Birinci sırada savaş, katliam ve cinayetler… Sonra: fırtınalar, depremler ve seller… Derken, darbeler, darbe girişimleri ve kul yapısı kaos tasarımları... Bu konudaki haberlerden o kadar çoğu sığdırıldı ki “Cüce Şubat”a, insan şaşar kalırdı... Biz de, sabrınızı zorlama pahasına, bu üç konuyu bir bir elden geçirelim, finalde de üç soru ile bitirelim dedik bu ay:
1) Savaş ve Barış’tan Ne Haber?
Türkiye olarak bizim de içinde, hatta ta kalbinde olduğumuz Batı ittifakının teröre karşı özgürlük cephesinden gelen haberler bizce iyi değildi. Bakalım sizce nasıl.
Şubat ayı Bağdat’ta kadın intihar bombacıyla açıldı: 41 ölü, 106 yaralı. Aynı gün Pakistan’da Dir’de kız okulu yanında intihar bombası: 3’ü Amerikan askeri 7 ölü... Ve o gün: Pentagon, ABD’nin askerî harcamalarını günde 2 milyar doların epey üstüne çıkardığını açıkladı – evet, günde! İki gün sonra: Pakistan’da, Karaçi’de 2 ayrı bombacı: En az 22 ölü, 50 yaralı... İki gün sonra: Irak’ta Kerbela’da Erbain’in son günü: En az 2 bombacı, en az 40 ölü, en az 140 yaralı; aynı gün Çeçenistan’da milislerle çatışma sonunda 5 Rus askeri öldü, 6 da yaralı vardı... Ertesi gün: Yemen’de iki ayrı çatışmada Yemen ordusu Houthi kabilesi güçleri karşısında 23 asker kayıp verdi... 5 gün sonra: İnguşetya’da Rus güvenlik güçlerinin öldürdüğü insan sayısı: en az 20 idi; 2 gün içinde Somali’de başkent Mogadişu’da öldürülen sayısı en az 24, yaralanan sayısı en az 40’tı, kaçanlar binlerceydi... Ertesi gün: Hindistan’ın Pune şehrinde hükümete göre teroristlerin saldırısı sonucu 9 ölü, en az 45 yaralı; aynı gün: ABD öncülüğünde NATO kuvvetleri, Afganistan’ın Taliban kontrolünde olduğu söylenen Marca kasabasına dev operasyon düzenledi: Adı “Müşterek”ti... Gene o gün: Fransa, “gelişmiş” savaş gemisi Mistral’den Rusya’ya satmayı kabul etti. Bir NATO ülkesi ilk kez Rusya’ya silah satmış oluyordu…Ertesi gün, Müşterek Operasyonu’nda 12 sivilin yanlışlıkla öldürüldüğü açıklandı, bunun bir aksilik olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Karzai, aksilik konusunda NATO’dan açıklama istedi. Bir gün sonra: Hindistan’da Maocu gerillalarının bir ordu karargâhına saldırısında 24 Hindistan askeri öldü, çok sayıda asker kayboldu... Bir gün sonra: Cezayir Emniyet Teşkilatı’nın başı öldürüldü…İki gün sonra: Üst düzey bir Hamas yetkilisi Dubai’de bir otelde yastıkla boğularak öldürüldü. Dubai polisi şüpheli 11 ‘Avrupalı’nın pasaport fotoğraflarını yayınladı. Sonraki günlerde pasaportların sahte olduğu, bir kısmının İsrail’de yaşayan Avrupalılar olduğu ortaya çıktı; adı geçen devletlerin şikâyeti üzerine İsrail, cinayetle