleştirdiğim nokta şu; küreselleşen dünyayı tam kavrayamıyor CHP'nin alt uzantısı, CHP halen Avrupa konusuna sıcak bakmıyor, "biz istiyoruz" vs. diyorlar ama tavırlarına baktığın zaman bu pek öyle açıklıkla anlaşılmıyor. Halen Avrupa ölçeğinde, kendisini Avrupalı olarak görüp, Avrupa sosyal demokrat partileri ile, sosyalist partileri ile daha yakın ilişki kurup bir Avrupalı tavır takınmaması bence büyük bir eksiklik ve çoğu insan da zannediyorum, CHP'nin bu tavrından da pek memnun değil.
ÖM: Orada da bir hamleye rastlanmıyor. Deniz Baykal ve etrafındaki arkadaşları iyi eğitilmiş, hakikaten samimi, dürüst insanlar, fakat o bürokratik tavır, o elitist, o mesafeli tavır, o "her şeyi biz biliriz" tavrı hemen insanın gözüne çarpıyor. Ben elitizmin de her zaman çok kötü olduğunu söylemek istemiyorum, bilakis elit olmak çok büyük sorumluluk ve donanım gerektiriyor fakat bu bürokratik tavrın özellikle, çok çabuk, milliyetçi, ulusalcı bir tavıra dönmesi, bugünkü dünyayı daha küresel bir ölçekte değerlendirememe bana biraz günümüze ayak uyduramama gibi geliyor. Günümüze ayak uydurursak sosyal demokrasi ne olur? Söylediğimiz şu iki önemli sorunun üzerine gitse CHP o zaman aydınları da, gençliği de, "hadi CHP bir şeyler yap!" diyen insanları da katsa, beraber düşünsek belki bir şeyler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum ama gerçekçi olalım. Bugünkü neoliberal dünyada sosyal demokrasinin de sınırları var, bunu da kabul etmek lazım.
Bir de tabii, bu bürokrasi ile, devletle özdeşleşmiş "ben bilirimci" tavır ile çok tepeden bir bakışa sahip olan merkezde de muhalefet olarak ortaya çıkan kısımda da bu yok, bu sefer de başka bir popülizm var, orada da öbür uç var.
İS: Çok haklısın, özellikle bu son kurultaydaki muhalefet, bana sağ popülist hareketleri daha çok andırdı.
ÖM: Bir Anadolu delikanlısı raconuyla...
İS: Ondan da öte, hiçbir fikri içeriği olmayan, tamamen en kötü anlamda eklektik ve pragmatik, nereden oy gelirse o tarafa mavi boncuk gösteren, hiçbir şeyi doğru dürüst kavramamış ve anlaşılan yerel olarak gösterilen başarının Türkiye ölçeğinde hemen gösterilebileceğini sanan, adeta bir lümpen popülizm gördüm.
Avi Haligua: Aynısı Baykal için de geçerli değil miydi? Yani Baykal'ın da fikri içeriği hakkında ben pek bir bilgi edinemedim.
İS: Doğru ama Baykal'ın böyle bir lümpen popülizmi olduğunu söylemek büyük haksızlık.
İS: Baykal'ı eleştireceksek, onun soğuk tavrını, mesafeli tavrını, yukarıdan bakan, 'ben bilirimci' tavrını, ahlak hocalığı tavrını belki eleştirebiliriz bazı bakımlardan ama hiçbir şekilde Baykal'ın böyle bir lümpen popülizme kaydığını söyleyemeyiz.
AH: Lümpen değil ama fikri içerik olarak pek bir şey sunabildiğini söylemek zor.
İS: Doğru ama biraz daha dikkatli bakarsak, muhalefet dediğimiz kesimin hiçbir fikri yok, yani her nereden gelirse, o kadar eklektik, o muhalefet CHP'nin başına geçsiyde herhangi bir sağ popülist partiden ne farkı olurdu? Hiçbir farkı olmazdı. Bugün CHP'nin elitist tavrından, hiç olmazsa sola doğru bir evrilme ümidini, az da olsa besleyebiliriz de, eğer o muhalefet CHP'nin başına geçseydi bence Türkiye'de sol tamamen bitmiş olurdu.
