Gezegenin Geleceği: 77. Gün

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

 

 

 

Bugün Kopenhag İklim Zirvesine 77 gün kaldı…

 

WWF’in saygın iklim bilimcilerle birlikte hazırladığı ve yeni yayınladığı rapora göre, Kuzey Kutbu’ndaki ısınma seviyesi, bugüne kadar düşünülen ve öngörülenden çok daha ciddi. WWF, Kuzey Kutbu’ndaki ısınmanın yalnızca yerel bir sorun olmadığını belirtti. Kuzey Kutbu’nun yeteri kadar soğuk olmaması halinde buzulların eriyecek, ortalama hava sıcaklıkları ve Avrupa ile Kuzey Amerika’nın yağış döngüleri değişecek. Üstelik Kuzey Kutbu’ndaki donmuş alanlar, atmosferde bulunanın tam iki katı kadar karbon içeriyor. Bu alanların erimesi halinde atmosfere yayılacak karbondiyoksit ve metan gazı oranları, Dünya’yı bir felaketin beklediğine işaret ediyor. Ayrıca deniz seviyesinin yükselmesi halinde, dünyanın en az ¼’ünün yaşam şekli değişmek zorunda. WWF ve Greenpeace başka STK’larla da biraraya gelerek Kopenhag için model olacak bir iklim anlaşması hazırladı. Model anlaşmada, Kutuplardaki buzulların durumlarına da yer verildi.

 

Dünyanın her yerinde doktorlar politikacıları Kopenhag’da dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Çünkü, gezegenin her köşesinden “İklim değişikliği insan sağlığının 21. yüzyılda karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike” uyarıları yükseliyor. İklim değişikliği ile ilgili yeterli önlem alınmazsa, önce fakirler hastalanacak, ancak açıklamalara göre “Dünyada iklim değişikliğine bağlı hastalıklardan etkilenmeyen kimse kalmayacak”. Araştırmalar, sıtma, yeni gün humması gibi tropik hastalıkların artacağını ve sağlık krizlerinin yaşanacağını gösteriyor. Beslenme kaynaklarına ve temiz suya, özellikle gelişmekte olan ülkelerde erişim ciddi bir problem haline gelebilir. Öte yandan milyonlarca insanın fırtına ve sel gibi aşırı doğa felaketleri nedeniyle göç edebileceği belirtiliyor.

 

BM Başkanı Ban Ki-Moon, iklim değişikliğine ilişkin görüşmelerdeki bıkkınlık verici yavaşlığa daha fazla tahammül edemiyor. Ban Ki-Moon’un, bu hafta New York’ta ev sahipliği yapacağı zirvede, küresel ısınmanın korkunç etkilerine karşı önlem almak için “dünya liderlerini harekete çağıracağı açıklandı. Yarın Bangkok’da gerçekleştirilecek zirvenin amacı, zengin ve fakir ülkeler arasındaki büyük uçurumun azaltılmasını sağlamak yolunda 100 liderin görüşmeler yaparak bir karara varmaları. Ban, The Guardian’a yaptığı açıklamada: “Görüşmelerde hiç ilerleme olmamasından derin üzüntü duyuyoruz. Liderler kesinlikle ve mutlaka politik iradelerini ve liderliklerini göstermeli, net kararlar vermeli. Tüm insanlığın geleceğinden sorumlular ve bunun yükünü omuzlarında hissetmeliler” diye konuştu.

 

Genetiği değiştirilmiş yiyecekler, sebze ve pirinç gibi yiyeceklerin içine alakasız organizmalardan gen enjekte edilmesiyle elde ediliyor. Bu yiyecekler doğal değiller. Insan ve hayvan  sağlığı üstünde olumsuz etkilerinin olabileceği biliniyor. Yapılan araştırmalarda laboratuar fareleri bu yiyeceklere alerji, böbrek ve bağırsakların anormal gelişimi gibi tepkiler veriyor. Bir çok devlet bu yiyeceklerin ithaline izin vermiyor. Öte yandan 2008 yılında dünyadaki ekilebilir toprakların %2,5’u genetiği değiştirilmiş tohumlardan oluşuyordu. 2009’da bunun daha da arttığını düşünürsek sonuçlar pek iç açıcı görünmüyor. Örneğin bir araştırmada Beijing’den satın alınan Nestlé marka bebek maması GDO’lu olup olmadığının araştırılması için bağımsız bir laboratuara gönderildi. Mamanın içinde böcek ilaçlarında kullanılan maddelerin de bulunduğu ve genetiği değiştirilmiş organizmalardan üretildiği tespit edildi. Hindistan’da yapılan araştırmalara göre birçok şirket GDO’suz yiyecek üretmeye özen gösterirken, Nestlé, Unilever, Kellogg ve Cadbury gibi büyük uluslararası şirketler GDO’lu yiyecek üretiyor. Nestlé daha once GDO’nun yiyeceklerin kalitesini ve besleyiciliğini arttırabileceğine inandığını açıklamıştı. Ama Avrupa Birliği’nde satılan Nestlé marka yiyeceklerin hiçbirinde GDO olmadığını düşünürsek gelişmekte olan ülkelerdeki tavrını nasıl yorumlamak gerek.  Sağlık ve çevre üstündeki etkileri nedeniyle bütün yiyecek sektöründe ve bütün ülkelerde GDO’suz üretim politikası izlemek çok önemli.

 

The Guardian gazetesinin haberine göre, Amerikan Senatosu’ndaki Demokrat liderler iklim değişikliğine ilişkin yasama işlemlerini önümüzdeki yıla sarkıtabileceklerini açıkladı. Bu geciktirme, küresel ısınmanın korkunç sonuçlarını engellemek için çözüm üretmek fikriyle tamamen ters düşüyor. Hem böyle bir gecikme yaşanırken, Obama’nın Kopenhag’da yapılacak görüşmelerden evvel ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda samimi olduğuna dair sözünü tutması mümkün olabilir mi?

 

Ve Kopenhag İklim Zirvesi için son 77 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor – sağlıcakla kalın.

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü