Açık Gazete'de Cem Özdemir'le Söyleşi

-
Aa
+
a
a
a

Almanya’nın Birlik 90/Yeşiller eş başkanı politikacı Cem Özdemir'le Açık Gazete’de bir söyleşi gerçekleştirdik. Özdemir, bulutlu Almanya'nın güneş enerjisinde dünya lideri olmasındaki ‘açık sır’ı anlattı: “Taban baskısı ile siyasi iradeyi etkilemek. Güneşli Türkiye'nin güneş enerjisinde etkisiz kalmasının sebebi, siyasi irade eksikliği.”

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 16.9 Mb.

 

11 Şubat 2013 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.

 

Açık Gazete’nin podcast servisine ulaşmak için tıklayın.

 

***

 

Ömer Madra: Cem Özdemir’le beraberiz. Uzun zamandan beri böyle bir fırsatı yakalayıp kendisini radyoya çekmeyi istiyorduk, sonunda onu İPM (İstanbul Politikalar Merkezi)’nde ayağının tozuyla gelmişken yakaladık. Burada Açık Radyo’ya konuk etmekten de büyük bir mutluluk duyuyoruz sizi.

 

Cem Özdemir: Aynı şekilde, sağ olun!

 

ÖM: Pek bilinmeyen, ama oldukça önemli bir mesele var, ben sadece spesifik olarak onu sormak istiyorum size. Bill McKibben ortalığı karıştıran bir yazı yazmıştı Rolling Stone dergisinde geçen sene: “Küresel ısınmanın dehşet verici yeni ana matematiği” diye. Orada bu dünyanın 2 derecenin altında iklim değişikliğini tutmanın çok özel şartlara bağlı olduğunu, en fazla 565 gigaton yakılabileceğini, buna karşılık da büyük enerji şirketlerinin elinde ve kayıtlı olarak, rezervlerinde kayıtlı yakmaya kararlı oldukları bunun 5 katı, 2800’e yakın gigaton bir şey olduğunu söyledikten sonra yazısının bir yerinde diyordu ki “Ana düşmanımız enerji devleri, onları durdurmak zorundayız gelecek kuşakları kurtarmak istiyorsak.” Şöyle diyor, “Bir küçük mucize gibi bir şey oluyor ve bütün zengin ülkeler, batıda da endüstrileşmiş ülkeler emisyonlarda, bu salımlarda küçücük azaltmalar dahi gerçek bir statükodan kopma yönünde bir şey göstermiyor. Bu yukarıda sayılan 3 rakamın demir mantığının dışına çıkamıyorlar hiçbiri” diyor. Büyük ülkeler arasında bir tek Almanya bu enerji karışımını değiştirmek için büyük bir çaba harcadı ve geçen Mayıs ayı sonlarında güneşli bir Cumartesi günü bu iyice kuzey enleminde kalan bulutlu ülke güneş enerjisinden kendi sınırları içinde elektrik enerjisinin yarısına yakınını elde etti ve rekor kırdı. Bu küçük bir mucizedir ve şunu gösteriyor benim için en önemli nokta –asıl sormak istediğim şey burada- yani muazzam çözülemez gibi görünen sorunun da aslında bunu yapacak teknolojimiz olduğunu gösterdi ama siyasi irade yok” diyor. Şu ana kadar tek istisna endüstri ülkeleri arasında, güçlü ülkeler arasında Almanya ve diğerlerinin hepsinde de daha fazla karbon atma şeyi deniyor. Ne diyorsunuz, niye örnek alınamıyor mesela?

