Coğrafi, Mitolojik ve Kültürel Bir Miras: Hellas'in Tasviri

-
Aa
+
a
a
a

Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Lidyalı coğrafyacı Pausanias'ın "Hellas'in Tasviri" adlı çalışması üzerine bilgi veriyor.

""
Hellas'in Tasviri - Bölüm 1
 

Hellas'in Tasviri - Bölüm 1

podcast servisi: iTunes / RSS

Ben Haluk Mimaroğlu, bu hafta Lidyalı coğrafyacı Pausanias’ın Hellas’ın Tasviri adlı eserini tanıtacağız.



Açık kaynaklarda verilen bilgilere göre, coğrafyacı Pausanias, M.S. 110 ile 180 yılları arasında yaşadı. Pausanias, gezgin ve coğrafyacı olarak bilinir. Pausanias’ın gözlemlerinden yola çıkarak uzun uzun anlattıkları günümüze ulaşan pek çok antik eserin kaynakları hakkında bilgi verir ancak Pausanias’ın hayatı hakkında hiç bir bilgi yoktur.

Eserinde verdiği bilgiler ışığında, Pausanias’ın Anadolu’nun Lidya bölgesinde, muhtemelen Manisa civarında yaşadığı düşünülmektedir. Bölge, M.Ö. 130’larda Bergama Krallığı’nın Roma’ya bağlanması ile Roma’nın Anadolu’daki ilk eyaleti olarak Asia adını aldı. Pausanias’ın ataları da diğer Anadolulular gibi bu vesile ile Roma vatandaşı oldu.

Pausanias’ın eserini yazdığı dönem, Hellen hayranı İmparatorların dönemidir. İmparator Hadrianus ile M.S. 117 yıllarında başlayan Hellen hayranlığı, İmparator Antonius Pius ve Marcus Aurelius ile M.S. 180’lere kadar devam etti. Bu dönemde Anadolu ve Hellas’ta pek çok yarım kalmış eser tamamlandı, tamir edildi ve yenileri inşa edildi. Böylece, sözde antik Hellen medeniyeti Romalılar tarafından canlandırılmaya çalışıldı.

Bu dönemde edebiyat alanında da benzer çalışmalar yapıldı. Anadolu’nun kadim eserlerini kaynak alan Anadolulu yazarlar, programımızda da yer alan pek çok eser yayınladı. Pausanias’ın Hellkas’ın Tasviri adlı eseri de bu dönemde, muhtemelen bu beklentiler doğrultusunda kaleme alındı.

Pausanias, eserinde doğrudan doğruya Hellas’a yöneldi; Hellas’ı dolaşarak anıtlar, kutsal alanlar ve önemli coğrafi yerler hakkında bilgiler verdi. Eserinde, ziyaret ettiği yerle ilgili coğrafi bilgilerin ötesinde bölge ile ilgili tarihi olaylara, eski geleneklere ve efsanelere de yer verdi. Ayrıca eserinde doğa harikalarını, depremin yaklaştığını haber veren işaretleri, gel-git olaylarını, kuzeyin buzla kaplı denizlerini ve güneşinin gölgesi gibi doğal olaylara da değindi. Tanrıların ve kahramanların varlığından şüphe etmese de seyahatleri sırasında karşılaştığı efsaneleri eleştirir, geleneklerden farklı olduğunu belirtir. Sanat anıtlarını tasvir ederken dili sade ve süssüzdür; gerçekleri dile getirdiği izlenimi verir.

Pausanias’ın anlatımları dürüsttür, ikinci elden bilgi aktardığında kaynakları konusunda da bilgi verir. Herodotos’un Tarih’inden, Sparta Savaşlarını anlatan Thukydides’ten, Ksenophon’un Hellenika isimli eserinden ve Polybios’un Tarih’inden yararlandığını belirtir.

Son zamanlarda yapılan arkeolojik araştırmalar, Pausanias tarafından verilen bilgilerin doğruluğunu kanıtlar. Hatta Pausanias’ın verdiği bilgiler, daha ileri araştırmalar için yol gösterici olur.

Pausanias’ın, eserini yazmadan önce Anadolu, Suriye, Filistin, Mısır, Makedonya, Arnavutluk ve İtalya'nın bazı bölgelerini de gezdiği düşünülmektedir.

