İnsanlık XIV. Louis rolünde

-
Aa
+
a
a
a

Kadir, henüz 35 yaşındaydı

Tabiat ana, kendisini belleyen insana son uyarılarını gönderiyor. Beş kıtada adetâ Tevradî görüntüler: Tufan, Nuh’unu arıyor. İnsanlık tarihi boyunca yeryüzünün tüm kültürlerinde ortak olan tek efsanenin tufan olması bile şaşırtmıyor insanı. Şaşırtmadığı gibi, ortak kültüre bir de “çöl efsanesi”ni katmak için canla başla çalışmaktan geri durmuyor o: Tabiatı kör, âlemi sersem sanıyor. Prag hayvanat bahçesinin 35 yıllık emektar fili Kadir, asla sersem olmadığı halde, esaret ellerinde, o yelken kulaklarına
kadar suya batmış halde, tabii ki kaçamadı ve hayvansever bakıcıları tarafından gayet insanî bir yöntemle “ötanazi” yoluyla filler cennetine yollandı. İnşallah, bu “acısız ölüm” yolculuğuna çıkarılmadan önce, aynı mekânı paylaştığı fokların toplu firarına şahit olup, tabiata isyan etmemiştir...

“Din elden gidiyor!” naralarıyla çok adam katledilmiştir. Devlet ve memleket elden gitmesin diye de nice katliam görmüştür bu gezegen. Şimdi de gezegen elden gidiyor işte: Ignacio Ramonet, Le Monde Diplomatique’in Ağustos sayısındaki başyazısına "Gezegeni Kurtarmak" başlığını atmış. Johannesburg’daki “Dünya Zirvesi”nde bu son kurtarma operasyonu için büyük umutlar beslendiğini yazıyor Ramonet ve fakat hemen ekliyor: Yeryüzünün gördüğü bu belki de en büyük toplantıdan “sıfır sonuçla” çıkılmaması için şu 4 şeyin galebe çalmaması lâzım: “Millî bencillik; büyüme fetişizmi; [salt] piyasa mantığı; kâr yasası... Tam bir çevre felâketine gittiğimizi gösteren süreçleri geri çevirmek için zirvede mutlaka yollar bulunmalı. 21. Yüzyıl başında karşımızdaki meydan okuyuş bu. Yoksa, insan türünün yokolma tehdidi ile yüzyüze olduğunu görebiliriz.”

Tabii, tabiat anaya ya da gezegene hiçbirşey olacağı yok. O, birkaç bin, olmadı, birkaç yüzbin yıl içinde toparlar kendini nasılolsa. Dörtbuçuk milyar yıllık olağanüstü kozmik macerasında kimbilir kaç kere yaptığı gibi... Yokolmuş ve artan bir hızla yokolmakta olan hayvan ve bitki türleri için de çekmecelerinden birinde sakladığı bir formülü uygular, aynı macera içinde sayısız kereler yaptığı gibi: Yeni formüllerle yeni türler. Onun sözü, insanoğlu ile insankızına. Kültür ve medeniyet yaratabilme yolundaki biricik yetisi dolayısıyla tabiatta bir “ucûbe” olduğunu – o sonsuz aptallığı ile – bilimsel olarak ispat etme peşinde koşan insana...

(Ha, bu arada: Biliminsanları bir kez daha şoke

Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve Almanya gibi gelişmiş ülkeler de tabiatın gücüne teslim.

olmuşlar geçenlerde: Daha bol ve güzel ürün versinler diye genetik yapıları değiştirilen bazı bitkiler – ayçiçeği ve şekerpancarı – birdenbire canavar bitkiler, süper ayrıkotları çıkarmışlar içlerinden, aralarında gen değiş tokuşuna girmişler ve hızla insan kontrolundan tamamen çıkma eğilimi göstermeye başlamışlar!) (Guardian)

Görüldüğü gibi, insanlık, kendisine tarih boyunca biçtiği tarihî rollerden sonuncusuna soyunmuş gibi görünüyor: XIV. Louis rolüne. "Benden sonra tufan!"

Replikler uçuşur... “Perde!”