 

CÖ: Tabii biz bundan çok mutluyuz Yeşiller partisi olarak çünkü bizim 30-35 senelik bir mücadelemizin ürünü. Yeşiller 70’li yılların sonunda, 80’li yılların başında kurulduğunda nükleer santrallere karşı mücadelemizle başladık bu mücadeleye ve bugün Almanya gibi dünyanın 4. en büyük ekonomisi nükleer santralleri adım adım kapatma kararı aldıysa ve 8 tane nükleer santrali bir günde kapattıysa eğer bu sadece bizim değil bizimle birlikte mücadele etmiş tüm insanların başarısı. Bütün nükleer lobinin yalanların yalan olduğu tekrar ortaya çıkmış oldu çünkü ne söylediler? Nükleer santraller kapanırsa Almanya’da cereyanlar kesilecek. Cereyanlar kesilmemekle birlikte komşularımıza cereyan satıyoruz. Ne dendi? Cereyan fiyatları had safhada artacak, bilmem ne olacak. Tam tersi oluyor, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi fiyatları indiriyor şu anda. Çünkü fiyatlar hızla inmekte ya da başka bir rakam vermek gerekirse hükümetin yani şu andaki mevcut hükümetin hedefi 2020 senesine kadar Almanya’daki yenilenebilir enerji payını %20’ye yükseltmekti. Geçen senenin başında sadece yenilenebilir enerjinin Almanya’da ortalama payı %25 idi. Yani 2020 senesindeki hedef %20 iken biz geçen sene %25’i başardık. Yani düşünün 2020 senesinde nerede olacağız? Sorun artık bıçak kemiğe dayandı, yol ayrımındayız, bu bahsettiğiniz elektrik şirketleri lobisi ve aslında onlara siyasi kanalını da eklemek gerekiyor çünkü sadece elektrik şirketlerinin lobisi olsa hadi neyse ama bunların bir de siyasi uzantıları var; mecliste grupları var, milletvekilleri var, bakanları var onlarla iç içe çalışan. Onların tabii para kaynağını şu anda kapatmış oluyoruz, onların musluğunu kesiyoruz biz. Ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazırlar bu musluğun kapanmaması için, her türlü yalanı yaymaya devam ediyorlar. Almanya’da yapamadıklarını başka ülkelere şimdi satmaya çalışıyorlar ama biz bu mücadeleleri kazanacağımızdan eminim çünkü işin hoş tarafı vatandaş artık bunu ele aldı. Yani şu anda çoktan Yeşiller parti merkezinden, meclisten çıkmış bir mesele. Bugün artık vatandaşlar ortaklaşa rüzgar enerji parkları kuruyorlar, bugün vatandaşlar cereyan üretip cereyanı satıyor. Yani birer iş adamı oluyor vatandaş özellikle çiftçiler bundan faydalanıyor Almanya’da ve bir ek bir para kaynağı kazanmış oluyorlar. Şu anda Almanya’da 1 milyon cereyan enerjisi üreten vatandaş var ve bunların hepsi Yeşiller partisine oy veren kişi değil, bunların içinde Hristiyan demokratlara da oy verenler var, başka partilere de oy verenler var. Demek ki bir baskı unsuru oluşmakta, yani yeni bir ekonomi gelişmekte ve bundan özellikle ufak ve orta ölçekli işadamları faydalanmakta. Yani gidişat bizi güçlendiriyor çünkü ekonomide yeni büyüyen faktörler, lobiye karşı bizim de birlikte mücadele ediyorlar. Zaten onlar olmasa biz bu mücadeleyi kazanamayız, biz oylarımız artsa da şu anda ortalama %14-15’lerdeyiz. Yani tek başına bu mücadeleyi sürdürebilecek gücümüz yetmez ama çok önemli partnerlerimiz oluştu, çok önemli ortaklarımız oluştu ve Almanya’da bu süreci artık durdurmak mümkün değil. Hükümet hızını kesmeye çalışıyor lobi baskısıyla birlikte ama gidişatı artık durdurmak mümkün değil.

 

ÖM: Evet mesela şeye karşı da daha yeni baktım bu konuşmaya gelirken, yani 2050’ye kadar da %100 yenilenebilir enerji elde etme hedefini koymuşlar. 2020’ye kadar yani 7 sene sonra %35 diyor, benim son ulaşabildiğim rakamlar ve %100’e varıyor.

