"Radyoyu açtı. Ne zamandır anlamak, kaynaşmak istediği, gizemli, yabancı bir müzik dünyasından, birdenbire ona yakın gelen, yüreğinde yepyeni dokunulmadık duygular uyandıran sesler geliyordu radyodan. Hırslı fakat yumuşak bir elin dokunduğu piyano tuşları, hemen arkasından, bütün çalgıların bir anda, hep birlikte, bir irade atılışı biçiminde yükselen coşkun uğultusu."
Merhaba herkes!
Eksik Mecaz canlı yayın stüdyomuzdaydı, hem de oldukça kalabalıklardı (buradan dinleyebilirsiniz). Onların ardından tekrar konuştuk ne kadar canlı olduğunu koridorların bir süredir…
Bu ara eskisinden sık stüdyoya gelen olduğunu, pandemiden sonra uzaktan yapılma eğiliminde olunan yayınların son dönemde yeniden stüdyoya taşınmasını aramızda uzun uzun konuşuyoruz zaten. Teknolojik imkanlar sürse de, fiziksel olarak aynı ortamda bulunmanın sağladıkları yadsınamazmış gerçekten! “Eski güzel günler”in sonunda geri geldiği sonucuna varanlar da vardı, “bu da bir şey mi biz 7/24 buradaydık, peheey!” diyenler de.
Radyo binasında hep radyo açık olduğundan -başka şeyler dinleyenler de yakalıyoruz arada- gündemimiz biraz da Dünya Çocuk Hakları günüydü tabii, Sabahlık’tan itibaren çocuk şarkıları dinledik, çocuk hakları konuştuk, her zaman da neşeli değildi bunları konuşmak.
Sabahlık kaydından ufak bir sahne arkasını da lafı açılmışken paylaşalım:
Bu çalma listesini ısrarla istedikten sonra çoktan gönderildiğini öğrenmiş de olabiliriz… Belki siz de tekrar kulak vermek istersiniz: