350.org'un Küresel Eksen Değişimi Kampanyası Başladı

-
Aa
+
a
a
a

 

Dünya çapında bir kampanya için İstanbul'da bulunan, 350.org'dan Will Bates Açık Gazete'de konuğumuzdu. Will Bates'la 350.org'un iki önemli kampanyasını konuştuk: ‘Divestment’ (Yatırımları geri çekme) ve ilk aşaması önümüzdeki yıl İstanbul'dan başlayacak olan 'Global Power Shift' (Küresel Eksen Değişimi).

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 30.8 Mb.

 

(21 Kasım 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.)

 

Açık Gazete'nin podcast servisine abone olmak için tıklayın.

 

Ömer Madra: Açık Gazete’de 350.org’dan Will Bates’i ağırlıyoruz. Açık Radyo’ya daha önce gelip defalarca  demeç de vermişti. Bugün burada çeviriyi yapacak olan Mahir Ilgaz’ı da dinleyiciler gayet iyi tanıyor, uzun süre birlikte Açık Gazete programını yaptık.

 

350.org’un Amerika’da başlayan, ama dünya çapında devam eden ‘Divestment’ (Yatırımları geri çekme) kampanyasından bahsedeceğiz.

 

Öncelikle ABD’de seçimden hemen sonra, devam etmekte olan ‘Divestment’ (Yarırımları geri çekme) kampanyasının üzerinde biraz durmak istiyorum. Dünyada borsada işlem gören 200 fosil yakıt şirketini hedef alan bir kampanya. Kampanya kapsamında tüm dünyada dolaşıyorlar. Hoş geldiniz, sizi stüdyomuzda görmekten çok mutluyuz. Will Bates: Teşekkür ederim.

 

ÖM: Nasıl gidiyor tur?

 

WB: İyi gidiyor. Tur aslında doğudan başlamıştı, şu anda batıda devam ediyor, 2/3’ü bitti sayılır, 24-26 şehir civarında gezdik şu ana kadar. Harekete dair, bundan sonra hareketi nasıl ileri götürebileceğimize dair çok önemli bilgiler ediniyoruz bu turdan.

 

ÖM: Seçimden hemen sonra bu kampanyaya başladınız, ana hedefiniz nedir? Şunu biliyoruz; üniversiteler, emeklilik fonları, eyaletler ve federal hükümetin yatırımlarını fosil yakıt şirketlerinden geri çekmesi üzerine kuruyorsunuz kampanyanızı ve buna yönelik çalışıyorsunuz, model olarak da kendinize Güney Afrika’nın uyguladığı ‘apartheid’ sistemine karşı yapılan ambargo politikasını seçtiniz. Bununla ilgili daha fazla bilgi verebilir misiniz? Ana hedefiniz nedir?

 

WB: Her şeyden önce 3 tane çok kritik sayı var bizim üzerinde durduğumuz. Birincisi, devletler 2 derece hedefi üzerine anlaştı, bu 2 derece hedefinin dünyanın selameti açısından güvenli olup olmadığı konusu tartışmaya açık, ama iklim değişikliğini 2 derecenin altında tutma konusunda devletler anlaştı. İkincisi, bilim insanlarının bilim dünyasına söylediğine göre, 2 derece hedefinin altında kalabilmek için yakabileceğimiz maksimum fosil yakıt miktarı en fazla 565 giga ton seviyesinde. Ama sorun şu, Britanya’da ‘Carbon Tracker’ isimli bir grubun araştırmasına göre, şu anda fosil yakıt şirketlerinin rezervlerinde -mevcut rezervler bunlar, daha araştırması yapılan potansiyel rezervler değil- 2795 giga ton’a denk gelen fosil yakıt bulunuyor. Bu rakamlar üzerinden düşündüğümüz zaman görüyoruz ki fosil yakıt endüstrisi iklim değişikliğinin baş müsebbibi olarak öne çıkıyor. İklimde çok büyük değişiklikler yaratacak sayının 5 katından daha fazla fosil yakıt yakmayı planlıyorlar. Bu ortaya çıkınca, kampanyamızı ilgili kurumların bu şirketlerden yatırımlarını geri çekmeleri üzerine kurduk. Baktığımız zaman tarihte böyle çok başarılı bir yatırımı geri çektirme kampanyası olduğunu görüyoruz. Başarısız olanlar da oldu tabii, ama başarılı olanlardan örnek vermek gerekirse, Güney Afrika’da apartheid rejimine karşı yrütülen kampanyayı veya tütün sanayine uygulanan kampanyayı hatırlayabiliriz.

 

Biz de öğrencilere, üniversitelere, emeklilik fonlarına veya portföylerinde fosil yakıt şirketlerinin yatırımları bulunan tüm kurumlara ahlaki bir seçenek veriyoruz, diyoruz ki; “İklim değişikliğinin bu derece olmasından sorumlu olmak istiyor musunuz? Bu ahlaki seçenek size ait, paranızı geri çekin bu kurumlardan, fosil yakıt şirketlerinden.”

 

ÖM: Bu kurumların fosil yakıt şirketlerinde neden yatırımları vardı?

 

WB: Bunlar çok büyük kurumlar ve çok büyük yatırımları var, birden fazla sektörde, birden fazla şirkette büyük yatırımları ver ve bu yatırımları da mesela insanların emekliliklerini, emekli maaşlarını karşılamak için, üniversitelerin yıllık bütçelerini karşılamak için, kullanıyorlar. Biz de diyoruz ki şimdi, “Sizin yatırım yapmak için çok fazla seçeneğiniz var, sadece fosil yakıtlara yatırım yapmanıza gerek yok. O yüzden bu ahlaki bir seçenek, gelin fosil yakıt şirketlerinden yatırımlarınızı çekin.” Tabii işin bir ekonomik bir de ahlaki boyutu var, biz her şeyden önce ahlaki boyuta önem veriyoruz ve şunu söylüyoruz üniversitelere örneğin, “Gezegeni yok edecek bir yatırımı neden yapmak istiyorsunuz? Siz sonuçta size gelen öğrencilere iyi bir eğitim ve gelecek sağlamakla yükümlüsünüz, ama o geleceği bir yandan da kendi elinizle yok ediyorsunuz.” Benzer şekilde emeklilik fonları için de benzer bir durum geçerli, “İnsanların gelecekte, emekliliklerinde rahat yaşamasını, belli bir refah düzeyinde yaşamasını hedefliyorsunuz, ama bir yandan da gezegeni yok ediyorsunuz.” İşin ahlaki tarafı bu, ama işin ekonomik tarafına geldiğimiz zaman da çok kayda değer sayılar var. Yani ekonomik argüman da önemli. Sadece ahlaki temellerden bile sürdürülmeye değer bir kampanya olsa da şunu söylemekte fayda var, ABD’deki ilk 500 üniversite arasında bulunan kurumların toplam yatırımının 400 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor, çok büyük bir rakam bu. Yani bu yatırımını geri çekme kampanyası sonucunda yapacağımız değişiklik fosil yakıt endüstrisine ciddi bir darbe vurur. Emeklilik fonlarına baktığımız zaman da, dünyadaki paranın yarısı da emeklilik fonları tarafından kontrol ediliyor. Bunun sadece %1’ini bile bu kampanya sonucunda değiştirebilsek çok büyük bir adım atmış oluruz.

 

ÖM: Yani temelde siz etik olarak, yatırım yapacak insanlardan veya kurumlardan her şeyden önce fosil yakıt şirketlerine yaptıkları yatırımları dondurmalarını ve mevcut yatırımlarını geri çekmelerini istiyorsunuz.

 

WB: Evet.

 

ÖM: Şu anda kampanya 200 civarında borsada işlem gören şirketi hedef alıyor benim okuduğum kadarıyla. Bunların en önemlileri hangileri ve bu sistem nasıl işliyor?