 

CÖ: Bu rakamların hepsi şimdiye kadar yanlış çıktı, niye yanlış çıktı? Biz beklentilerin çok ötesinde, yani gerçek olaylar beklentilerin çok ötesindeydi yani biz bir rakam söylüyoruz, bir bakıyoruz bizim savunduğumuz bir enerji düşündüğümüzden daha da başarılı.

 

ÖM: Aşılıyor değil mi?

 

CÖ: Evet aşıyoruz her şeyi ve nükleer santraller kapanma kararı alındığında şu tartışma vardı Almanya’da, yenilenebilir enerji ihtiyacı giderebilecek mi? Bu tartışma çoktan bitti Almanya’da, şu andaki tartışma yenilenebilir enerji çok mu fazla hızlı büyüyor? Yani şebekeler hazır mı buna? Hızını biraz kesmemiz mi gerekiyor? Şu anda Almanya’daki tartışma Google’a isterseniz girin bakın tartışma değişti, tartışma yenilenebilir enerji çok hızlı mı büyüyor? Düşünebiliyor musunuz?

 

ÖM: Evet! Bunun tehlikesi ne?

 

CÖ: Yani o noktaya geldik artık ve düşünüyorum nükleer lobi yeni yeni şeyler yaratıyor, yani eskiden “yenilenebilir enerji yetmez, aç kalacağız, donacağız, vs.” diyordu. Artık onu yemiyorlar tabii vatandaşlar çünkü öyle olmadığını görüyorlar. Şimdi de “çok fazla yenilenebilir enerji var, çok fazla büyüyor, bu çok masraflı oluyor, bunun biraz önünü keselim” diyorlar yani yeni modeller üretmeğe çalışıyor lobi ama o konuda da başarısız olacaklarından eminim. Tabii şu var bizim için, biz bunu niye yapıyoruz? Her şeyden önce kendimiz için yapıyoruz, kendi çocuklarımız için yapıyoruz, geleceğimiz için yapıyoruz ama bunun ötesinde bir misyon daha var, bu misyon da dünya çapında bir misyon. Eğer dünyada 4. en büyük ekonomi büyümeyi, iş yeri sağlamayı, yüksek yaşam kalitesini yenilenebilir enerjiyle paylaşabilirse, ortaklaşa birleştirebilirse müthiş bir model oluşmuş olur.

 

ÖM: Evet.

 

CÖ: Nükleer lobisi de Almanya’ya bakıp da bizi yok sayamayacağına göre bir şey söyleyemeyecek bundan sonra. Yani büyümek, işyerleri sağlamak, refahın yükselmesi bırakın yenilenebilir enerji çelişiyor bunun ön şartı olmuş haline gelecek. Almanya o yöne doğru gidiyor dolayısıyla tabii ki Türkiye gibi ülkelerde Almanya modelinin duyulmasını istemeyenlerin sayısının yüksek olduğunu ben çok iyi anlıyorum çünkü bu lobilerin hoşuna gitmez. 3-5 kişi zengin oluyor, bizde de milyonlarca insan zengin oluyor.

 

ÖM: 2050’de yenilenebilir enerjiyle tamamen %100 hedefi

 

CÖ: Bu bizim değil yalnız bu hükümetin programı, bizim hedefimiz 2030 senesinde %100.

 

ÖM: 2030’da da olabileceği

 

CÖ: Bugüne kadar hem hükümet yanlış çıktı hem bizim programlar yanlış çıktı, şimdi çok daha erken olduğunu hep gördük. Dolayısıyla bakalım ne zaman olacak.

