"Sen hayatımın çok anlamlı bir parçası, sözün tam anlamıyla can yoldaşım, yol arkadaşımsın"

-
Aa
+
a
a
a

Hislerimiz karşılıklı biliyorum sen de beni seviyorsun:)

Canım Apaçık Radyo’m,

Sevdiceğim,

Bugünü öylesine seninle dolu geçirdim ki, sana yazmadan günü bitiremedim. Bugün kulaklarımda aralıksız sen vardın zira, aklımda da seninle olan anılarım…

Güzel seslim, kıymetlim,

Sabahleyin Radyo Agos’un ardından her bahar sabırsızlıkla beklediğim randevumuz beklemediğim bir neşeyle başladı. Bir çocukluk arkadaşım var, 11 yaşımızdan beri arkadaşız ve o da seni seviyor, biliyorum:) Yine de bu Cumartesi sabahı ilk destekçilerin isimleri anons edilirken onun adını duymak, neşemi keyfimi enerjimi arttırdı, içimi başka türlü kıpırdattı. Seninle benim, onunla senin, benimle onun arasında zaten olduğunu bildiğim bağların daha da güçlenip neşeyle pekiştiğini hissettim.

İki gözümün çiçeği, canım radyom,

Seninle ilk karşılaşmamızı hatırladım sonra - ki bugün gibi aklımda. Açık Radyo’ydun o zaman ve daha yeni açılmıştın. 1996 yılında İstanbul’da üniversite öğrencisiyken Beyoğlu’na yolum düştüğünde uğradığım Cafe Kafka’da bir afişin üzerindeydin bu ilk karşılaşmamızda. Böyle düştü yüreğime 94.9 ateşi Bundan sonra bulduğum, gördüğüm her radyoda seni aradım haliyle. O yıllarda Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi’nde bir öğrenci evinde yaşıyordum ve her bir kenarı 50-55 cm olan küp şeklinde bir radyo/kasetçalarım vardı. Bulunduğum yerde frekansı tutturmak, diyelim tutturdum bu kez de yerinde tutmak, cızırtılardan kurutulmak, o kadar zordu ki, seni oturduğum yerden rahat rahat dinlediğim zamanlar fazla değildir. İlla bir ilgi, emek gerekiyordu sana ulaşabilmem için, o günlerde bana karşı pek bir nazlıydın yani. Yine de vazgeçmediğimi siyah renkli koca küpümü kucağıma alıp ince kablo şeklindeki antenini de sallandırmak suretiyle pencereler arasında mekik dokuduğumu çok net anımsıyorum. O yıllarda bu davranışlarım ve Açık Radyo takıntımla arkadaşlarımın diline düşmüş olduğum doğrudur. Radyodaki bir programa ya da bir şarkıya dalıp evden çıkamadığım, bu yüzden ders kaçırdığım da olmuştur. Neyse ki edindiğim bir radyolu walkman ile iki nokta arasında yolda olma halini Açık Radyo’lu kılabilmiştim de evden çıkmam kolaylaşmıştı.

2000 yılı Ocak ayında, deprem günlerini de seninle yaşayıp doğduğum şehre, İzmir’e dönmüştüm. Sen internetten yayına başlayıncaya kadar hem çok eksik hissediyor, hem de seni çok özlüyordum. İnternet yayınının başlaması içimdeki eksiği bir nebze kapatırken radyodaki program sebebiyle evden ya da işyerinden çıkamama günlerim tekrar başlamıştı. Nihayet akıllı telefonlar çıktı da ilişkimiz oturdu, sakin bir ritme kavuştu bence. İlk akıllı telefonumu aldığımda teknoloji kişisel olarak bana çalışmış gibi hissetmiştim bu sebeple.

Hayatımın ışığı, canım radyom,

Şimdi Aydın’da yaşıyorum. İstanbul’daki öğrenciliğimden bu yana yaşantımın pek çok dönemecine, acı tatlı anına tanıklık ettin. Kimi büyük acıların içinden geçerken de günlerce süren, kimi sevinçlerimi yaşarken de benimleydin. Sen hayatımın çok anlamlı bir parçası, sözün tam anlamıyla can yoldaşım, yol arkadaşımsın. İyi ki varsın ve çok yaşayasın!

Seni seviyorum Apaçık Radyo’m, hislerimiz karşılıklı, biliyorum sen de beni seviyorsun.

Şefika Mısırlı