uzaktan yakından ilişkisi olduğunu gösterecek tek bir kanıt bile olmadığını söyledi… (Olay, bir polisiye dizisi tadında gelişmelerle her gün biraz daha beslenerek bir sonraki aya intikal edecekti.) … Ertesi gün: Aralarında Türkiye’nin bulunduğu Rusya’nın dostları ve müttefikleri, bu ülkeye düzinelerce Mi-28 N Gece Avcısı adlı saldırı helikopterleri sipariş verdiler; aynı gün: Amerikan ordusunun Afganistan’da 1,000’inci kaybını verdiği açıklandı; gene aynı gün: Afganistan Cumhurbaşkanı Müşterek Operasyon’da İSAF roketlerinin ateşi altında ailesinin 12 efradını kaybeden 8 yaşında bir kız çocuğunun vesikalık fotoğrafını Parlamentoya gösterdi ve yabancı güçlerden (NATO) daha dikkatli olmalarını istedi; Afganistan’da Uruzgan’daki Görev Gücü’nün süresinin uzatılması koalisyon ortağı tarafından reddilen Hollanda Hükümeti düştü; Sudan’ın Darfur bölgesindeki isyancı grupla hükümet arasında bir çerçeve ateşkes anlaşması imzalandı. Bunda, Uluslararası Ceza Mahkemesi “korkusu”nun hükümet üzerinde yarattığı dolaylı baskının etkisi var mıydı, bilinmez... Ertesi gün: Uruzgan’da NATO hava saldırısında yanlışlık: En az 27 sivil öldü, Afgan hükümeti NATO’yu kınadı... 4 Gün sonra: Afganistan’ın Başkenti Kabil’de Taliban bombacılarından bir dizi infilak: En az 17 ölü… Ertesi Gün: Filipinler’de Ebu Seyyaf adlı İslami militan grubunun bir köyde saldırısı: 10 ölü, en az 20 yaralı… Ertesi gün: Pakistan, Karak’ta polis karakoluna intihar saldırısı: 3 ölü, en az 20 yaralı… Şubatın son günü: Kuzeybatı Pakistan’da intihar bombacısı: En az 4 ölü, düzinelerce yaralı; gene son gün: Afganistan, Helmand’da yol kenarı bombası: 11 sivil öldü; aynı gün: Afgan hükümeti Marca kasabasının Taliban’ın elinden alındığını, oraya Afgan bayrağı dikildiğini, ABD üssünde yaşayan yeni valinin oraya atandığını açıkladı. Bu kasabadaki Müşterek operasyonu 8 yıllık Afgan savaşının başladığı günden bu yana yürütülen NATO önderliğindeki en büyük operasyondu; gene son gün: İsrail yapımı insansız savaş uçakları Heron’lardan 6’sı TSK’ya teslim edildi…
***
2) İklim, Doğa, İnsan ve Diğer Canlılardan Ne Haber?
Doğa ile bir bütün olarak âhenk içinde yaşamayı düşünen canlılar açısından da çok iç açıcı sayılmazdı doğrusu Şubat’ın gündemi. Siz de bir bakın bakalım nasıl bulacaksınız:
Hindistan’a bağlı Andaman adalarında yaşayan ve 2005 tsunami felaketinden de kurtulmayı başaran Emektar Boa adlı kadın yaklaşık 85 yaşında öldü. Onun ölümüyle, Aka-Bo dilini konuşan son kişi de gitmiş, insanlığı 65, hatta 70 bin yıl önceki taş devri atalarına bağlayan o muamma bağlardan biri daha ebediyen kopmuş oldu....