 

ÖM: Bir de ilginç şey şu tabii, yani sadece güneş bütün dünyanın elektrik enerjisini de 2050’de dünya yüzeyinin sadece %1’ini kullanarak, yani çok küçük bir miktarını kullanabilecek şekilde WWF’nin bir raporu yayınlandı “bu yetiyor” diye. İlginç bir şey ve bu ilginç bir araştırma da aralarında Endonezya’dan Türkiye’ye kadar örnekler veriliyor. Peki buradan Türkiye’ye geçecek olursak şimdi Almanya’da bu kadar başarılı ve hem teknolojik öncülük açısından hem de piyasa anlamında işleyen bir model, işte vatandaşların da biraz önce anlattığınız gibi kendilerinin cereyan satabilmesine imkan veren bir sistem var ve bu bulutlu ve kuzey enlemlerinde yer alan soğuk Almanya’da oluyor. Peki Türkiye gibi aslında bu konuda zaten dünya çapında, dünyadaki en çok şeylerden biri olan yeni bir rapor geçti elime, onun Türkiye bölümüne baktım, Türkiye mesela güneşten su elde etmekte çatılara konan şeylerde dünya birincisi iken diğer şeylerde tamamen fosil yakıt bağımlılığında. Neden Almanya ile mesela örnek olarak da böyle bir işbirliğine girmiyor, ne gibi engeller olabilir? Yani açık ama bir de sizin ağzınızdan dinleyelim.

CÖ: Herhalde bu retorik bir soruydu, sorunun cevabını aslında siz kısmen verdiniz yani Almanya bunu başarabiliyorsa ve Türkiye bunu yapmıyorsa bunun tek bir açıklaması var: siyasi irade. Başka bir açıklaması yok, istenmiyor. Yani teknik bir sorun yok, güneş enerjisi konusunda gereken araştırmalar çoktan yapıldı, her geçen gün teknoloji biraz daha ilerliyor ama teknik sorun kalmadı ortada. Aynısı rüzgar enerjisi için de geçerli. Bunun olmaması ya da imkanları çok çok had safhada geride olmasının tek bir açıklaması var, tabii bundan çok daha decentral yani bölgelerdeki insanlar para kazanmak çünkü merkeziyetçi bir sistem değil.

 

ÖM: Evet yerinden yönetsel bir şey olması.

CÖ: Dolayısıyla burada başkentte birkaç kişi zengin olmuyor, ülke zengin oluyor. Aslında benim anlamadığım bir şey daha var, Türkiye ve Almanya’yı birleştiren, AB ülkelerini birleştiren bir konu var, dünya kadar para yatırıyoruz enerji ihtiyacı için, Avrupa’da 2010 senesinde 296 milyar Euro sadece petrole gitti, düşünebiliyor musunuz? İşte o paranın bir miktarı bizde kalsa, eğitime yatırabilsek, başka şeylere yatırabilsek ne kadar güzel şeyler yapılabilir. Bir de bunun Türkiye boyutunu düşünün ki o paralar Arap yarımadasında sağlık sistemine, okullara, kız çocuklarının eğitimine gitmiyor ki bu paranın bir kısmı maalesef terör tehdidi olarak karşımıza çıkıyor bir de. Yani son derece mantıksız bir şey bu dolayısıyla enerji bağlılığımızı da azaltıyoruz başka ülkelere yönelik. Yani daha bağımsız oluyoruz, enerji ihtiyacımızı kendimiz gidermiş oluyoruz ve paranın dışarıya akmasını da engellemiş oluyor. Yani her açıdan mantıklı bir şey bu ve o açıdan Türkiye’ye de tam uyar bir şey. Siz bir bağlılığı ortadan kaldırıyorsunuz onun yerine başka bir bağlantı başlatıyorsunuz, Rusya’ya yönelik bir bağlantı ki Rus teknolojisi bu konuda –hepsi bana göre rizikolu ama rizikolular arasında en rizikolu teknoloji-

 

ÖM: Nükleer açıdan mı?

