Günün Sözü

Aç, susuz, açıkta kalmış, enkaz altındaki yakınları için gözyaşı döken vatandaşlardan biliyorum ki aziz milletiniz müsterih falan değil Sayın Bakan.

60.000 nüfuslu ilçenin yarısından çoğu yok. Böyle bir felaket görmedim!

300 km ötede Diyarbakır’da binalar yıkılıyorsa bu, depreme hazır olunmadığını göstermektedir.

Gözüme nişan aldın ama kalbim hâlâ atıyor. Benim bir gözümü kapatarak birçok insanın gözlerini açtığınız için size teşekkür ediyorum.

Filistinlilerle barış görüşmelerine fazla takılmayın, farklı bir yöntem deniyorum.

“İklimin çöküşünü durdurmakla kapitalist kârın önceliğine son vermek arasındaki seçimde sistem kararını verdi: Yıkımı sürdürmek için gerekli olan her türlü kaynağı seferber edecek.”

İktidar ve muhalefet aynı kaynaktan besleniyor.

Altılı masa açıklamalarında "ekokırım"dan söz etti, ancak ekokırım henüz suç olarak kabul edilmedi. Bu eksiklik de tamamlanmalı.

Petrol devletlerinin BM iklim görüşmelerine ev sahipliği yapmasına izin vermek yeterince kötü ancak bir petrol şirketi yöneticisini COP28'in başkanı olarak atamak, BM iklim süreci tarihinde meydana gelen her şeyin ötesinde. Çok daha büyük bir hakaret.

Sinan Ateş cinayetini organize eden Doğukan Çep’in ifadesine ulaştım... Buna göre; Çep’in adamı Suat Kurt, Sinan Ateş’in ofisi önünde 4 gün keşif yaptı.

Yoksul ülkelerde, yardıma ihtiyacı olan pek çok insan göç etme imkânlarından dahi yoksun. Oldukları yerde kalmaktan başka çareleri yok.

Bill Gates mucize teknolojilere çok para yatırmak zorundayız diyor. Ama mucizeye ihtiyaç yok ki. İhtiyaç duyduğumuz tüm teknolojilere zaten sahibiz.

Çocuklar kelimenin gerçek anlamıyla binanın dışından kaçırılıyor, kayboluyor ve bulunamıyorlar. İnsan tacirleri tarafından sokaktan toplanıyorlar.

Saatte otuz boş belge hazırlayabilirim. Eğer bir saat uyursam otuz insan ölecek.

Tıpkı tütün endüstrisi gibi, onlar da kendi bilimlerini istismar ettiler. Büyük petrol endüstrisi, büyük yalanı pazarladı. Ve yine tıpkı tütün endüstrisine yapıldığı gibi, bu kişilere de hesap sorulmalıdır.

İklim değişikliği, toplulukları daha da olumsuz etkiliyor. Bir çarpan etkisi yapıyor, tabuta çakılan son çivi oluyor.

Mevcut ekonomik gerçeklik temel insani değerlere hakarettir. Aşırı yoksulluk son 25 yıldır ilk kez artıyor ve bir milyara yakın insan açlık çekiyor ama milyarderler her gün kazanıyor.

Halkın gücünü ve demokrasinin ne olduğunu göstermeyi umuyoruz. Hükümetler ve şirketler bu şekilde davranıp çevreyi yok ederken, sayısız insanı riske atarken, insanlar ayağa kalkıyor.

Biz, yıkımı yakından yaşayan ve buna razı olmayan öğretim üyeleri, kamuya üniversitenin ne olduğunu, özgür düşüncenin değerini, üniversite yok olursa bunun ülkeye vereceği zararları anlatmak zorundayız. Kamu bu yıkıma karşı çıkmalı.

Biz hekimler olarak, insan sağlığını önceleyeceğiz. Savaşlara karşı olacağız… Sadece insanları da ele almamak gerekiyor. Tüm canlılar için, üzerinde yaşadığımız bu yer küre için ve evren için zararlı tüm bu girişimlerin önünde durmak hepimizin sorumluluğu.