Hellas'ın Tasviri ya da İonca adı ile Hellados Periegesis, coğrafyacı Pausanias'ın günümüze ulaşan tek eseridir ve eserin M.S. 140 ile 160 yılları arasında yazıldığı düşünülmektedir. Eser, her biri Hellas’ın bir bölümüne ayrılmış on kitaptan oluşur. Eserde sadece Pausanias’ın ziyaret ettiği yerlerde gerekli gördüğü eserler ve olaylar anlatılır.

Eser, Hellas'ın tamamını kapsamaz; Attika'da başlar ve sahil boyunca sıralanan yerleşimleri anlatarak Atina’ya ulaşır ve Corinthia, Laconia, Messenia, Elis, Achaea, Arcadia, Boeotia, Phocis ve Locris ile devam eder.

Pausanias, mimari ve sanatsal eserleri betimlerken, eserlerin tarihsel ve mitolojik temellerini de inceler - özellikle dini yerler başta olmak üzere antik Hellas'ın kültürü ile ilgilenir. Eserde, önemli şehirlerin tarihi, topografyası, şehirlerdeki günlük yaşam, törenler, ritüeller ve eğer var ise batıl inançlar ve efsanelerle de ilgili bilgiler verir.

Sanat eserleri Pausanias’ın başlıca ilgi alanıdır. Sanat ve mimari anlatıları kısa da olsa, birkaç kelimesi bile antik çağlardan kalan tek edebi kaynaktır. Bu, tarihçiler ve arkeologlar için hala ilgi çekicidir. En uzak Hellas bölgelerinde bile birçok türde kutsal kalıntı, Tanrı tasvirleri ve diğer gizemli ve kutsal eserler Pausanias’ı büyülemiştir. Pausanias’a göre, şair Pindar'ın evinin kalıntıları, savaşçıların kalkanları, Arion, Hesiod, Orpheus ve Thamyris gibi eski ünlülerin heykelleri ile Polybius ve Corinna'nın portreleri dikkate değerdir. Bu sebeple Pausanias, çağdaş mimari veya kutsal mekanlardan ziyade antik çağ kalıntılarıyla ilgilenir. Hellas'ın antik ihtişamını yansıtan Olympia ve Delphi'nin dini sanatı ve mimarisinden etkilenir. Atina'da Solon'un yasalarını kaydeden resimler, portreler ve yazıtlar; Akropolis'te Athena'nın altın ve fildişi heykelleri; ünlü adamların ve kahraman Atinalıların anıtları onu adeta büyüler. Aklı fikri antik Hellas’tadır; güncel yapılar ile pek ilgilenmez. Kutsal olanı dünyevi olana ve eskiyi yeniye tercih eder; çağdaş politikacıların heykelleri veya kamu binaları yerine eskiden kalma tanrılar, sunaklar ve tapınaklarla ilgilenir. Doğa bilimci olmasa da, kıyılardaki çam ağaçları, karalardaki meşe ormanları, hurma ve zeytin ağaçları, yabani çilekler, yaban domuzları, geyikler, kargalar, dağlardaki beyaz kuşlar, kaplumbağalar gibi doğanın canlıları hakkında bilgi verir.

Ancak Pausanias’ın eseri çağdaşlarının pek ilgisini çekmemiştir. Neredeyse hiç bir antik yazar Pausanias’tan ve eserinden bahsetmez - hatta Pausanias’ın anlattıkları arkeolojik kazılarla kanıtlanıncaya kadar ciddiye alınmaz. Pausanias’ın eseri ancak 1500’lerde, Renaissance’da ilgi görmeye başlar. El yazmaları kopyalanır, asılları kaybolur. Elimizdeki 15. ve 16. yüzyıldan kalma kopyalar muhtemelen tek kopyadan üretilmiştir. Ancak kopyalar, boşluklar ve hatalarla doludur.

Eserin ilk baskısı 1516'da Venedik'te basılır. 1547'de Latince'ye çevrilip Roma'da yeniden basılır. 1696'da Yunanca ve Latince birleştirilmiş baskısı, 1731'de ise Fransızca çevirisi yayınlanır. Oldukça geç bir tarihte, 1794’te İngilizce’ye çeviriler başlar.

Batı’da 1500’lerden itibaren büyük ilgi görmeye başlayan bu eser, maalesef bir kaç bölüm haricinde henüz Türkçe’ye çevrilip yayınlanmamıştır. Eserin Anadolu ile ilgili bölümleri ilk olarak Bilge Umar tarafından Türkçe’ye çevrilerek, Pausanias’ta Anadolu adı ile Yedi Tepe Üniversitesi Yayınları tarafından 2002 yılında yayınlandı. Ancak günümüzde bu kitabı ne açık kaynaklardan, ne de kitapçılardan temin etmek mümkün olmamaktadır.