 

CÖ: Tabii. Yani bir bağlantıyı azaltayım diyorsun gaz ya da petrolün karşısında başka bir bağlantı başlatıyorsun. Nükleer teknoloji Türkiye’de üretilen bir teknoloji değil ki. Dolayısıyla aklım almıyor açıkçası çünkü biz Türkiye’deki meslektaşlarımızla bunu görüşüyoruz, diyoruz ki gelin Almanya’ya gezin, gösterelim size, yani bu işin nasıl yapıldığını. Bunu Türkiye de yapabilir, Türkiye’deki insanlar da, işadamları bunu yapabilir, bundan para kazanabilir. Rüzgar enerji parkları kuralım, güneş enerjisinin önünü açalım Türkiye’de, geniş bir pazar açılsın bu konuda, bu teknolojiyi siz üretin Türkiye’de, başka yerden almayın, bunun fabrikalarını kurun Türkiye’de ve Türkiye’den dünyaya satın. Bu Arap ülkelerinin geleceği açısından da çok önemli bir şey, bir barış projesi aynı zamanda.

 

ÖM: Tabii.

 

CÖ: Bundan daha güzel bir barış projesini insan düşünemez ki.

 

ÖM: Evet, rüzgar ve güneş açısından muazzam olanakları da olduğu apaçık olan hatta jeotermal da dahil

 

CÖ: Sadece ufku geniş siyasetçiler gerekiyor başka bir şey geremiyor yani teknik bir sorun kalmadı, iş dünyasında sorun kalmadı, tek engel başkentte siyasi irade, başka bir engel yok.

 

ÖM: Ama işte çok sayıda kömür yakıtlı termik santral açılması için büyük bir şey var

 

CÖ: Tabii şöyle basit bir hesap var, termik santral açtığınızda bunun amortize olması en azından bir 40 sene istiyor, dolayısıyla bugün kömür fabrikası açtığınızda onu en az 40 sene çalıştırmak mecburiyetindesiniz. Bugün kurduğunuz nükleer santral değmesi için 30-40 sene en az çalışması gerekiyor. Bunu yaparsanız mutlaka ama mutlaka güneşin önünü kesmek mecburiyetindesiniz aksi takdirde nükleeri ve kömürü tehlikeye sokuyorsunuz. Bizim Almanya’da şu anda yaşadığımız olay o, tek tek kömür fabrikalarını kapatıyoruz çünkü ihtiyaç yok. Tabii biz iktidarda iken nükleer lobiyi belki en fazla üzen bir yasa çıkardık, öncelikli yenilenebilir enerji giriyor şebekelere, daha sonra kömür, daha sonra nükleer. Şimdi bazı günler Almanya’da çok fazla güneş ya da çok fazla rüzgar olduğunda %25 değil %60-70-80, bir gün %90’a kadar yenilenebilir enerji yükseliyor. Ne oluyor o günleri? Nükleer santrali kapatmak zorunda kalıyorsunuz, termik santralleri kapatmak zorunda kalıyorsunuz ve tabii onların hiç hoşuna gitmiyor. Para basma makinelerinin önünü kesmiş oluyoruz, dolayısıyla onların şiddetli bir şekilde güneş enerjisine karşı mücadele etmesini ben anlıyorum onlar açısından. Siyasetçi meslektaş arkadaşlarım açısından anlamıyorum çünkü onların vazifesi nükleeri korumak değil vatandaşı korumak.

 

ÖM: Fosil yakıtları. Gelecek kuşaklar açısından çok önemli. Cem Özdemir çok teşekkür ederiz.

 

CÖ: Ben teşekkür ederim.

ÖM: Açık Radyo’da her zaman bunları konuşmaya hazır ve sizi bekliyor olacağız.

 

CÖ: Seve seve, inşallah bir dahaki sefere açılışta Açık Radyo’da.

 

ÖM: Yeni yerimizde muhakkak stüdyoya bekliyoruz. Çok teşekkürler.

 

CÖ: Ben teşekkür ederim, iyi çalışmalar.

 

ÖM: Almanya’nın Birlik 90 Yeşiller eş başkanı, politikacı, aynı zamanda da Sabancı Üniversitesi IPM, Mercator Stiftung kıdemli araştırmacısı Cem Özdemir’le sohbet ettik.