Darfur’da isyancılarla ateşkes imzalandığı günlerde Sudan’da aç insan sayısının son 6 ay içinde 4 kat artarak 4.3 milyona ulaştığı BM tarafından açıklandı... Dünyada gezegenin kavrulmasını önlemenin belki de birinci yolunun kömür yakan santrallere derhal memorandum konması olduğu bilim insanlarınca neredeyse oy birliği ile belirtilirken, dünyanın en büyük kömür ihracatçılarından Avustralya’nın en büyük madencilik şirketi, dünyanın en büyük atmosfer kirleticisi Çin’le 70 milyar dolarlık kömür ihracatı anlaşması yaptı ve böylelikle ülkenin tarihteki en büyük ihracat sözleşmesini imzalamış oldu... İş alanlarının ezici çoğunluğu petrol kullanımına bağlı olan sanayici ve iş adamı Richard Branson, önümüzdeki 5 yıl içinde dünyanın petrol krizine gireceği tahmininde bulundu... Afganistan’daki Hindikuş dağlarındaki efsanevî geçitlerden Salang’da çığ düşünce en az 150 kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı... Rene hortumu saatte 160 km hızla Güney Pasifik adalarından Samoa’dan, Tonga’dan ve Niue’den büyük tahribatla geçti, günlerce Tonga’nın dünyayla irtibatını kesti... Pat hortumu Cook adalarında altyapı ve binaların yüzde 90’ını tahrip etti... İşadamı Bill Gates, hayattaki en büyük önceliğinin dünyada sera gazı emisyonlarının sıfıra indirilmesi olduğunu TED konferanslarından birinde açıkladı. Soykırımdan geçtikten 16 yıl sonra Ruanda, yeşil ekonomiye geçeceğini bildirdi... Portekiz’e ait turistik Madeira adasında seller, heyelanlar ve çamur deryaları 70 kişinin ölümüne, altyapının mahvolmasına yol açtı... Endonezya’da seller ve toprak kayması: 5 ölü, çamurların altında kaybolan düzinelerce insan... Desire Petroleum (İhtiras Petrol) adlı bir Britanya şirketi Falklands adaları karasularında petrol aramaya başlayınca , Arjantin şiddetle karşı çıktı, ama bunun bir savaşa varmayacağını da söyledi... Çin’de tarihi kuraklık: Bir bölgedeki nehirde su seviyesi düşünce 900 gemi karaya oturdu... Haiti’deki depremde mahvolan insanların üzerine sağanak yağışlar bastırdı; ölümcül sellerde en az 8 kişi boğularak öldü... Batı Avrupa’da saatte 175 km hızında fırtına ve sel felaketleri: çoğunluğu Fransa’da 60’tan fazla insan öldü, altyapıda muazzam tahribat oldu... Güney Kutbu’nda Lüksemburg büyüklüğünde (2,500 km2) bir buzdağı, Merts Buzulu’na çarptı ve onu ikiye böldü. Bu olayın, bölgedeki okyanus akımını etkileyip canlılar üzerinde ciddi bir tehdit oluşturacağını belirten BBC, buna rağmen olayın küresel ısınmayla hiç ilgisi olmadığını sevinçle açıklamayı ihmal etmedi... Darwin’in 150 küsur yıl önceki ziyaretinden bu yana “yaşayan evrim müzesi” diye bakılan Galapagos Adaları’nda yaşayan bir kürklü fok kolonisi, bilinen tarihlerinde ilk kez adalarındaki yerlerini bırakıp 1,500 km kuzeye, daha serin sulara yerleşti. BBC, bu haberi önce küresel ısınmaya bağlamışken, sonra bir düzeltme yayınlayıp, ilgili araştırmaların böyle bir sonuca varmak için henüz erken bir safhada olduğunu söyledi.
***
3) Darbelerden, Komplolardan, İhanetlerden Ne Haber?
Bu cenahtan gelen haberlerse tam bir kalp çarpıntısı doğuracak nitelikteydi: inişli çıkışlı ve çokça gelgitli…
Fiji’de 2006 yılında darbeyle iktidara gelen eski donanma komutanı Komodor Bainimarama 2014’te görevden ayrılacağını ilan etti; ne var ki, bu haber, Fiji’nin Ebedî Enformasyon Bakanı tarafından ossaat yalanlandı; dolayısıyla, bu tuhaf “erken” emeklilik konusunda bir fikre sahip olamadık maalesef…Derken, Nijer’de bir askerî cunta, Demokrasiyi Geri Getirmek İçin Yüksek Konsey kurup onun adına Demokrasiyi ortadan kaldıran bir askerî darbe yaptı, anayasayı askıya aldı, seçilmiş Cumhurbaşkanını tutukladı. Bu tuhaf demokratik restorasyon projesini de anlamakta biraz zorluk çektik… Sri Lanka’da onyıllar süren iç savaşı kazandıktan sonra büyük bir katliam gerçekleştiren hükümet, kılıç artığı yüzbinlerce kişiyi kamplarda topladı ve ardından seçime gitti. İç savaşta, katliamda ve Tamilleri toplama kamplarına yollamakta önemli rolü olan eski Genelkurmay Başkanı General Fonseca, askeri zaferin ardından üniformayı sıyırdı ve yeni sivil kimliği ile seçime girdi. Sivil savaşın sivil kumandanı ve zaferin sivil galibi başbakana rakip aday oldu, seçimi kaybettiği açıklandıktan sonra tutuklandı ve ardından komplo hazırlamakla ve vatana ihanetle suçlanarak mahkemeye verildi. Vatan kurtarıcılığından vatan hainliğine bu çok hızlı geçişi kavramakta biraz zorlandık, ama anlama çabasını terketmedik şüphesiz.
Türkiye’de Şubat darbeler ve demokrasi mücadelesi tarihi açısından oldukça önemli, hatta tabir caizse, benzersiz bir ay oldu. Balyoz, Kafes, İrtica Eylem Planı gibi adlarla adlandırılan hayli tuhaf ve inanılmaz belgelere göre: Mevcut hükümeti devirmeye, meclisi kapatmaya, yönetime el koymaya, azınlıkların mallarına el koymaya, bankaların yönetimini ele geçirmeye, medyayı tamamen denetim altına almaya, direnenleri itlaf etmeye, “devlet ve kamu erkinde, en üst kademeden en alt kademeye kadar bütün kadroların temizlenmesine” ve özetle ülkeyi “sıfır yılı”na ya da “1923 zindeliğine” kavuşturmayı esas alan planları yaptıkları iddiasıyla, eski kuvvet komutanları da dahil pek çok üst rütbeli muvazzaf ve emekli subay Cumhuriyet tarihinde ilk kez sorgulandı, mahkeme önüne çıkartıldı ve bazıları tutuklanıp içeriye alındı. Boruların silah, “kâğıt parçaları”nın da ıslak imzalı suç belgesi olduğunun kabul edilmesine doğru adımlar atıldığı gözlendi. Böylece, en az yarım asırdan beri askerî diktatörlüklerle askerî vesayet rejimleri arasında salıncak gibi sallanıp durmuş olan bir ülkede, hiç yaşanmamış bir tecrübenin ipuçları belirmiş oldu. Bu ülkede ilk kez “tam teşekküllü” sahici bir demokrasinin yeşermesi ihtimalinin ipuçları... Elbette böylesi bir “rejim değişikliği” ihtimali karşısında birçok yerleşik kesimin statükoyu koruma konusundaki direnci de büyük oluyor ve kriz boyutuna ulaşabiliyordu. Gazeteci Oral Çalışlar’ın söylediği gibi: “yargı direniyor, ordu direniyor, bürokrasi direniyor, medya direniyor, devletten geçinen burjuvazi direniyor. Siyasi aktörlerin bir kısmı da direniyor... Kriz bundan çıkıyor”du. Tabii, bu kanlı-korkunç darbe planlarının soruşturulmasına, “bu bir darbe planı değil ki, alt tarafı bir savaş oyunu” diye, “hele önce12 Eylül darbesi bir soruşturulsun” diye; “asıl gündem işsizlik, darbeden önce onu konuşalım” diye; darbeden önce asıl “sivil darbe”ye ve “sivil vesayet”e karşı çıkmalı diyenleri anlamak ve anlamlandırmak da hayli zor oluyordu haliyle... “Sivil vesayet” diye bir kavram, böylelikle dünya siyaset literatürüne kazandırılmış oluyordu. Ama, kafamız biraz karışıyordu burada: Siyaset bilimci Profesör Henri Barkey’in söylediği gibi, sivil siyaset, demokrasi demek değil miydi – zaten?! Yok, bize böyle öğretmemişlerdi…
***
Gökten üç soru düştü:
1) Küresel silah ticareti tavan yaparken, dünya barışı nasıl sağlanır? Sevişerek mi?
2) Galapagos’un kürklü fokları neden 1,500 km kuzeye gittiler? Tatil için mi?
3) Balyoz, Huizinga’nın hangi oyun tanımına uyar? “Mutlak ve üst nizam”ına mı?
Evet, bildiniz, üçü de başımıza düştü – Gene!