 

WB: Bazı ortaklarımızla ilk başta bir araya gelip en fazla kirleten 200 fosil şirketini ortaya çıkartmak üzere çalıştık. Bunları belirledikten sonra da kampanyaya başladık ama bu kampanyanın kolay olacağına dair veya bir gecede değişiklik yapabileceğimize dair kendimizi kesinlikle kandırmıyoruz. Birçok insan Güney Afrika örneğini veriyor, ama önemli bir farkı ortaya koymak lazım; bu 200 fosil yakıt şirketine baktığımız zaman bunlar herhangi bir ülkeden çok daha zengin, çok daha kârlı şirketler, tamamen farklı bir canavardan bahsediyoruz burada. Dolayısıyla uzun süreçli bir kampanya olacak. Tabii biz sadece bu kampanyayı yürütmüyoruz, fosil yakıt şirketlerinin alt yapılarını da hedef alıyoruz, kömürlü termik santraller veya kömür madenleri, kaya gazı çıkartan alt yapı yatırımları gibi, tüm bunlarla mücadele eden gruplarla bağlantılar kuruyoruz, onları destekliyoruz, bu kapsamda da çalışıyoruz. Ama son kertede bu şirketlere gerçek darbeyi vuracak bir şeyler yapmak istiyoruz. Birkaç sayı vereyim; bu listedeki sadece ilk 5 fosil yakıt şirketi geçen yıl 137 milyar dolar kâr elde etmiş, bu günde 375 milyon dolara denk geliyor. Bu şirketlerin tamamını hedef alıyoruz ve doğrudan kârlarını vurmaya yönelik çalışıyoruz.

 

ÖM: Bu büyük şirketlerin hepsi çok uluslu şirketler mi yoksa aralarında mülkiyeti devlet tarafından, elde tutulan şirketler de var mı? Gazprom gibi örneğin... Nasıl şirketler bunlar?

 

WB: Bir kere şunu söylememiz lazım, bu saydığımız en büyük şirketler geleceğimizi yok etmeye o kadar niyetliler ki, siyasetçilerimiz de dahil olmak üzere kimsenin bununla kendisini ilişkilendireceğini, ilişkilendirmek isteyeceğini düşünmüyoruz.

 

Kampanya konusunda daha fazla bilgi vermek gerekirse, şu anda ABD’de başladık, orada devam ediyor bu kampanya. Biraz da bu devam eden kampanyadan öğreniyoruz ve ileride dünyaya yayma konusunda düşüncelerimiz elbette ki var. ABD’deki üniversitelerin özel durumları dolayısıyla oradan başlamak nispeten daha kolaydı, ama dünyada nasıl yapabileceğimizi, örneğin emeklilik fonlarını bu işin içine nasıl sokabileceğimiz veya dini kuruluşları nasıl sokabileceğimiz konusunda da araştırmalarımız ve öğrenme sürecimiz devam ediyor.

 

ÖM: Çok alçak gönüllü geliyor kulağa, ama aynı sınıf savaşı gibi duruyor. Enternasyonel’de söylendiği gibi son mücadele bunun üzerine olabilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

WB: Bu karşımızda bulunan sorunun sürdürmemiz gereken mücadelenin, hareketimizin, aslında tarihteki en önemli mücadelelerden biri olduğunun bilincindeyiz. Fosil yakıt endüstrisi denen şey dünyanın en kuvvetli düşmanlarından bir tanesi aslında. İnanılmaz yüksek kâr marjlarıyla çalışan şirketler bunlar. Şunu da göz önüne almamız gerekir, bu şirketlerin mevcut değeri de olması gerekenin 5 katı kadar şişirilmiş durumda, çünkü aslında kullanmaları durumunda dünyanın sonunu getirecek kaynakları, şu anda kendi sermayelerinin parçası olarak gösteriyorlar diyebiliriz. O yüzden önümüzdeki mücadelenin büyüklüğünün farkındayız.

 

ÖM: Programın son birkaç dakikasında da, diğer kampanyanız Global Power Shift (Küresel Eksen Değişimi) ile ilgili konuşalım. Nasıl gidiyor bu kampanya?

