Yolsuzluk Afeti

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye'nin en önemli sorunu ne Irak’tır, ne Kıbrıs, ne ekonomik kriz, ne de siyasi sorunlar. Türkiye’de en önemli sorun “Yolsuzluk” ana başlığı altındaki, Türkiye'nin geleceğini ipotek altına alan, insanlarda geleceğe dönük umut bırakmayan, gelişme yolunda büyük engel teşkil eden en ciddi boyuttaki bir doğal afetten bile yıkıcı olan problemdir.

Yolsuzluk üzerine çözüm odaklı projeler geliştirmek, duyarlılığı artırmak, şeffaflığı, hesap verilebilirliği, hesap verme sorumluluğunu savunmak, talep etmek için sorumlu tüm sivil toplumun  duyarlı olması ülkemiz geleceği için hayati derecede önemlidir. Hepimiz görüyoruz olayın vahametini ama Konya’da, ama milyarlarca doların buharlaştırıldığı türlü türlü olaylarda.

Artık dünyada şeffaf olmayan, hukuk devletini hayata geçirememiş, yolsuzlukların gündelik olaylardan olduğu ülkeler kendilerine pek yer bulamayacaklardır. Bunu açıkça görelim. Bugün, doğrudan yabancı yatırımı çekme şampiyonlarından olan Hong Kong, Çin bile, öyle ucuz hammadde, ucuz işçi propagandalarını çoktan  terk etmiştir. En büyük sloganları hukuk devleti güvencesi üzerinedir esasında.

Türkiye’de artık  bu konuları, meclis siyasi komisyonlarının dışında da takip etmek, duyarlılığı arttırmak, takipçi olmak zorunluluktur. Tabii ki hükümetlere bu konuda öncülük etme, sorumluluk alma görevi düşmektedir. Ama hükümetlerin bu öncülük görevini üstlenmesi için her türlü teşvik, destek  vermek ve gereken baskıyı kurmak da sivil toplumun  görevidir.

Dünyada, yıllardır balık baştan da kokmamalı düsturuna göre hareket eden bir dolu proje, girişim yapılmıştır ve yapılmaktadır. Örneğin ciddi bir proje Arjantin’de hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu proje kapsamında en başta, siyasi idare tarafından ''Mâli Sorumluluk Yasası'' çıkarılarak mâli konularda herkesin her türlü mâli bilgi ve belge talep etme ve elde etme hakkı tanınmıştır. Tüm kurum ve kuruluşların yaptıkları ve bütçeledikleri tüm harcamaların detayları, alım ve satım işlemleri, ihaleleri, hazinenin yapmış olduğu tüm ödemelerin detayları, Arjantin şirket ve vatandaşlarının vergisel yükümlülükleri, sosyal güvenlik harcamaları detayları vs, vs ve özellikle kamunun tüm işlemleri, kamunun mâli konularda sahip olduğu tüm bilgiler şeffaf olarak tüm vatandaşların bilgisine açılmıştır.

Denetleyici ve bilgilendirici kuruluşlar

Bu amaçla da, Cristal adlı bir web sitesi oluşturulmuş ve bilgi akışından gelen tüm veriler bu site üzerinden kamuoyunun bilgisine ve incelemesine açık tutulmaktadır.. Bilgi talep eden her kişi, kurum ve basın kuruluşuna veri bankalarında olmayan her türlü bilgi de 24 saat içinde sağlanmaktadır. Tüm kamu kurum, kuruluş ve yerel birimlerin tüm mâli verilerini, bu veri toplama merkezine geçmeleri yasal zorunluluk haline getirilmiş. Sistem çalıştıkça, gittikçe daha da verimli, kapsamlı kullanılmaya başlanmıştır.

Önerilecek bu ve benzer bir sürü proje çıkarılabilir. Yavaş da olsa Türkiye’de de bir şeyler yapılması gerektiği idrak edilmeye başlanmıştır. Örneğin ciddi kısıtlar içerse de bilgi edinme hakkı konusunda yasal düzenlemelere gidilmektedir ama daha bu konuda acilen atılması gereken bir dolu adım olduğu da açıktır.Sivil toplum olarak yapılması gereken en temel şey ise bu konuda duyarlılığı artırmak, taze tutmak ve talepleri,  projeleri gündeme getirerek takipçi olmaktır.

Bugün, Avrupa Konseyi bünyesinde 1999’da kurulmuş bulunan GRECO  (www.greco.coe.int)  adlı “yolsuzluğa karşı devletler grubu” olarak adlandırılan  ve üyeleri arasında Türkiye hariç birçok ülkenin bulunduğu bir grup var. Bu gruba üye olan tüm ülkeler, kendi sistemlerinde GRECO  komitesinin yolsuzlukla ilgili her türlü araştırma yapmasını, bilgiye ulaşmasını ve bu bulgularını tüm dünyaya açıklamalarını kabul etmişler. Bu konuda raporlar yayınlanıyor. GRECO’da kabul edilen prensiplerin dışında aksaklıklar, sorunlar tespit edilen ülkeler uyarılıyor, ve hatta bir süre sonra Avrupa Konseyi üyeliği bile askıya alınabiliyor. Türkiye’nin  AB sürecinde bir an önce bu tür kuruluşlara da üye olmasını teşvik etmek gerekir.

Bu konuda tartışılacak gerçekten çok şey var. Ama artık  günümüzde, Türkiye’de görülen yolsuzluk, banka dolandırıcılığı, rüşvet, vs vs gibi manzaralara gelişmiş, hatta gelişmekte olan dünyada maalesef artık pek yer olmayacaktır. Bizler cüzzamlı gibi bir kıyıda kalmayı istemiyorsak artık bu konuda ciddi acil adımların atılması, dumura uğramış toplumsal duyarlılığın had safhaya çıkarılması gerekiyor.

Acaba ülkemize gelen yabancıların sadece turistik amaçlı, sadece deniz, güneş ve tarihi güzellikleri görme amaçlı gelmesinde ve yıllardır bu ülkede pek yatırım yapmayı düşünmemelerinde, Türkiye'nin yolsuzluk liginde halen çok alt sıralarda bulunmasının hiç mi payı yok?