***
Açık Radyo’da Şubat ayı Konu ve Konuklarından Bazıları:
Açık Gazete’de
Programcılarımızdan Ahmet İnsel, arada sırada açtığımız “gezi notları” köşemizin konuğu olarak, öğretim üyesi olarak ders verdiği Karaibler’deki Martinique adası ile onun yakınındaki St. Lucia adası üzerindeki gözlemlerini, yaklaşık 1600’lerden bugüne gelen tarihî, sosyal ve siyasal özelliklerinden örneklere de değinerek anlattı.
Açık Dergi’de
Kumbaracı50’nin Şubat ayı programını anlatmak üzere genel koordinatör Nilgün Kurt konuğumuz oldu. Slow Food / Fikir Sahibi Damaklar, !f İstanbul Bağımsız Film Festivali kapsamında, tüketiciyle bir araya geldi ve herkesi gerçek gıdânın peşinde ‘etiket hafiyesi’ olmaya dâvet etti. Kulaktan Dolma Tarifler köşesinin yapımcısı Şemsa Denizsel Açık Dergi adına, düzenledikleri kampanyayla ilgili Defne Koryürek’le konuştu. Goethe Enstitüsü “Avrupa Edebiyatı Türkiye’de – Türk Edebiyatı Avrupa’da” projesinin koordinatörlerinden Çiğdem İkiışık ve Tijen Togay konuğumuz oldu. Osmanlı İstanbul’unda her yıl Ortodoks Rumlar tarafından kutlanan, Brezilya’nın Rio, İtalya’nın Venedik karnavalının küçük ölçekli örneği “Apokries”, bu yıl 14 Şubat Pazar gecesi Armada’da Türk ve Yunan müzisyenlerden oluşan müzik grubu “Café Aman İstanbul” ile birlikte canlandırıldı. Karnavalı anlatmak üzere Stelyo Berber radyodaydı. Yuvarlakçay’ı Koruma Platformu sözcüsü Tema Muğla il yardımcısı ve Fethiye Temsilcisi Okyay Tirli, AIDS Savaşım Derneği başkanı Dr. Doğan Güneş Tomruk, ÇEVBİR başkanı Mehmet Moralı ve AIDS Savaşım Derneği yararına yayınlanan kitap kampanyasını yürüten Beril Eyüboğlu, İstanbul Kraliyet Tiyatrosu yönetmenlerinden Saygın Delibaş konuklarımızdı. Beşiktaş Belediyesi’nin Belgesel Sinemacılar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile düzenlediği “Bir Belgesel Bir Gazeteci Çay ve Simit” günlerinin üçüncüsünde, yönetmenliğini Tahsin İşbilen’in yaptığı “Asya Minor... Yeniden” adlı belgesel gösterildi. Gösterimden bir gün önce Tahsin İşbilen Açık Dergi’nin konuğu oldu. Şehir Tiyatrosu, Şubat ayında "Merhaba Hoşçakal"ın prömiyerini yaptı. Athol Fugard'ın yazdığı oyunu, oyuncuları Ayşen Çetiner Sezerel ve Tolga Yeter anlattı. Bu sene 26. sı düzenlenecek olan Genç Günler’in teması “İşgal Altındaki Dünya”! Tema çerçevesinde bu yılın programını ve başvuru koşullarını konuşmak üzere Genç Tiyatro sorumlusu Arif Akkaya radyoya geldi. Yusuf üçlemesinin üçüncü ve son filmi “Bal” ile 60. Berlin Uluslararası Film Festivali’nden büyük ödülle dönen Semih Kaplanoğlu da Açık Dergi’deydi.