 

WB: Geçişi sağlamak için önce bir sonuç olarak şunu söyleyeyim, ‘Divestment’ yani yatırımları geri çekme kampanyasıyla ilgili bilgi vereyim; ABD’de şu anda kampanya hızla başladı ve iyi ilerliyor. Şimdiden birkaç üniversite yatırımlarını fosil yakıt şirketlerinden geri çekeceklerini söylediler. Bir çok başka üniversitede kampüslerde kampanyamız oldukça ilgi gördü ve devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de Harvard Üniversitesi. Durum bu şekilde, yani o kampanyanın iyi gittiğini söyleyebilirim.

 

WB: Küresel Eksen Değişimi kampanyamız da aslında bu noktada devreye giriyor, bugün globalpowershift.org adresli web sitemiz devreye girecek. Bu kampanyayı da önümüzdeki mücadelenin büyüklüğü karşısında, küresel olarak bir araya gelip gücümüzü toplama yönünde atılacak bir adım olarak görüyoruz. ‘Global Power Shift’ yani ‘Küresel Eksen Değişimi’ projemiz iki fazlı, ilk ayakta İstanbul’da Haziran ayında tüm dünyadan, genç ağırlıklı -tabii genci nasıl tanımladığınıza göre de değişiyor- 500-600 civarında aktivist bir araya gelecek kendi deneyimlerini paylaşacaklar, “Nasıl aktif ve etkili bir hareket yaratırım?” sorusu üzerinde tartışacaklar ve bir arada bir topluluk inşa etmeye dair yeni bir şeyler öğrenecekler. Daha sonra ikinci ayakta ise bu kişiler kendi ülkelerine, geldikleri bölgelere dönüp, benzer yüksek katılımlı zirveler ve hareketler inşa edecekler. Bu sayede ‘‘Power Shift’ dediğimiz yani ‘Eksen Değişimi’ dediğimiz hareketin tarihine de sadık kalacaklar, çünkü bu hareketin tarihinde her şeyden önce gücü, iktidarı inşa etmek, daha sonra da o inşa edilen iktidarı kullanmak yatıyor. Sadece bazı şeylerden vazgeçmek anlamında konuşmuyoruz, aynı zamanda enerji konusunda da bir değişiklikten, kaymadan bahsediyoruz. Örneğin yenilenebilir enerjiye geçiş gibi, bu da bizim odak noktalarımızdan bir tanesi.

 

ÖM: Belki hayat tarzlarındaki bir değişmeden de bahsedebiliriz.

 

WB: Evet bu söylediğiniz yani hayat tarzlarının değişmesi de aslında bizim kampanyamızın, projemizin kesinlikle bir parçası. İstanbul’daki etkinlikten başlamak üzere, mümkün olduğunca sürdürülebilir bir şekilde planlamayı düşünüyoruz. 500-600 kişi dünyanın her tarafından uçacak ve bu şekilde belli bir sera gazı emisyonu yapacaklar, bu önüne geçilemez bir şey, ama onun dışında mümkün olduğunca sürdürülebilir bir şekilde planlamayı düşünüyoruz. Burada asıl hedefimiz bu iktidarı inşa etmek ve bilimin önümüze koyduğu o büyük ölçekli rakiple başa çıkabilecek, fosil yakıt endüstrisinin o büyük ölçeğiyle başa çıkabilecek bir hareketi yaratmak. Hedefimiz 2013 yılını böyle bir hareketin ilk temelini atarak, bu büyük hareketi başlatarak bitirmek olduğunu söyleyebilirim.

 

ÖM: Seni burada tekrar görmek gerçekten bizim için memnuniyet verici ve 350.org’un kurucularından Bill McKibben’ın da her zaman dediği gibi, “İleri!”

 

WB: Teşekkür ederim, Açık Radyo’da olmak benim için de her zaman memnuniyet verici. İleri elbette!

 

ÖM: Evet böylece Will Bates ve Mahir Ilgaz’la birlikte yeni bir hareketin, önce ABD’den başlayan ama sonradan da 2013’te tüm dünyaya yayılacak olan, hayat tarzında bir değişikliği getirecek bir hareketin gelişmelerini konuştuk.

 

Simultane çeviren: Mahir Ilgaz