ÖM: Bir de insana hakikaten biraz yeis ve ümitsizlik veriyor, yani tarımda mesela proje olarak "İsrail nasıl çölü yeşertti ise, biz de öyle yapacağız, bırakmadılar" şeklindeki söylemle...
İS: Bu bana Uzan'ın bir Genç Partisi'ni hatırlattı bu muhalefet.
ÖM: Koç Üniversitesi'nden Fuat Keyman da bunu bir defa yazmıştı, ilginç, Genç Parti paralelliği var hakikaten.
İS: Evet. Uzan basbayağı bildiğimiz sağ lümpen popülizmle çıktı ortaya, öbürü de onun bir benzeriydi. Bir de, zayıf bir muhalefet var, Zülfü Livaneli, -Kemal Derviş biraz elini verdi mi vermedi mi pek belli değil- çekingen ve mahcup sosyal demokratı oynuyor biraz, oraya baktığımızda da cılız, "barış getireceğiz" vs.nin ötesinde fazla bir şey görmedim, sosyal demokrasinin fikri içeriği üzerinde pek kafa yorduklarını görmedim. Dolayısıyla CHP kurultayda bence bir badire atlattı, Deniz Baykal ve ekibini ne kadar eleştirirsek eleştirelim o güçlü olan muhalefetin kazanmamış olması bence pozitiftir. Sonunda biraz insaflı olmak lazım.
ÖM: Doğru. Blair de eleştirilere karşı "ben olgunlaştım artık, aynı hataları yapmayacağım" demiş.
İS: Onu ima ediyorsan, ben bu kadronun pek değişeceğini zannetmiyorum, çıkmaz biraz orada, yani "Beterin beteri var" diyoruz. Bu kadroda değişim beklemiyoruz, orada bir sıkıntı var, özellikle aydın kesimi ve emekçi kesimleri, toplumun daha mütevazı kesimlerini, özellikle gençleri, harekete geçirecek bir sosyal demokrat parti özlemi bence devam edecek gibi görünüyor.
ÖM: Bu illaki CHP'de olsun diye bir şart yok.
İS: Deniz Baykal da öyle diyor "niye taktınız kafayı CHP'ye, siz ne yapacaksanız onun dışında yapın!" diyor. Ama demokratik solu temsil ettiğini söyleyen koskoca bir parti var orada. Tabi hemen de bir parti tabelası koymakla olmuyor, ama belki de dediğin doğru, günün birinde CHP'nin dışında bir sosyal demokrat hareket gelişecektir. Olmaz diye de bir şey yok.
ÖM: Burada herhalde tam bir çözüme varabildiğimizi söyleyemeden meseleyi kapatabiliriz.
İS: Karamsarlığa kapılmayalım, Türkiye süratle değişiyor, sözlerimizi iyimser olarak bitirelim; hakikaten de Türkiye'nin değiştiğine inanıyorum, bundan 3-5 sene sonra ne olacağı hiç belli olmaz, yeni genç insanlar çıkabilir. Ben CHP'nin içindeki diğer muhalefetten de pek bir şey çıkacağını ümit etmiyorum ama yepyeni bir genç hareket ortaya çıkabilir. Türkiye çok dinamik bir ülke, çok çabuk değişen bir ülke, sonra bu neo liberal hegomonyanın da ne zamana kadar devam edeceğini bilemeyiz, sonsuza kadar devam etmeyecek herhalde, hatta diyebilirim ki, Avrupa ölçeğinde sosyal demokrat hareket, epeyce geriledi ama bunlar devreler halinde geliyor, aşamalar halinde geliyor, dolayısıyla ben iyimserliğimi koruyorum, sosyal demokrasinin hâlâ en insancıl sistem olduğuna inanıyorum.
(15 Şubat 2005 tarihinde Açık Radyo'da yayınlanmıştır.)