Açık Dergi’nin Köşe Konukları:
Açık Şehir İstanbul 210“Açık Şehir İstanbul – 2010” köşesi içinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, görsel sanatlar yönetmenliği tarafından Nisan 2008’de başlatılan “İstanbul’da Yaşıyor ve Çalışıyor” projesi kapsamında İstanbul’a dâvet edilen Antoni Muntadas’ın projesinin ikinci ve üçüncü bölümlerini yayınladık. “On Bin Yıllık İran Medeniyeti İki Bin Yıllık Ortak Miras” sergisi kapsamında düzenlenen konferans öncesinde İlber Ortaylı ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı kültürel miras ve müzeler direktörlüğünden Afşin Altaylı, “Adem'in Yakarışı” projesi ile Cem Mansur, Brüksel Avrupa Birliği Parlamentosunda İstanbul 2010 lansmanı hakkında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı turizm ve tanıtıma direktörü Özgül Özkan Yavuz, Ocak ayı değerlendirmesi yapmak ve Şubat ayı programını sunmak üzere Canlandıranlar Yetenek Kampı’ndan Berat İlk konuğumuz oldu. Necdet İşli ile “Osmanlı Serpuşları” kitabını konuştuk. Adalar Müzesi’nden Handan Yalvaç, Büyükada Viyola Konserleri için Büyükada’da Prof. Siegfried Fuhrlinger ve Tuba Özkan ile söyleşiler yaptı.Taner Alakuş’la “İstanbul Minyatürleri” sergisiyle ilgili söyleştik. Serge Spitzer’in Molecular (ISTANBUL) yerleştirmesini konuşmak üzere Esra Nilgün Mirze konuğumuz oldu. Antiseri Grubu’nun, İstanbul’u sınırları belirsizleşmiş, haritaları sürekli değişen ve içerisinde yolunu bulmanın giderek zorlaştığı ‘bir mega-şehir’ olarak ele aldığı “Şu Anda Buradasınız” adlı sergisini Sibel Diker, Harp Öztürk, Feryal Özen ve Can Üçüncü ile konuştuk.
Kuranderde Kalanlar
Celal Kadri Kınoğlu ve Ayça Damgacı bu ayın konuklarıydı.
Açık Yeşil
Yuvarlakçay/Pınarköy’de inşa edilmek istenen HES’lere direnen yöre halkının mücadelesi, çevre hukuku ve “kadim su hakları” üzerine Avukat Berna Babaoğlu ile “oradan” canlı yayında konuştuk.
Hayvan hakları aktivisti ve Ezber filminin yönetmeni Tolga Öztorun ile, sokak hayvanlarını, barınakları, kısırlaştırmayı, hayvan katliamlarını, medyanın rolünü, filmin çekilişini konuştuk.
Cuma Adlı AdamlarWalter Benjamin’in Pasajlar’ı, radyo programları, Susan Buck-Morss’un Görmenin Diyalektiği üzerine konuşuldu.
Hayal TacirleriKıbrıs sorunu ile ilgili Cyprus Policy Center Direktörü Doç. Dr. Ahmet Sözen programımıza telefonla bağlanarak adada yürütülen müzakere sürecini değerlendirdi. Ayrıca, stüdyo konuğumuz KKTC'de yayın yapan Genç Tv'de yayımlanan "Kıbrıs Genç Bakış" programının sunucusu Atıf Müezzinler oldu.
İKV Brüksel temsilcisi Haluk Nuray ile Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunu konuştuk.
Alla TurcaPiyanist, besteci Oytun Eren konuğumuz oldu. Ayrıca, Genç Klasikçiler Festivali Koordinatörü Şafak Taner ile Festivali konuştuk.
Evrenin Suyuna Giden Tasarım
Mert Topoyan ile sürdürülebilir tasarım yönetimi ve yeniden üretimi üzerine konuştuk. Şehir Planlamacısı, akademisyen ve müzisyen Erbatur Çavuşoğlu ile şehrin modernliği, teknolojisi ve hızının sürdürülebilirlikle uyuşup uyuşmayacağını ve nasıl uyuşabileceği üzerinde sohbet ettik.
BirBarry Woodhouse ile ölüme yakın deneyimleri konuştuk.
Toplumsal Dönüşümde Sosyal GirişimcilikDoğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Ilıcalı ile Doğu Anadolu'da organik tarım ve organik besiciliği konuştuk.
Koku
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr.Ayten Altıntaş konuğumuz oldu.
Dünyanın Cazı
Levent Öget Emin Fındıkoğlu’nu ağırladı.
***
Mart’ta Baharı konuşmak üzere,
Hoşça Kalın.