Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde tarım arazileri yakınına jeotermal elektrik santrali kurulması tepki topluyor.
Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde tarım arazileri yakınına jeotermal elektrik santrali kurulması (JES) planlanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretimi Şirketi’nin Nazilli Diracık (50 MWm/50 MWe) JES Projesi ile ilgili ‘çevresel etki değerlendirme’ (ÇED) süreci başlattığını duyurdu. Proje tanıtım dosyasında yer alan bilgilere göre, şirket 948 milyonluk yatırımla yılda 160 milyon kWh elektrik üretmeyi planlıyor. Proje kapsamında Bozdoğan’ın Alamut Köyü’nde 10 adet üretim, dokuz adet reenjeksiyon kuyusu ve bir adet alternatif olmak üzere 20 adet kuyu açılması planlanıyor. Zeytinlikler, incir bahçeleri ve tarımsal üretime zarar verdiği gerekçesiyle Alamut köylüleri, kurulması planlanan JES projesine karşı çıkıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED süreci başlatılan proje için endişelenen köylüler, projeye karşı mücadele başlatıyor. Jeotermal enerji santralinin çevreye ve topraklarına zarar vereceğini ifade eden Aydın Yenipazar Belediye Başkanı Mehmet Yüsran Erden, “Türkiye'nin enerji tüketiminde %1 bir payı olmayan bir enerji yatırımı için bu koca Büyük Menderes Ovası’nın riske atılmasını doğru bulmuyoruz. Dağımızın üstü, dağın altından daha değerli diyoruz. Onun için bu mücadeleye başından beri omuz veriyorum, destek veriyorum ve sonuna kadar da bu konuda mücadele etmeye gayret edeceğiz. Yani biz aynı zamanda yerel yöneticiler, hane halkı gelirlerinin artmasına ve zenginleşmeye de neden olmak zorundayız. Bu jeotermal yatırımlarının fakirleşmeye neden olacağını ve topraklarımızı kirleteceğini ifade ediyorum,” dedi. Çevre köylerle birlik olup mücadeleyi yükselttiklerini belirten Alamut Köyü sakini Birtan Kulakoğlu ise, “Burada yaşamak istiyoruz ama yaşamamıza müsaade edecekler mi? Edecekler, ettireceğiz! Biz buna kararlıyız. Geçmiş tecrübelerden yola çıkarsak, çok güzel, çok şaşalı projeler hazırlıyorlar. Bizimki de bunlardan birisi. Sanki çevreye bu kadar duyarlı, bu kadar önem veren bir proje gibi çalışıyorlar. Biz bunların daha önceki projelerinden, Akbelen’den, Kazdağları'ndan, Kastamonu'dan, Giresun'dan, Cerattepe’den ve en son da Erzincan İliç’ten çevreye ne kadar zarar verdiğini gördük, biliyoruz. Mücadeleyi yükseltiyoruz,” dedi.
Okyanusların tamamında ortaya çıkan renk değişimleri
NASA, iklim değişikliğinin kademeli ısınma etkisi nedeniyle gezegendeki okyanusların yarısından fazlasının son 20 yılda maviden yeşile döndüğünü belirledi. Konuya ilişkin araştırma yapan Ulusal Oşinografi Merkezi'nden bilim insanları, renk değişiminin iklim değişikliği nedeniyle ekosistemin bozulmasının bir işareti olduğunu söyledi. Southampton'daki Ulusal Oşinografi Merkezi'nden bir bilim insanı ve kitabın yazarı B. B. Cael, "Bunu önemsememizin nedeni, rengi önemsediğimiz için değil, rengin ekosistemin durumundaki değişikliklerin bir yansıması olması. Tropik veya subtropik okyanusların neredeyse tamamında önemli ölçüde ortaya çıkan renk değişimleri var," dedi. Cael, şöyle devam etti, "Bunlar, ekosistemi yok eden çok büyük değişiklikler değil, incelikli olabilir. Fakat bu bize, insan faaliyetinin muhtemelen küresel biyosferin büyük bölümlerini anlayamadığımız bir şekilde etkilediğine dair ek bir kanıt sağlıyor. Ekolojik olarak değişikliklerin gerçekte ne olduğuna dair daha anlamlı çıkarımlar yapmak kesinlikle bir sonraki büyük adım.”
‘20 ton siyanür sızıp toprağa aktı. Sonuç?’
Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde sahaya gelen 26 ton 340 kilo sülfürik asitin taşınması sırasında 340 kilo kadarının çeşmeye yakın bir caddeye döküldüğü ortaya çıktı. Sözcü Yazarı İsmail Saymaz, ‘İliç sokaklarına sülfürik asit dökmüşler’ başlığıyla bugün yayımlanan yazısında, “Sızıntı sonrası çekilen görüntülere göre, dökülen sülfürik asit saatli çeşmeden boşalan suyun aktığı açık kanala karışıyor. Kanal dereye, dere de Fırat’a bağlanıyor,” ifadelerini kullandı. Saymaz, konuyla ilgili İliç Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21 Ağustos 2019’da kovuşturmaya yer olmadığına karar vererek, şirketin suçsuz bulduğunu yazdı. Saymaz’ın aktardığına göre, olayla ilgili hazırlanan raporda Anagold’un acil müdahale ekibi tarafından 10 dakika gibi kısa sürede müdahale edildiği iddia edilse de İliçli avukat Aziz Bingöl, sülfürik asitin yarım saat yolda kalıp suya ve toprağa karıştığını belirtti. Bilirkişilerin sızıntıdan altı ay sonra keşfe geldiğine de dikkati çeken Saymaz, şunları söyledi, “Bu olaydan iki yıl sonra Çöpler Altın Madeni’nde 20 ton siyanür sızıp toprağa aktı. Sonuç? Sülfürik asit soruşturmasında olduğu üzere yine kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. İki iş güvenlik uzmanı çevreyi kirletmekten kusurlu bulunduysa ön ödeme ile yırttılar!”
Fatsa’daki siyanürlü altın madeninin faaliyetleri durduruldu
Erzincan İliç’teki maden faciasının ardından gözlerin çevrildiği ve bölge halkının uzun zamandır mücadele ettiği Ordu Fatsa’daki siyanürlü altın madeninin faaliyetleri de durduruldu. Odatv’den İbrahim Gündüz’ün haberine göre, Fatsa Doğa ve Çevre Derneği öncülüğünde gerçekleştirilen eyleme birçok sivil toplum kuruluşu katılırken CHP, SOL Parti, Saadet Partisi ve İYİ Parti’nin Fatsa temsilcileri ile bağımsız belediye başkanı adayları da alanda yer almıştı. Fatsa’da siyanürle altın ayrıştıran maden şirketine karşı uzun süredir mücadele veren Fatsalılar, ‘İliç son olsun, İliç’te siyanüre hayır’ yazılı pankartlar açmıştı.