Pausanias’ın Attika ile ilgili birinci kitabının ilk dört bölümü Hellas’ın Tasviri adı altında, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü öğretim görevlilerinden Necmettin Eraydın tarafından çevrilerek 2016 ve 2017 yıllarında kitap tanıtım, eleştiri ve çeviri dergisi Libri tarafından elektronik olarak yayınlandı. Eraydın’ın Libri’de yayınlanan çevirisine geçmeden şimdi bir müzik arası verelim ve mübadele ile Anadolu ezgilerini Atina’ya taşıyan Rebetika sanatçısı Aghapios Tomboulis’in “Horos Dervishikos” adlı parçasına kulak verelim.

Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. Programımıza, Lidyalı coğrafyacı, gezgin Pausanias’ın Hellas’ın Tasviri adlı eserinin tanıtımı ile devam ediyoruz.

Necmettin Eraydın’ın çevirisini yaptığı Hellas’ın Tasviri kitabının birinci bölümü, Pausanias’ın muhtemelen Atina’ya gitmek üzere Ege'den yola çıkıp Attika’ya vardığı Sounion Burnu’nda başlar.

Pausanias birinci kitabının ilk üç bölümünde, yol boyunca rastladığı tapınaklardan, eski maden ocaklarından, surlardan ve bir zamanlar Atinalılara yardıma gelen Mısır gemilerinden, Parthenon tapınağında bulunan Pire Limanı’nın kurucusu Themistokles’in bir portresinden, çevredeki kutsal arazilerden, bronz heykellerden, eski olayları anlatan resimlerden ve tapınaklardan bahseder. Tarihsel olaylara da değinen Pausanias, Konon’un Sparta gemilerini Karia yarımadasındaki Knidos’ta ezdiğini, Phaleros’un Joson ile birlikte Kolkis’e buralardan yelken açtığını, parçalanan Pers filosundan arta kalanların buralara sürüklendiğini, İonia tanrıçaları ile Kolias’taki tanrıçaların benzerliklerinden bahsederek tarihi ve mitolojik konulara da girer.

Pire Limanı

Pers istilasından sonra, Themistokles tarafından Pire Limanı ile Atina arasındaki yol boyunca yapılan surlardan, Eurepides’in anısına yapılan anıtlardan ve zamanın ünlü yazar ve şairlerinin krallarının yanında bulunduğundan bahseden Pausanias, trajedi yazarı Eurepides’in Makedonya kralı Arkhelaos’un yanında bulunduğundan, şair Anakreon’un Samos tiranı Polykrates’e eşlik ettiğinden, tiyatro yazarı Aiskhylos’un ve lirik şair Simonides’in Sicilya’da Hieron’a, besteci Philoksenos’un Sicilya’da Dionysios’a, Rodoslu şair Antagoras ile bilge Aratos’un Makedonya kralı Antigonos’un sarayına gittiğinden bahsederken, ünlü yazar Hesiodos ve tarihçi Homeros’un ise saraylara yüz vermediğini belirtir.

Pausanias, eserinde yüzlerce asır eskilerden bahsederken, eski zamanların kültürel yaşantısından kesitler sunmaktadır. Bu bölümlerde yol boyunca rastladığı tapınaklardan, stoalardan, Anadolu’nun gizem tarikatlarını taklit eden ünlü Atinalılardan, kil heykellerle donatılan evlerden, Attika’nın eskiden Aktaia olan adının devir değişince yeni kralın kızı anısına Attika’ya çevrildiğinden bahsederek tarihi olaylara da değinir.

Pausanias, eserinde adeta Hellas’ın geçmişine özen gösterir. Stoa’da bulunan resimlerdeki on iki tanrıdan ve Atinalılara politik eşitliği getiren Theus’tan, Atina kralını tanrılara ziyafet verirken gösteren kil heykellerle dolu bir evden, mozaiklerde resmedilen Skiron’dan, Kraliyet Stoası’ndaki Hemera ile Kephalos’un toprak heykellerinden bahsederken aslında okur yazarlığın yaygın olmadığı dönemlerde tarihi olayların ve inançların resim ve heykeller vasıtası ile asırlar boyunca nesilden nesle aktarılmasında ne kadar önemli bir yer tuttuğuna işaret eder.

Pausanias, diğer taraftan da insanların çocukluklarından beri koro şarkılarında ve tragedyalarda duydukları her şeyi doğru saydıklarını, tarihsel bilgiye karşı sağır olduklarını ve bu nedenle insanların arasında pek çok gerçek olmayan inanış bulunduğundan yakınmaktadır.

Pausanias, eserinde geçmiş zamandan bahsederken verdiği tarihler tarihçiler tarafından da doğrulanmıştır. Necmettin Eraydın’ın açıklamalarında verdiği tarihler, Pausanias’ın anlattığı olayların M.Ö. 500’lere kadar uzandığını göstermektedir.

Eserinde yıkık dökük de olsa tapınaklara, surlara ve eski hikayelere dayanarak adeta geçmişe hayranlığını dile getiren Pausanias, birinci kitabının dördüncü bölümünde Galatların yani Keltlerin Hellas’a yaptığı büyük istila hareketi ve Keltlerin Anadolu’ya geçtikleri zamanlar da anlatılmaktadır. Necmettin Eraydın, ayrıca bu bölümün ön sözünde Pausanias ve eseri hakkında bilgilere de yer vermiştir; Pausanis’ın, Hellas ve Hellenelerin bağımsızlığına tehdit olarak gördüğü Perslerin, Makedonların ve Kelt kökenli Galatların Hellas’ı istila hareketlerini detaylı bir şekilde ele alırken, Romalıların Korinthos’u yağmaladığını görmezden geldiğine dikkati çeker. Eraydın’a göre, Pausanias’ın Hellas’taki Roma hakimiyet dönemine hemen hemen hiç yer vermemesi, Pausanias’ın Hellen kimliği ve Hellas’ın özgürlüğü düşüncesini ön plana almak istemesiyle açıklanabilir. Eraydın, Makedonya Kralı’na karşı Hellas’ın bağımsızlığına destek olan, Atina’ya kadar inerek akropolisi yakıp yıkan ve Delphoi gibi kutsal alanları talan eden ve Anadolu’ya geçtikten sonra da yağma faaliyetlerini sürdüren Keltlere karşı Hellenlere destek olan Pergamon Krallığı’ndan Pausanias’ın övgü ile bahsettiğini de belirtir.

Birinci kitabın dördüncü bölümünde, Galatlarla ilgili önemli bilgiler yer alır. Galatların, İllyrialıları ve Makedonialıları boyundurluk altına alışları ve Hellas’a girişleri, M.Ö. 278’de Anadolu’ya geçişleri ve Bergama Kralı Attalos ile mücadelelerine dair bilgilerdir bunlar.

Eserin büyük bir kısmının Hellas’ı kapsamasına rağmen, Pausanias’ın Anadolu’ya dair gezip gördüğü yerlerin adetleri, şenlikleri, tapınımları hakkında verdiği bilgiler Anadolu’nun kültür tarihine yeni bakış açıları sunmaktadır. Biz de umarız ki en kısa zamanda Kültür Bakanlığımızın da katkıları ile bizim için eşsiz bilgiler içeren bu eserin bir an evvel tamamının çevirisi yapılarak okuyucularımıza ulaştırılır.

Ancak, Pausanias’ın aktardıkları bunlarla sınırlı değildir. Eserin yirminci bölümünde, Atina’daki Dionysos Tapınağı yakınlarındaki tiyatro binasının da Pers Kralı Ksekses’in seferinden kalan çadırdan esinlenerek inşa edildiği belirtilir. Bu satırlar, günümüzde hala Yunan eseri sayılan tiyatro mimarisinin kaynaklarını çürütür niteliktedir. Pausanias’ın söylemi, tiyatro binalarının mimarisi adeta Pers sarayının gezici temaşa çadırlarına bağlamaktadır.

Dionysos Tapınağı

Hellas’ın Tasviri, 1. Kitap, XX. Bölüm:

Dionysos'un en eski tapınağı tiyatrodadır. Kutsal alanların içinde Dionysos'un iki türbesi ve biri Eleuthereus'a, diğeri Alcamenes'e ait, fildişi ve altından yapılmış iki heykel vardır. Dionysos Tapınağı ve tiyatronun yakınında ise Kserkses'in çadırını taklit ederek tasarlandığı söylenen bir sanat eseri bulunmaktadır. Bu bir kopyadır çünkü orijinali Romalı general Sulla tarafından Atina'yı ele geçirdiğinde yakılmıştı.

Haftaya, Pausanis’ın eserinde bahsettiği Ksekses’in çadırında buluşmak ve bu konuda yazılan makalelere değinmek üzere hoşça kalın dileklerimizi iletiriz.